HER ŞEHİRDE TANZİM SATIŞ

Yazar - Ozan Akarsu

HER ŞEHİRDE TANZİM SATIŞ  

Bir önceki yazım olan OTURAN DEĞİL ÜRETEN KADINLARA adlı yazımda tanzim satıştan da söz etmiştim. Bu yazımda bu konuyu her şehirde tanzim satış başlığı ile açmak istedim.

Tanzim satış, 1970’li yıllarda Bülent Ecevit’in başta olduğu CHP belediyeleri tarafından uygulanmaya başlanmış bir sistemdi. Önce İzmir sonra İstanbul’un bazı ilçelerinde kurulan tanzim satış mağazaları hızlıca yaygınlaştı.
Bu mağazalarda ana hedef, temel ürünleri doğrudan üreticiden ya da üretici kooperatiflerden temin ederek fiyatlardaki artışın önüne geçmekti. Gücünü tanzimden alan bir marka olan TANSAŞ, süper market zinciri haline geldi ve 2011 yılında Migros tarafından satın alındı.
2019 yılına geldiğimizde ise mevcut karar vericiler sebze ve meyve fiyatlarını düşürmek için tekrar tanzim satışı gündeme getirdi ve 11 Şubat 2019 tarihinde İstanbul’da 50 Ankara’da 15 noktada satışa başladı. 30 Mart seçimlerinden sonra ise konu ile ilgili tartışmalar ortaya çıktı. CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin’in iddiasına göre Ege’den domatesi kilosu 5 liradan alan İBB şirketleri, tanzimde 2 liradan satmıştı ve İstanbul’da tanzim satışlarda toplam zarar 4 Milyon 938 bin 464 TL etmişti.
Her ile kurulacağı söylenen tanzim satıştan bugün neredeyse söz eden yok. Peki, bu girişim neden yürümedi? TANSAŞ üzerinden cevap verelim.
TANSAŞ modelindeki tanzim satış, çiftçi ile marketi beraber çalıştırıp aracı sayısını azaltıyor, çiftçinin üretime devam edebilmesi adına elde edilen gelirden pay almasını sağlıyordu. Önceleri açılan birkaç mağazada bunun etkisi görülmedi tabi. Ne zaman Ege bölgesine TANSAŞ modeli mağazalar yayıldı, o zaman kıymeti anlaşıldı. O zamanki nüfus şimdiki nüfusun yarısı iken, köylerde üretime katılan insan sayısı çok fazlaydı. Haliyle sistem 10 yıl içinde etkisini gösterdi. Günümüzde ise sadece 15 milyon nüfusu olan İstanbul’da 50 noktada bir tanzim satış yürütülebilir miydi? Hayır.
Çünkü günümüzdeki durumu incelediğimizde üretici desen ürettiği para etmediği için yarı yarıya azalmış, tanzim marketi desen başlı başına bir örgütlenme gerektiği halde böyle bir çalışma hiç yapılmamış, mağaza noktalarının nerelerde kurulacağı belirsiz olduğundan yayılma şansı mümkün değil, haliyle sistemin başarı şansı da yok.
Her şeyden evvel üretim dışı kalan insanların çok fazla olduğu ve üretim maliyetlerinin çok yükseldiği bir yerde tanzim satış nasıl olacak? Ürün girdileri düşürülmeli, mevcut üreticiler ve yeniden üretmesi beklenenler planlı ve öngörülebilir destek ve teşvikler almalı ki sistem kurulsun ve tanzim için çarklar yeniden dönmeye başlasın.
Ülke tarımı tekelleşmenin çıkarından geri alınırsa, üretimi arttırıcı politikalara geçilirse, fiyatları üretenler belirlerse, desteklemeler denetlemeler de gerektiği gibi düzenlenirse neden olmasın?
Buradan yetkililere sesleniyorum! Gelin Tanzim satışlara dair ideolojik eleştirilerden veya seçime dönük anlık çıkışlardan vazgeçelim. Çok açık bir şekilde halkı, üreticiyi ve hatta ülkemizin doğasını da kapsayan bir adım atalım.
Toplam tarım alanımızın 3,2 milyon hektar gerilediği ülkemizde, bir şeyler yapmak ve bir yerlerden başlamak zorundayız. Aksi halde bu güzel topraklarda kıtlık görmemiz kaçınılmazdır.
Bu yüzden karar vericiler hangi partiden olursa olsun her şehirde tanzim satış için bu işin planlamasını yapmalı ve çalışmaya başlamalıdır. Bir sonraki seçim dönemi her şey için çok geç olabilir. Yeniden üretim adına gerekli modeli kurmak için öncelikle gençler teşvik edilmelidir. Gelecek Halka hizmet edenler ile şekillenecektir.

 

                                               Ozan Akarsu 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 23 Nisan 2024, 12:39 tarihinde yazdırılmıştır.