2020 Yılı Bitse Ne Olacak?

Yazar - Ozan Akarsu

 2020 Yılı Bitse Ne Olacak?  

 2020 yılı, belki insanlık tarihi açısından keskin bir dönüşün yaşandığı bir yıldı. Kimine göre büyük kırılmalar yaşandı, kimine göre felaket yılıydı. Neredeyse yılın ortasında herkes bir an evvel bu yılın bitmesini umut etmeye başladı.

Peki, 2020 yılı bitse ne olacak?

Yılın bitmesine 1 ay kala görülüyor ki; gelecek yılın pek de umut edilecek bir yanı yok. Bugüne kadar her türlü zorluğa rağmen ısrarla sürdürülen dışa bağımlı üretim sistemi ve tüketime dayalı büyüme modeli bu yıl tam anlamıyla iflas bayrağını çekti. Merkez Bankası rezerv açısından neredeyse yokları oynuyor. Üretmek adına dışarıdan alınan her şey, döviz kurlarını rekor seviyelere çıkarttı. Üstüne bir de iç siyasetteki hava ve dış siyasetteki tutum, en çok ihtiyacımız olan ‘’yatırımcı güveni’’ adına bir şey bırakmadı.

Böyle bir ortamda 3 Kasım Salı günü TÜİK enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) aylık %2,13 artarken yıllık %11,89 oranında arttı. Bu rakamların baskılanmış, makyajlanmış veya budanmış olarak açıklandığını düşünenler de var oysa asıl felaket bizi Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) verilerinde bekliyor.

TÜİK raporuna göre ÜFE aylık %3,55 artarken, yıllık %18,20 artış göstermiş. Bir önceki yıl 10. Ayda malların üreticilerdeki artışı %1,79 iken bu yıl %18,20 gibi bir orana adeta uçmuş. Bu noktada sormak isterim; Üreticiler bu maliyet artışına daha ne kadar direnebilir?

Şirket sahipleri, sahip oldukları şirketlerin faaliyette kalması için bu güne kadar zaten fazlasıyla kredi kullandılar ve sonsuza kadar böyle devam edemezler. Haliyle bu yükseliş, bu güne kadar olduğu gibi daha büyük oranlarda ‘’zam’’ olarak millete geri dönecek. Yani 2021 yılı bizlere beraberinde çok büyük bir enflasyonu ve adeta zam tisunamisini getiriyor.

Bu güne kadar yapılan zamlardan şikâyetçiyseniz şimdiden uyarayım; bir sonraki yılın ekonomik vaziyeti, içinde bulunduğumuz bu yılı mumla aramamıza neden olabilir.

        Hangi siyasi görüşten olursak olalım, bu büyük enflasyonun bedelini ağır bir şekilde cüzdanlarımızın adeta boşalmasıyla ödeyeceğiz. Kimse bozuk bir yiyeceği yemediğine göre bozuk bir ekonomi modelini de tercih etmeyecektir. Tüm uyarılara rağmen dışa bağımlı üretim sistemi ve tüketime dayalı büyüme modelini ısrarla ayakta tutmak için her şeyi yapan karar vericiler, önümüzdeki yıl ülke sakinleriyle karşı karşıya gelecek. Bir önceki karşılaşma 90’lı yılların sonunda yaşanmıştı. Değişimin ne kadar büyük olduğunu herkes kabul etmek durumunda kaldı.

                                      

                                      

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 28 Mart 2024, 21:53 tarihinde yazdırılmıştır.