OTURAN DEĞİL ÜRETEN KADINLARA

Yazar - Ozan Akarsu

OTURAN DEĞİL ÜRETEN KADINLARA  

Geride bıraktığımız hafta sonu 2,4 milyon genç YKS’ye girdi. Bunların yarısı KADINLARIMIZ.

 Üniversite sayısının artmasıyla kontenjanlar artıyor ama ülkenin sosyolojik ve ekonomik yapısı göz önüne alınmadan, mesleki ihtiyaçlar belirlenip planlanmadan verilen mezunlar ile üniversiteli işsiz sayısı da gün geçtikçe katlanıyor. Böylesine plansız bir işin neticesinde, Kaliteli meslek mensubu insanların sistemli bir çalışma ortamında, verimli bir üretim gerçekleştirmesini beklemek doğru olabilir mi? Elbette hayır. Bu durum zamanla toplumun ruh sağlığının bozulmasına da neden oluyor.

 Oysaki Belediyeler ve STK’lar tarafından kısa orta ve uzun vadede projeler geliştirilmesi, ev kadınlarının mali ve ekonomik olarak desteklenmesi ve istihdam şartlarının da geliştirilmesi gerekir. Kadınların öncelikle evinde üretebileceği ürünlerin belirlenmesi ve üretim araçlarının sağlanması, daha sonra da üretilen ürünlerin hem reel hem de sanal ortamda pazarlanması günümüz şartlarında yapılacak en iyi girişimlerden biri olacaktır.

 Son yıllarda dijital medya pazarlama sayesinde evde yaptığı takı, ahşap boyama, özel gün süsleri ve çeşitli sabunlar üreten kadınlara ait sosyal medya hesaplarında bir artış yaşandı. Aynı şekilde çabuk bozulmayan dayanıklı gıda ürünleri üreten kadınlarımız da sanal ortamda ön plana çıkıyor.

 Üretime kazandırılan kadınların kooperatifleşmesi de olmazsa olmazdır. Çünkü vahşi kapitalizm karşısında iş dünyasına atılan kadınlarımızın güçlerini birleştirmesi, koruması ve geliştirmesi için en etkili organizasyon budur.

 Ayrıca belirtmek isterim ki; kooperatif tarihinde en başarılı kooperatifler tarımsal faaliyetler için kurulmuş olanlardır. İlerleyen yıllarda ulusal gıda ve beslenme stratejisinin önemi daha da artacağı için bugünden atılacak bu küçük adımların ne kadar önemli olduğunun bilincinde olmakta fayda var. Yani evde reçel, tandır ekmeği, süt ürünleri deyip geçmemek gerek.

 İlerleyen yıllarda olmazsa olmazımız olacak şehir seralarının en kısa zamanda hayata geçirilmesi ve her şehirde onlarca hatta yüzlerce kadının istihdam edilmesi yeniden ‘’kendini besleyen ülke’’ özelliğinin kazanılmasındaki en güzel detay olacaktır. Kim bilir? Belki kooperatifler vasıtası ile bir araya gelmiş güçlü kadınlarımız sayesinde tanzim satış yine can bulabilir, şehir sakinleri zaman içinde artan üretim sayesinde uygun fiyata sebze ve meyve tüketilebilir.

 Şunu da eklemekte fayda var. Kendine güveni olan her kadın, bilişim ve hizmet sektöründe de var olabilir. Çağrı Merkezi uzmanlığı, Çevirmenlik, Seyahat Acenteliği, Çevrimiçi İçerik Üreticiliği, Grafik Tasarımcı, Çevrimiçi Reklam Yöneticiliği, Dijital Pazarlama, iyi oldukları konularda Ağ Günlüğü (Blog) Yazarlığı günümüz şartlarında evden yapabilen işlerdir. Bu alanlarda da çeşitli eğitim programları oluşturulabilir.

 Ülkemizde ve dünyada onlarca başarılı proje varken, ne yapacağız diye düşünüp Amerika’yı yeniden keşfe çıkacak değiliz. Umarım en kısa zamanda Belediyeler, Sivil Tolum Kuruluşları ve Dernekler de halka dönük projeler ile kadınlarımız için gerekli olan atılımı yaparlar.

 Bu tür atılımların değişen dünya şartlarıyla ilgili olduğunu nasıl kabul ediyorsak, kurumların da bu atılımları yapmak için bir an evvel düğmeye basmasını bekliyoruz. Oturan değil, her alanda ve her yerde üreten kadınlar için gelin bugünden hep birlikte işe koyulalım. Ben ülkemin kadınlarına güveniyorum.Eminim bu girişim çok geniş bir tabanda ilgi ve destek bulacaktır. Yeter ki işi hizmet olan Belediyeler bu işte de başı çeksin.

    diyorum.biz@gmail.com

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 29 Mart 2024, 17:36 tarihinde yazdırılmıştır.