SAVAŞ VE AHLÂK

Yazar - Ahmet Bostancı

SAVAŞ VE AHLÂK  

Çanakkale savaşlarının sene-i devriyesinde virüs salgını sebebiyle törenler yapılamadı. Ancak bizler, haksızlığa, emperyalizme, işgale karşı atalarımızın verdiği bayrak, ezan, vatan ve hürriyet mücadelesini unutmamalıyız. O kahramanlara layık olmaya, ruhlarını şad etmeye devam etmeliyiz.

Çanakkale savaşları dokuz ay kadar sürdü. İlk bölümü deniz savaşları, ikinci bölümü kara savaşları şeklinde idi. Ak ile karanın, ahlaklı ile ahlaksızın, hak ile batılın savaşı idi. Dünyanın binlerce km. uzağındakileri dahil, tüm haçlılar tek ordu şeklinde ülkemizi işgale geldiler. Tüm ahlaksızlıklarını da gösterdiler.

Çanakkale’den bir örnek:  Zığındere mevkiinde sekiz gün devam eden çarpışmalarda altı bin Mehmetçik şehid oldu. On bin de yaralı vardı. Fransızların ölü sayısı on beş bin idi. Yaralılar İstanbul’daki hastanelere nakli için Gülnihal isimli gemiye dolduruldular. Gemiye, Kızılay ve Kızılhaç bayrağı çekildi. Buna rağmen İngiliz uçakları tarafından bombalandı. Kendileri gemilere Kızılhaç bayrağı çekip cephane ve asker taşıdılar. Savaş hukukunda bunlar yoktur. Ama onlar için her yol mübah idi. Çanakkale’de ve başka yerlerde kendi koydukları kuralları defalarca ihlal ettiler.

Mehmetçik yaralı Anzak askerini kucağında taşıyıp, düşman mevziine götürüyor, ama arkadan kalleşçe mermi yağmuruna tutuluyordu. Türk askeri ise düşman esirlerine yemiyor, yediriyor, kendi giymiyor, giydiriyor, yarasını tedavi ediyordu. Esirlere misafir muamelesi yapıyordu. Savaş şartlarında bile ahlâkî örnekler veriyordu. Bazı Avrupalılar Çanakkale savaşlarına Türklerin ahlâki davranışları sebebiyle “centilmenler savaşı” da derler.

Bugün dünya virüs salgını sebebiyle olağanüstü günler yaşıyor. Sadece kendini düşünen, bencil insanlar bir paket tuvalet kağıdı ve gıda için birbirlerini yumrukluyor. Yaşlıları ölüme terk ediyorlar. Bunlar Çanakkale’yi işgale gelenlerin torunlarıdır. Daha büyük krizlerde nasıl canavarlaşırlar  acaba?.  Kan kokusu alan köpek balığı ile petrol kokusu alan Amerikalı, Avrupalı arasında fark var mı?. Demokrasi, insan hakları vs. bunların koca koca yalanları… Afganistan, Irak, Libya, Suriye kan gölü. Dünyayı cehenneme çevirdiler. Nihayet sınırımıza dayandılar. Avrupa’nın ve Amerika’nın zenginleri bir doysa dünya rahat bir nefes alacak. Ama doymuyor. Anası, babası şehit edilmiş, evi barkı bombalanmış, aç ve açıkta kalan Suriyeli küçük yetim kız: “Sizi Allah’a şikâyet edeceğim” diye feryat ediyor. Bu şikâyet yerine ulaşmıştır diye dua ve ümit ediyoruz.

Türk askeri ve devleti hiç bir zaman insanına ve vatanına tehdit olmayınca silahına davranmamıştır. Ama tehdit karşısında gereğini de yapmış ve yapmaya devam edecektir. Gittiği yere, her zaman huzur ve adalet götürmüştür.  Zeytin dalı, Fırat kalkanı ve Barış pınarı harekâtlarından sonra söz konusu yerlerde huzur sağlanmış, okullar, hastaneler, işyerleri açılmış, hayat normale dönmüştür. Biri yıkmaya, sömürmeye, öldürmeye giderken, Türk ise yaşatmaya gidiyor.  İşte iki medeniyet arasındaki fark bu. Tek dişi kalmış canavar, dün nasılsa bu günde aynı…

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 26 Nisan 2024, 18:51 tarihinde yazdırılmıştır.