BOZUK DÜZEN

Yazar - Ozan Akarsu

BOZUK DÜZEN  

Bu yasadışı olayın savunulacak bir yanı yok gibi duruyor ama savunuldu. Devlete yükler denildi. Burada işsizler zaten denildi. İş güç sahibi olurlar denildi.

Biz Trakyalılar için travma niteliğini taşıyan bir Çorlu Tren kazası yaşandı. Kazada oğlu Arda’yı kaybeden Mısra Öz’ü hepimiz biliriz.

Kader ve alın yazısı demediği ve tek başına sorumlular cezalandırılsın diye mücadele ettiğini de biliriz.

İki makinistin birkaç görevlinin üstüne yıkılmak istenen kazada Mısra Hanım’a da dava açıldı. Hanımefendi koronavirüs’e karşı mücadele etmeye çalışıyor. Umarım tez zamanda şifa bulur.

Gençliğimizin en unutulmaz olaylarından biridir Şule Çet davası. Çankaya Yelken Plaza’nın 20. Katından atlayıp intihar ettiği öne sürüldü. 2 yıl sonra gerçekler gün yüzüne çıktı.

O zamana kadar ne zaman olay gündeme gelse ‘’orada ne işi varmış?’’ Korosu açtı ağzını…

Bir başka kardeşimiz Dilek vardı. Kemoterapi gören bir kanser hastasıydı. Yaşadığı ilde ilaç bulmanın zorluğunu anlatmaya çalışırken eline para tutuşturulmak istendi. İsyan etti.

 ‘’Görüyorum ki çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda’’ dedi.

Hak mücadelesi verirken sanık oldu Rabia Naz’ın babası Şaban Vatan.

O da kızının ölümüne ‘’kader’’ ve ‘’alın yazısı’’ deyip bir köşeye çekilmedi. Ölümünün ardındaki sır perdesini aralamak için tek başına mücadeleye girişti. Kızını kaybeden baba önce ‘’ruh hastası’’ ilan edilmek istendi, daha sonra Mısra Öz gibi sanık sandalyesine oturtuldu.

Geçtiğimiz ay sokak ortasında çocuğunun feryatları arasında eşini acımasızca tekmeleyen adamın görüntüleriyle sarsıldık mesela. Görüntüleri kaydedenler olayı ispatlamasa, belki onlar da bugün ceza alacaktı.

Çünkü görüntü kaydından sonra kadının yardımına koşanlar için ‘’beni darp ettiler, kimlikleri tespit edilirse şikâyetçi olacağım, mağdurum’’ dedi gaddar koca.

Kamu ihale mevzuatına göre, bakan ve eşinin ortak olduğu firma, bakanlığın açtığı ihaleye katılamaz, mal satamaz, alım yapamaz. Zaten hepimiz de aksinin ‘’etik’’ olmayacağını biliriz öyle değil mi?

Bir sabah uyandık, bu da olmuş. Üstüne gayet ‘’etik’’ denilmiş. Sorular sorulmuş, yazılı cevaplar verilmiş ‘’daha ucuza geldi’’ denilmiş. Keşke sadece alınan mal ucuza gelseydi…

Ülkede ne yaşanırsa yaşansın, yine gündeme gelen ‘’128 milyar dolar nerede?’’ meselesi var. Büyük para. Muhalefet için de önemli bir argüman. Kısa sürede afişler, pankartlar ve hatta bu sorunun yazılı olduğu maskeler yapıldı.

Bunları ortadan kaldırmak için gerekçe olarak, ‘’ pandemi döneminde pankart, afiş asmak yasaktır’’ denildi. Bari muhalefetin yalancı olduğu ispat edilebilseydi?

Bir de gizlilik gerekçesiyle yayın yasağı getirilen olaylar var. Mesela Adapazarı’nda 14 yaşında kız çocuğa tecavüz eden 34 sanığın yargılandığı davanın haberi gibi…

Nereden bakarsak bakalım bu düzene sadece; çürümüş ve kokuşmuş diyebiliriz.

 

                                               OZAN AKARSU

 

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 25 Nisan 2024, 11:55 tarihinde yazdırılmıştır.