“Yaşlılıkta Yalnızlık”

Yazar -

“Yaşlılıkta Yalnızlık”  

Belediye su işlerinde karşılaştığım yaşlı kadının hali, toplum olarak geldiğimiz son noktayı gösteriyor.

Yaşlı kadın titreyen sesiyle karşısındaki görevliye su borcu sorgulatıyordu. Görevli memurun soruları karşısında, bir komşusunda kaldığını söyleyen teyzem;

“Kızım abonelik benim üstüme ama bir dairede oğlum, diğerinde de kızım oturuyor. Su borcu yüzünden bana icra gelecekmiş diyorlar. Ben ne yaparım. ”

Görevli memur bilgisayardan baktıktan sonra “az bir borç var, suyun kesilmez icrada gelmez teyzeciğim. Kalacak yerin yoksa Kırklareli’nde yaşlı barınma evi var. İstersen yardımcı olabilirim.”  Yaşlı teyzemin gözyaşı ile ıslanmış dudağından “Ben Lüleburgaz’dan, komşularımdan kopamam kızım. Sağ ol.” Kelimeleri çıktıktan sonra yavaşça yerinden doğruldu ve teşekkür ederek gitti.

Bedeni gitti de kocaman sosyal bir yara ortada kaldı. Bu küçük, ama büyük ve düşündürücü mesajdan etkilenmemek elde değil. Büyük bir olasılıkla çocukları, bütün malını mülkünü daha hayattayken kendilerine bıraktığı evlerinde, bir oda verip bakımı üstlenmedikleri gibi, sevgilerini de esirgemişler. Tek odada 3 çocuk büyüten anneyi, 3 çocuk bir odaya sığdıramaz olduk. Bin kez hizmetine koşan anneye, bir kez bile hizmet edemeyen evlatlar utansın.

İşim olan gayrimenkul danışmanlığı gözüyle şöyle bir düşünmenizi sağlayalım. Yapılan evlerin, çekirdek aileye göre inşa edildiğinin farkında mıyız acaba? Dairelerde ebeveyn yatak odası var, çocuk odası var, misafire bile oda var. Peki, büyükanne odası var mı? Mobilya ve ev eşyaları da bu mantığa göre üretilmektedir. Hiç büyükbaba mobilya takımı duydunuz mu? Bu anlayış sebebiyle, yaşlılar iyice çökene dek kendi evlerinde yaşamak isterler, Tek başına kalamayacak hale gelince de kendi çocuk ve torunlarına uyum sağlayamazlar. Çünkü yaşlı insanlar, kendi eşyalarından ayrılmak istememekte, hiçbir şeyini atmaya razı olamamaktadır. Evdeki ortak mekanları ve eşyaları paylaşmaz, her şeyi kendi istediği gibi yönetmek istemektedir. 

İyi de Hocam işi daha da zorlu hale getiren hayatın gerçeklerini görmezden mi geliyorsun dediğinizi duyar gibi oldum. Evet, günümüzde kadında erkekte iş hayatının içinde aktif olarak bulunmaktadır. Şehirlerde insanlar ufak apartman dairelerinde yaşamakta ve çekirdek aile bu dairelere anca sığmaktadır. Evet, sürekli bir koşturmaca, çocuklar, arkadaşlar, iş, güç derken geriye kalan vakit oldukça sınırlıdır. Bu yüzden yaşlılarımıza oldukça az vakit ayırabilmekteyiz. Zamansal ve mekansal şartlar da yaşlı ebeveyn ile bir arada yaşamaya çoğu zaman izin vermemektedir. Burada iki alternatif ortaya çıkmaktadır. Yaşlanan büyüğümüzü yaşadığı evde bir bakıcıya emanet etmek ya da bir huzur evine yerleştirmek. Bakıcılar konusunda güvenilir birini bulma endişesi, huzur evine yerleştirmek ise daha sıkıntılı bir süreçtir. Yaşlı büyüğümüzü yaşadığı evden koparmak, yeni bir düzen kurmak, acaba iyi bakılacak mı soruları, “huzurevine attım” hissi. Birde yaşlımız hasta ve tedavi aşamasında ise, psikolojik olarak daha da zorlu hale getirmektedir.

Umarım en kısa sürede Lüleburgaz belediyesi olarak ihtiyacımız olan yaşlı bakım evi projesini öncelikli olarak hayata geçirebiliriz.

Dünya bu hale geldi artık. Bugün seni seviyorum diye gözlerinin içine bakanlar, yarın kendine iyi bak deyip yoluna bakıyorlar. Sevgiyle Kalın…

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 29 Mart 2024, 02:53 tarihinde yazdırılmıştır.