HAYATIMIZDAN ROL ÇALANLAR

Yazar - Burcu Çalışkan

HAYATIMIZDAN ROL ÇALANLAR  

“Başkalarının, senin hakkında ne düşündükleri konusunda endişe duyduğun sürece onlar senin sahibindir.” Walsch

Sahne sanatları temelli olan bir hareket olsa da “Rol çalmak” deyimi günlük yaşamda da sıkça görülmektedir.

Siz ‘sahnedeyken’ oyun sırası sizdeyken, bir ortamda gereksiz yere sürekli öne çıkıp dururlar. Sizin yaşam alanızı, oyun sahanızı sürekli daraltmaya çalışarak, size manevra yapacak bir alan bırakmazlar ve sık sık yaşam sahnenizi işgal ederler. Bu kişiler, kendi düşüncelerini ve hayallerini coşkuyla, duygusal sömürüyle veya çeşitli şekillerde allayıp pullayarak; sizin hayallerinizin üstüne kendi hayallerini inşa ederler. Eğer yeterince uyanık davranmazsanız bir bakmışsınız ki onların hayalleri, sizin hayalleriniz olmuş! Bu noktada sizin düşünceleriniz artık, onların beklentilerine ve hayallerine hizmet eder hale gelir. Kayıptır artık hayalleriniz… Böylelikle, enerjinizi de alırlar. Kendi hayalleri ve istekleri için ustalıkla kullanırlar, düşüncelerinizin enerjisini...

Siz artık, başkası için “hoş” ama sizin için “boş” bir hayalin peşinden gitmektesinizdir. Elbette, ara sıra harlarlar bu hayal ateşini. Ya iyi arkadaş cümleleriyle veya “şöyle yaparız birlikte, şunu yaparız” cümleleriyle… Veya çeşitli hediyelerle yaparlar bunu. Başkasının hayalinin rotasında, sizin olmayan bir yolda yürür hale gelirsiniz. Bu durumdan uzaklaşmak için öncelikle, herkesle iyi geçinmek zorunda olmadığınızı anlamalısınız. Sırf insanlarla iyi geçinmek ve onaylanmak için herkesin her dediğine inanmamalıyız. Zaten bu gerçekçi bir düşünce de değildir ve eninde sonunda bizi hayal kırıklığına götürür.

İnanmak veya İnandırılmak

İnancın birçok yönü kanmaktan geçer. İnançlarımız çoğunlukla sağlam temeller üzerine kurulmamıştır. İnançlar; iyi düşünülmüş, iyi hesaplanmış cümlelerle, süslü sözlerle donatılmıştır çoğunlukla. Biz bunları onaylayıp kabul ettiğimiz anda söylenenlere inanmışız demektir. İnandırılmak istenen şeyin çoğunlukla manipüle edici bir tarafı da vardır.

Bazı insanlar size gelip: Yeterince “iyi ve başarılı” olmadığınızı ve “yapamayacağınızı” söylediğinde ve siz buna içten içe “Acaba öyle mi?” dediğinizde yüreğimize “kendine inançsızlık” tohumu ekilmiş olur. Ve bu tohumlar aracılığıyla, biz bundan sonra yaptığımız şeylerde artık yeterince “iyi” ve “başarılı” olamayabiliriz. Birilerinin sözleriyle veya zamanla kendi kendimize eklediğimiz iç içe geçmiş halkalarla oluşturduğumuz zincirleri kırdığımızda ve inançlarımızdan özgürleştiğimizde, gerçekten bize çizilmiş olan o daireden dışarı çıkıp, genişleriz. Düşünce ve hareket özgürlüğü kazanıp, ona göre seçimler yaptığımızda, kendi aklımızla düşünüp, ona göre yaşadığımızda olası dramlardan kurtuluruz.

Unutmayın, hayatınızın öznesi sizsiniz. Eğer bu gerçeği hayatınızda yeterince kavramamışsanız; kendi yaşam oyununuzda kendinize “figüran” rolünü biçiyorsunuz demektir. Kendi hayatınızın başrolünü oynayabilmek ve rolünüzün hakkını layıkıyla verebilmek için her daim uyanık bir zihin halinde olunmalıdır. Ayrıca farkındalığınızı sürekli yüksek tutmalı ve kendinizi iyi tanımalısınız. Her zaman güçlü ve kendinden emin olmak da önemlidir. Hayatta kim olduğunuzu, ne istiyor olduğunuzu iyi biliyor olmalısınız. Kendinin önemli ve değerli olduğuna dair tam bir inanç, her zaman kişiye güç verir.

“Kendini tanı! Bu gerçek, senin özgür olmanı sağlayacaktır.”

Sevgiyle kalın….

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 25 Nisan 2024, 21:57 tarihinde yazdırılmıştır.