DERE YALANI

Yazar - Özgür Kaya

DERE YALANI  

      Son günlerin en büyük çevre felaketi tüm Marmara denizinde görülen DENİZ SALYASI ve bunun en önemli kaynağının da ERGENE nehrinin kirliliği olduğu biliniyor. Zehir akan ve sevdiklerimizi kanserle öldüren ERGENE Nehrinin bir kolu da Lüleburgaz’dan geçerken bu DERE'nin düzenlemesi ve ıslah çalışması tartışması yıllardır devam edip duruyor. Sorumluluğu üstünden atmak isteyen idareciler sürekli aynı yalanları söyleyerek halkı kandırmaya ve kendi sorumluluklarından kaçmaya çalışıyorlar. Bu yalanın temelinde ise DERE projesinin kimin yetkisinde olduğu tartışması var. Makamları işgal edenler çözüm yerine sorunun kaynağının kim olduğunu tartışıyor ve her biri diğerini suçlarken çaktırmadan iş yapmaktan kaytarıyorlar.

 

          Ama yalanın en büyük düşmanı gerçektir ve o da aslında hemen yanı başımızda elimizin altındadır. Makamları işgal edenler Lüleburgaz Deresinde yetkimiz yok biz bir şey yapamayız diye halka yalan söylerken, insanların internette arama motorunda nerde ne oluyor diye araştırmayacağını mı düşünüyorlar?

 

      Şimdi soralım: Lüleburgaz deresinde yetki Devlet Su İşlerinde ise İstanbul Kurbağalı dere projesi DSİ olmadan belediye tarafından nasıl yapılıyor? CHP’li İstanbul B.B ve Kadıköy belediyesi başka ülkenin kanunlarına mı tabi? Eskişehir Porsuk Çayı’nın etrafında düzenlemeyi Eskişehir Belediyesi nasıl yapabiliyor? Hadi bunlar "suyun öte tarafında" ve "Avrupalı" olmayan belediyeler olsun. Öyleyse Tekirdağ Büyükşehir Belediyesi Çorlu, Çerkezköy ve Ergene ilçelerinde Dere düzenleme çalışmalarını nasıl yapabiliyor?  Edirne Keşan Belediyesi Cevizlik Deresinde ıslah çalışmalarını nasıl yapabiliyor?

 

     Aklımızla dalga geçerek, halka saçma sapan yalanlar söyleyen ve halkın inanmasını bekleyenler, bizlerin de sırf siyaset uğruna susacağımızı düşünüyorlar. Her gün çocuklarımız kanserden ölürken, makam ve mevki beklentisiyle yanlışlara ve yalanlara karşı susmak halka ihanet değil midir?

 

Şahsımıza karşı söylenen yalanları affedebiliriz, kendi tercihimizdir. Ancak hiç bir Atatürk Devrimcisi halka karşı söylenen yalanları affetmez, affetmemelidir.

      Hem ülkede hem yerelde halka söylenen yalanlara karşı susmak halka karşı suç işlemek ve halk düşmanlarıyla ortak olmaktır. Artık ok yaydan çıkmış ve mızrak çuvalı yırtmıştır.

 

Selam ederim.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 18 Nisan 2024, 20:30 tarihinde yazdırılmıştır.