RAMAZAN MUTLULUĞU, BAYRAM SEVİNCİ…

Yazar - Nuri Kahraman

RAMAZAN MUTLULUĞU, BAYRAM SEVİNCİ…   

EVLERDE MUHABBET, KÖYLERDE KOMŞULUK… 

Tüm sevdikler dedik te, bakınız onlarsız bu dünyânın bile tadı yok. Rahmeti sonsuz Rabbimiz, bu dünyâdada, öbür dünyâda da onlarsız bırakmasın bizleri. Pandemiyle gelen süreç sâdece madden değil mânen de akış ve nakışların veçhesini değiştirdi. Salgın tedbirleri cümlesinden olarak gelen tam kapanmayla berâber her şey âile çerçevesine sıkıştı. Çok şükür ki âile geleneğimiz ve de özellikle köylerimizde komşuluk muhabbetleri devam ediyor. Yine de âilenin ve komşuluk ilişkilerinin hâlâ bir ağırlığı ve değeri var toplumda. Bizim milletimizi ayakta tutan en büyük etken de bu. Rabbimiz âile tutku ve bilincimizi, ikram ve hediyeleşme geleneğimizi daha da ziyâdeleştirsininşâllâh… 

SOKAKLAR SESSİZ, HÂNELER ŞEN… 

Bu Ramazan’da bunu bir defâ daha gördük. Akşama yakın âdetâ bir yarışa dönüşen karşılıklı iftarlık sebzedir, çorbadır, yemektir, tatlıdır çeşitli sürpriz hediyelerle berâber kardeşlik keyfiyeti ve âile muhabbetimizi de daha bir yakından tanıma, fark etme, Ramazan’ın mâneviyâtınıâilece soluma imkânı bulduk. Câmilerden sokaklara taşan coşkuyu bu defâ evlerde yaşadık. Birlikte terâvihler kıldık, salavâtlar getirdik, ilâhiler okuduk. Sohbetler ettik, iftar, sahur programları dinledik, nâmuslu diziler izledik. Bunun böyle olduğunu birçok yakınlarımızda, komşularımızda gördük, duyduk. 

Bizde de öyle oldu çok şükür. Hattâ bu yıl küçük oğlum Yusuf Kerem’in imâmetinde de âileceterâvih kılmak mutluluğunu yaşadık. Babaannesi sevinçten uçtu, her namazın sonunda iltifatlar yağdırdı, duâlar etti. Tabiî, bu mutluluk yanında, arada kendimiz de imâmet zevkinden mahrum kalmadık elhamdülillâh. Daha önce câmilerde zaman zaman yaptığımız gibi biz de kıldırıp hasret giderdik.  

TE’ZÎN, TERÂVİH ve TAHRÎR HUZÛRU… 

Zevki diyorum ya, hakîkâten, şunu söyleyeyim, daha doğrusu sizlerle paylaşayım ki, şu dünyâda en çok sevdiğim işlerin başında ezan okumak, sonra da terâvih kıldırmak gelir diyebilirim. Bunlar beni en çok mutlu eden, sevdiğim şeylerdir. Rabbimin bir ikrâmı elbette bu. Niyâzım, lâyık olmayı da lûtfedipfazl u keremiyle riyâdan da koruması inşâllâh. 

Hattâ oğlum Yusuf Kerem bir defâsında câmiden geldiğimde; “Babacıım, neşelisin, yüzün gülüyor; her hâlde müezzinlik yaptın!” dedi. Evet, aynen öyleydi. Demek ki farkında olmadığım mutluluğum yüzüme yansımıştı.  

Yine, mâdem yeri geldi, bir şey daha var; şimdi köydeyiz ya, bizim oğlan dışardan geldi, ben evlerdeydim; daha girer girmez demesin mi; “Babacıım, yüzün gülüyor, bir başka görünüyorsun, hayırdır; ne oldu?” 

Bir süre düşündüm. Köydeyiz. Câmi uzakta. Ne ezandan geldik, ne teravihten. Zaman sonra işi çözdüm. Köyde yazma işlerimiz, teknik sebepler yanında, nispeten iş-güç çeşitlilik, dağınıklılık ve umurunun da getirdiği sıkıntıyla olacak daha da seyrekleşiyor. Okumalarımız, yazmalarımız, günlük tutmalarımız daha da artıyor belki ama, harmanlayıp yazıya dökmede biraz yavaşlama söz konusu tabiatıyla. 

İşte o günkü başkalığın sırrı burada olmalıydı. Yazı yazıp, çok seyrek çeken internette de imkân yakalayıp yayınlanması için göndermiştim. Yüzümüzdeki memnuniyet kesinlikle bundandı. Evet, bir 3. Mutluluk sebebimiz de bu yazılar. 

Tabiî, bu arada bunları fark etmeme sebep olan oğluma teşekkür ediyor, bu kıymetli dikkâtini de kutluyorum. 

KİTAPLARIN KANADI, GÖKLERİN KATI!... 

Her neyse, Ramazan’ın bereketlerinden söz ediyorduk, tüm yukarda âile ve komşuluk ahvâli meyânında saydıklarımızın üstüne çok daha güzeli de, her zamankinden daha çok okuma imkânı bulmuş olmamız. Sizin anlayacağınız, belki dışarıya çıkıp dostlarımızla buluşamadık ama KİTAPLARDAN, YAZARLARDAN YENİ DOSTLAR EDİNDİK. Tanışıklık ve samîmiyetimizi ilerlettik dersek daha doğru olur.  

Evet, belki caddeleri adımlayamadık, sâhilleri turlayamadık, gönlümüzce seyahatler edemedik ama, yazarların irşâtları, kitapların kanatları bizi târihlerde, coğrafyalarda dolaştırdı, hattâ göğün katlarına çıkardı!...  

TERVİYE’DE UÇURTMA, ARASAT’TA “UÇMAK!” 

Göğün katı demişken, şu an köyde hava güzel. Ayrıca rüzgâr var. Bunu fırsat bilen komşumuz Gökhan Usta biricik kızı Nisânur için uçurtma yapmış. Tevâfukan Nilüfer torunum da burda. Bayram için Konya’dan geldiler. Uçurtma gözlerden kaybolacak kadar uzaklaştı. Biraz oynadıktan sonra bir yere sâbitlediler. Uçurtma yukarlarda uçuyor, onlar bir yandan izlerken bir yandan çiçek toplayıp, “kargoo!” diyerek gelip bizlere takdim ediyorlar. 

Burada aklıma, öncelikle uçurtma yapıp uçurduğumuz cennetsi yayla günleri kadar, şimdi de yaş gereği olsa gerek daha çok UÇMAK, yâni Cennet geliyor. Orucu, terâvihleri, tevbe-istiğfâr gibi güzellileriyle berâbergünâhları yakıp yok eden Ramazan’ın da bereketiyle Rabbimizin bunu lûtfetmesinitekrârenniyâz ediyorum kendim, tüm sevdiklerim ve de sizler adına ki, şu çocukların sevindikleri gibi bizler de mahşerde sevinelim inşâllâh!... 

MAZLUM HALKLAR, MAHZUN ÜMMET, BURUK BAYRAM!... 

Ve, değerli okurlar; işte dün terviyeydi, bu gün arefe yarın da bayram. Yazının da Ramazan’ın da sonuna geldik derken, hepinizin Bayramlarını kutlar, Cenâb-ı Hakk’tan, başta tüm dünyanın kanını emen, canına kasdedensiyonistler olmak üzere tüm küresel, bölgesel ya da yerel zâlimlerinkahr u perîşânlığı, Filistin, Arakan, Keşmir, Doğu Türkistan benzeri mazlum, Ukrayna, Afrika halkları misâli her ırk ve dinden tüm dünyâ mağdurlarının kurtuluşuna vesîle kılmasını niyâz eder, hep birlikte din-îman selâmeti ve sıhhat-âfiyetler üzere nice bayramlara ulaşmak ümidiyle cümleye sevgiler-saygılar, sevdikleriyle berâber sonsuz mutluluklar wes’selâm… 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 26 Nisan 2024, 17:14 tarihinde yazdırılmıştır.