BOR VE TORYUM

Yazar - Servet Şenyiğit

BOR VE TORYUM  

 Bor ve Toryum, her iki element te geleceğin lokomotif madenlerindendir ve ülkemiz rezerv açısından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Bor madeninde birinci, Toryum madeninde de  ikinci sırada yer alıyoruz. Bor rezevrlerimizin 1978 yılında 600 milyon ton olduğu bilinirken yapılan arama çalışmaları ile bugün 3 milyar ton rezerve sahip olduğumuz tespit edilmiştir.

 Bor atom numarası 5 ve kimyasal sembolü B, atom ağırlığı 10.81 olan metalle ametal arası yarı iletkenliğe sahip bir elementtir. Toryum, atom numarası 90, atom ağırlığı yaklaşık 232 g/mol yoğunluğunda 1755 derecede eriyen atom enerjisi kaynağı olarak kullanılan radyoaktif bir elementtir.

 Bor zaten çok stratejik bir maden, Toryum ise geleceğin en önemli enerji kaynaklarından biri olarak görülüyor. Türkiye’deki bor madenlerinin Doğu Roma İmparatorluğu devrinden beri bilinmekte ve kullanılmakta olduğu tahmin edilmektedir.

 Anadolu’da 1927 yılına kadar toplamda 624 yabancı şirkete bor madeni çıkarma imtiyazı verilmiş. 1944 yılında ise bu şirketlerin büyük kısmı millileştirilmiş ve yabancı sermayeye yeni imtiyazlar verilmemiştir.

 Bor’un işlenerek satılması ve kullanılması için Çin ile ortaklık kuruldu. Ortaklık açıklamasını bizzat Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak yapmıştı. Albayrak, Türkiye’nin bir rüyasının gerçeğe dönüştüğünü belirterek, Eti Maden ve dünyanın Bor teknoloji alanında en büyük firmalarından biri olan Çinli Dalian Jinma ile işbirliği protokolü imzalandığını açıklamıştı.

 Türkiye’de ilk olarak, Isparta’daki uçak kazasında hayatını kaybeden Prof. Dr. Engin Arık’ın gündeme getirdiği Toryum rezervleri ve yeşil nükleer enerji projesiyle ilgili, eşi Prof. Dr. Metin Arık’ın da aralarında bulunduğu fizik profesörleri çalışma hazırladı. Isparta Aksu’daki 20 bin tonluk Toryum rezervinin, Türkiye’nin 100 yıllık enerji ihtiyacını karşılayacağı vurgulandı. Bilim insanları, Türkiye’nin zengin toryum rezervlerine hızlandırıcı teknolojisi eklenebilirse ülkemizin ve dünyanın enerji problemini çözebileceğini, böylece Prof. Dr. Engin Arık’ın rüyasının gerçekleşeceğini vurguluyorlar.

Geleneksel nükleer reaktörlere alternatif olarak geliştirilen bu teknolojinin son yıllarda büyük aşama kaydettiği de bilinen bir gerçek.

 

Bütün bu gelişmeler bizi mutlu ediyor ve geleceğe umutla bakmamızı sağlıyor. En önemlisi ise, bağımsız hareket ederek yeraltı ve yerüstü zenginliklerimize sahip çıkmaktır. En büyük güvencemiz de bu madenleri işleyecek ve ülkemize zenginlik katacak insan gücüne sahip olmamızdır.

servetsenyigit@gmail.com

 

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 19 Nisan 2024, 05:55 tarihinde yazdırılmıştır.