Dünya yeni gelene gebe!

Yazar - ÖZGÜR TERZİOĞLU

Dünya yeni gelene gebe!  

Dünya 1970-80ler de neoliberal yapılanmanın adımlarını atarken kamusal yönetimde yeni bir kavrama yer vermeye başladı. Governence yani yönetişim; Türk dilinde ilk olarak 1996 yılında İstanbul Habitat 2 konferansında kullanılmaya başlandı. Daha sonra ki altı yıllık süreçte ne olduğu anlaşılana kadar ülke olarak neoliberal sisteme doğru vites yükselttik. Yüksek özgürlükçü ekonomik iklimin sarhoşluğunda yönetişim kavramı yerel yönetimlerce taraflı algılandı. Halktan toplandı. Sermaye kazandı. Politik düşüncenin sergileyebileceği tavırda tam olarak bugün tartıştığımız sorunları meydana çıkarttı. Para merkeziyetçilik ve serbest piyasa ekonomisinin geleceği tartışılmaya başlandı.

Lüleburgaz yönetişim kavramının etkilerini yıllar önce “çöp toplama” sorunuyla yaşamaya başladı. Sonra Belediye binasının duvarları yıkıldı. Cam giydirilerek “şeffaf-saydamlık” görünümü ile hayatımıza girdi. Bu durumu temiz siyasetin sembolü olarak kararlar da hamamda alınmaya başlandı. Belediye binası yönetişim ilkelerine göre yapılandırılırken binanın altında sivil toplum örgütlerine çalışma-toplanma alanları verildi. Belirli kişilerle işbirliği yapıldı. Diğerleri umursanmadı. Her yıla bir isim bir bina dikilerek etkinlikler yapıldı. Kültür kentiyiz imajı oluşturulmaya çalışıldı. Bu etkinliklere yönetişim ilkeleri gereği halkta davet edildi. Lüleburgaz “İşçi kenti” olarak düşünülmedi. Tabii halkın büyük bir kısmı mesaide olduğu için beklenen katılım istenilen düzeyde olmadı, fakat bu etkinliklerde belediye personeli sosyalleşmeye başladı. Fırsattan istifade sosyal belediyecilik denilerek, yapılan her işi doğru yaptıklarını düşünmeye başladılar. Son teşhis; maalesef belediyemiz “işletme körlüğü” yaşamaya devam ediyor. Çünkü mevcut ekonomik iklimin ortaya çıkarttığı “yönetişim” kavramı kentleri işletme olarak planlamaktadır. Gelişim anlamında fırsatları kovalayan, yerel düzende yeni ekonomik dinamoları devreye sokabilecek yaratıcı düşünceye sahip yöneticilerin eksikliği bahsinde bulunduğum körlüğü yaşatmaktadır.

Stratejik plan hazırlanırken ekonomik gelişim ve istihdam odağında düşünülmesi gereken zamanlardayız. Mesleki bereciler değer görmüyor. Emek görmezden geliniyor. Görülen o ki Lüleburgaz Belediyesi üretim ve adil paylaşım ekonomisinin temellerini atmak yerine kendi bünyesinde ki personeline piyasanın üzerinde maaşları dağıtarak günü kurtarma peşine düşmüştür. Tartışmamız gereken de üç kuruşluk maaşlar değildir. Ülkemizde rant merkezli anlayışla olgunlaşan sistem adam seçen, kayıran, politikasını da adam sendecilikle devam ettirmektedir. Sistem eleştirisinden çok sistemin algılanışıyla ilgili işletme biliminden uzak düşüncelerin, karar alıcıların seçkinci bir tavırda inatlaşmaları tartışılmalıdır. Güzel kentimizin “dolap beygiriyle” kimlerin bahçeleri bugüne kadar sulandı? Hala sulanmaya müsait mi? Soruları, yakın zamanda daha da önem kazanmaya başlayacak. Kuyunun suyuyla ilgili sorunlar gündeme gelebilir ve insanlık olarak içinde bulunduğumuz dar boğaz sebebiyle daha dikkatli ve “halkçı” yönetim performansı oluşturulması gerekiyor. Dünya yeni gelene gebe! Mevcut kültürel yapının içerisinde edindiğimiz alışkanlıklarımız, yaşam şeklimiz değişime zorlanıyor. Özellikle eğitim ve sağlık alanlarında ki yeniliklere kültürel yaşamımıza direkt etkide bulunan şehir düzenlerinin de değişime zorlanacağı bir döneme doğru ilerliyoruz. Dünya ekonomik iklimi değişirken tüm bunlara kayıtsız kalmak iş körlüğüdür.

Lüleburgaz belediyesinin son on yıllık yapılanmaları incelendiğinde yönetişim ilkelerine göre hareket ettiği aşikârdır. Son dönem politikacıların dilinden düşürmediği hesap verebilirlik, katılımcı demokrasi gibi açıklık, saydamlık, şeffaflık, tutarlılık kurum kültüründe doğru işlendiğinde faydalıdırlar. Temel sorun hatırlarsak eğer “Kendim Kentim” dergisinin isminden de anlaşılacağı üzere yönetişim kavramı; “narsist” bir düşünce ile değerlendirilerek hareket edilmiştir. Böylelikle kavramla birlikte kurulan çarklı düzen, dergiye isim verenler tarafından planlanmıştır. Atatürk ilke ve inkılaplarından halkçılık geri plana itilmiş, devletçiliğin esasları yerine getirilmemiştir. Anlaşıldığı üzere Lüleburgaz Belediyesi Yönetişim ilkelerini harfiyen uygulamaya çalışmış, fakat bir tanesini görmezden gelmeye devam ediyor. “Adil” olamamıştır. Kuyunun suyu her bahçeye hakkaniyetli ulaşmıyor.

                                                                

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 26 Nisan 2024, 09:21 tarihinde yazdırılmıştır.