ABD İRAN SAVAŞI KİMSEYE YARAMAZ
Yazar - Servet Şenyiğit
Amerika’nın İranlı General Kasım Süleymani’yi öldürmesi ve İran’ın da Irak’taki iki ABD üssüne füze saldırısı tüm dünyada korku ve endişeyle izlendi. Daha önce de belirtmiştim; emperyalist güçler yıkmadan, harap etmeden ve ölüler bırakmadan çekilmezler.
Batı Asya’ dan kovulan ABD, sonuçlarını yönetemeyeceği eylemler yapmaya mecbur kalıyor. Bu açıdan baktığımızda; Süleymani suikastı ABD’ nin gücünün değil güçsüzlüğünün göstergesidir. ABD’nin İran’a karşı uyguladığı ambargo nedeniyle İran zor günler yaşıyorken, ABD İran’a somut zarar vermeyi hedefliyordu. İran’ın sert misillemesi ABD’nin suikastten önceki durumuna göre daha iyi olmadı. Ayrıca, Irak Meclisi’de ABD’yi Irak’tan çekilmeye davet etti.
İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana ilk kez ABD üssü vurulmuştur. 1979 yılından beri ilk kez ABD Büyükelçiliği basılmıştır. 2003 yılında işgal ettiği Irak’tan Meclis kararı ile kovulmuştur. Hepsi de Trump’ ın başkanlık döneminde yaşanmıştır.
Trump, İran’ın füze saldırısından sonra uygulanan ekonomik yaptırımların süreceğini açıklasa da daha önce açıkladığı “İran üslerimize saldırırsa belirlediğimiz 52 hedefi vuracağız” sözünü unutmuş gibiydi. Basın açıklamasına arkasındaki generallerle katılması , tüm açıklamayı kağıttan okuması ve gazetecilerin soru sormasına izin vermemesi de pek uyguladığı yöntem değildi.
“ ABD’ nin açık ara dünyanın en güçlü ve donanımlı ordusuna sahip olduğunu fakat bunları kullanmayacaklarını” belirten Trump’ın bu gücüne rağmen NATO’nun Ortadoğu’daki rolünün artmasının önemini vurgulaması kafaları karıştırdı. ABD , NATO’ dan yardım ve destek istiyor. Ardından da BM’e gönderdiği mektupta da İran ile ön koşulsuz ciddi müzakerelere başlamaya hazır olduklarını belirtti. Hem ekonomik ambargo hem de ön koşulsuz müzakere nasıl olacak açıklayamadı.
Düşünelim; bir eylemdeki güç ve olanaklarınız, eylemden önceki duruma göre daha da kötüleşmişse o eylem başarısız demektir.