OSMANLI ESERLERİ -2-

Yazar - Metin Dikener

OSMANLI ESERLERİ -2-  

Yıldırım Beyazıt kazanılan Niğbolu Meydan Muharebesi’nden Bursa’ya büyük zaferle döner. Bu zafer anısına da bir cami yaptırmaya karar verir. Bugün Bursa’nın bir simgesi olan ULU CAMİ kısa zamanda süper bir eser olarak bitirilir. Caminin açılışı Osmanlı geleneklerine göre padişahlar yapar. Fakat Yıldırım Beyazıt bu vazifeyi  damadı Emir’e verir. O padişah damadı olmasından dolayı da artık Emir Sultandır. Fakat bu görevi bir türlü içine sinderemez. Çünkü Bursa’da yine peygamberimiz S.A.V. Efendimizin soyundan gelen çok daha büyük bir zat yaşamaktadır. Küçük iki fırını ile Bursa halkına nefis ekmekler yapan, ihtiyacı olanlara fakir fukaraya bedava ekmek dağıtan Somuncu Baba olarak anılan büyük bir zat vardır. O küçücük fırını ile Ulu Camii’nde yüzlerce çalışanlara da ekmek pişirip taşımıştır. Emir Sultan babası Yıldırım Beyazıt’a da bu durumu anlatır. Onayını alır. Ulu Cami’nin açılışını Somuncu Baba yapacaktır. Yapma etme oğul dese de Emir Sultan bu padişahın fermanıdır, der. Somuncu Baba bu emre mecburen itaat eder. Bir cuma günü Ulu Cami’nin açılışı yapılır. Somuncu Baba Cami’ye gelen kalabalık cemaate ilk evvela vaaz verir. Anlattıkları çok beğenilir. Hutbe‘de söyledikleri can kulağı ile dinlenir. Namaz bitirilir. Cami’de bu şekilde açılmış olur. Cemaat hem onu görmek hem de helallık dilemek ister. Somuncu Baba 1‘inci kapının önündedir. Orada büyük bir yığılma olur. Çok arkada kalanlar Ahh.. Somuncu Baba burada der 2’inci kapıya yönelir. Cemaatın bir kısmıda 3‘üncü kapıda onu görür, Hayır duasını alır. Cami cemaatı dışarıya çıktığında her üç kapıda da birden görülen bu zatın ALLAH’ın sevgili kulu olduğu anlaşılır. Fakat Somuncu Baba bu durumdan çok rahatsızdır. Bursa’yı iki üç gün içinde bir daha  dönmemek üzere terk eder. Bugün dahi bıraktığı evi ve o iki küçücük fırını aynen durmaktadır. Ziyarete her zaman açıktır. Bursa’ya gidenler mutlaka ziyaret etsinler. Ahşap büyük bir kapıdan bahçeye giriyorsun, karşında iki küçük fırın görüyorsun. Hemen bitişiğinde kerpiçten büyük bir oda var. Odanın içinde kilimler oturmak için yer döşekleri duvarda asılı olan Kuran’ı Kerim. Şöyle bir düşünüyorsun ve de bizzat görüyorsun. Bu fırınlarda komşulara bile ekmek yetiştiremez iken ULU CAMİ’DE  yüzlerce çalışana ekmek yetiştiriyorsun. Bir de fakir fukaraya bedava ekmek dağıtacaksın. Somuncu Babanın ismi Şeyh Hamidüddin-i Aksarayi’dir. Yetiştirdiği  talebelerinden birisi de Hacı Bayram Veli’dir. Aksaray’da vefat eden Somuncu Baba  vasiyeti üzerine Ankara’ya gideceksin orada görevine devam edeceksin dediği talebesi Hacı Bayram Veli cenaze namazını kıldırmıştır. Türbesi de Aksaray’dadır.

Ben de fırsat bulduğum bir ikindi namazından sonra arzu ve çok merak ettiğim gerçekten çok beğendigim ULU CAMİ içerisindeyim. Caminin bir köşesinde kalabalık bir topluluk var. Yanlarına gittiğimde Rehberleri bu yabancı topluluğa Fransızca cami hakkında bilgiler veriyor. Pek anlamadığım için oradan ayrılıp camiyi geziyor bu yapıtı zevkle seyrediyorum. Ortada hiç bir camide görmediğim güzellikte bir havuz var. Caminin üst tavan kubbelerine baka baka birde saya saya havuzun önüne geldim. İki yaşlı ihtiyar oturmuş ikindi namazını kılmış konuşuyorlar. Yanlarından geçerken biri beni göstererek gavura bak gavura ne anlar acaba demez mi? Demek ki beni yabancı zannetti. O anda saydığım kubbelerin sayısını da unuttum. Eğer biraz vaktim olsaydı. Önlerinde Abdest alıp iki rekat namaz kılacaktım. Ulu cami içerisinde işte böyle enteresan bir olay yaşadım. DEVAMI VAR. 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 19 Nisan 2024, 17:13 tarihinde yazdırılmıştır.