“Kırkuçurması”

Yazar -

“Kırkuçurması”  

Bizim kızanlar ve bizim kuşak “Lüleburgaz Trockyablues” müzik topluluğunun 2009 yılında çıkardığı “Kırkuçurması” adını taşıyan CD’ sini, halk arasında “kırklamak”, “kırkı çıkartmak” olarak bilinen geleneğimizi de bilir.

Geleneğe göre, doğumdan sonraki ilk 40 gün lohusalar ve bebekler için önemlidir. Hem anne hem de bebek kırk gün süresince hastalıklara karşı yeterli dirence sahip olmadığından, temiz ve sağlıklı ortamlarda bulunmaları için özen gösterilirdi. Yani şimdi ki virüs önlemleri diyebiliriz.

 

Bu geleneğimizi virüs salgınında hatırladık ve biraz fazla abarttık. 40’ı çıkan kızanlar sokağa çıkar, 40’ı çıkan ölünün yası biter; 65 yaş ve üstü vatandaşların 40’ı değil, 50’si değil artık cılkı çıktı. Tamam! Bu yaş grubu çok riskli ama çoğu dayanma noktasının sonuna geldiler. ”Evde kal, evde öl!” demeyi bırakın bu yaşlı dediğiniz insanlar (Ben onlara yaşlı demiyorum, insan kalbinin attığı yaştadır çünkü) biraz nefes alsınlar, hareket etsinler, güneşlensinler. Vücuttaki D vitamini eksikliğini hakiki yoğurt, köy yumurtası ve taze sebze meyve ile beslenerek gidersinler. Dört duvardan ibaret evlerde Koronavirüs’ten ölmeseler bile; hareketsizlikten, vücuttaki D vitamini eksikliğinden ya da stresten ölecekler.

 

Lüleburgaz’daki mahalle muhtarları evinden dışarı çıkamayan yaşlılar için ev alışverişi, maske temini, mahallelinin hijyeni, morali için seferber olurken. Biz, 65 yaş üstü engeline takılan 8 Kasım Mahallesi muhtarımız için seferber olduk. İhtiyaçlarını karşılayabiliyorsak ne mutlu muhtarım bizlere…

 

Postaneden alınacak… Eczaneden alınacak… Parayla satılacak… Parasız dağıtılacak… e-devlet üzerinden verilecek... Kod gelecek… İki aydır bir tane maske yok… Anneler gününde anneme hediyem maske oldu. Beni gördüğünden daha çok maskeyi gördüğüne sevindi sanırım. Nasıl mı temin ettim. Kendimi ihbar etmiş gibi olacağım ama anlatayım. Şöyle ki;

 

Hani şu CeHaPe’li Başkanlarımız var ya… Hani şu paralel olan! Hani millete yardım etmek için çırpınan ancak her türlü tırpanlanmaya maruz bırakılan… Aslında beni suça iten onlar oldu! Bu paralel Başkanlar, Belediye binasına, pazar yerine kimseyi maskesiz sokmuyor… Sokmuyor ama maskesi olmayan vatandaşa da maske veriyor… Para falan almıyorlar…

Pazar yerine girerken maskemi alıyorum. Küçük bir alış veriş ve çıkıyorum. Tekrar girip bir iki şey daha tekrar çıkıyorum. Bu işlemi 5-6 kez tekrarlıyorum. Haftada 4 gün Pazar kurulduğu için. Ailenin maske ihtiyacını böyle çözdüm. Ertesi hafta yine aynı numara… Bu CeHaPe li başkanlara dur bakalım. “Ver maskeleri biz dağıtacağız” diyen çıkar diye hep korktum.  O yüzden aldığım her maskeyi ne olur ne olmaz diye kullanıp atmadım Hepsini yıkıyorum ve de itina ile kurutuyorum. Yani yeniden kullanıma hazır hale getiriyorum.

 

“Paralı, parasız, kod geldi, gelmedi, eczane, postane” derken bize gelen kod değil, Iban numaralı SMS’ ler oldu… Sonuç zaten malum yeniden maskenin parayla satılacağı kararı! Yani günlerdir bu konuda yaşanan sefalet de böylece yanımıza kar kaldı.

Yüksel Başkanım sende kusura bakma saç sakal ayrı günlerde traş olacağım her seferinde bir maske.. Pazar taktiği yani… Sağlıkla ve Sevgiyle evde kalın…

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 29 Mart 2024, 07:54 tarihinde yazdırılmıştır.