“Gündöndü”

Yazar -

“Gündöndü”  

Trakya tarlalarının süsü, çiftçimizin geçim kaynağı ve neşesi olan ayçiçeği. Açtı mı, fotoğrafçılar ve yoldan geçenler için doğal fotoğraf stüdyosudur. Çiçeği güneşe yüzünü döner...”Bu yüzden adına ‘Gündöndü’ denir. Kimileri ona Ayçiçeği der; kimileri de Günebakan. Güneşin doğduğu yerden batana kadar döner durur, güneş neredeyse onun başı da o yöndedir. Sabit bir duruşu yoktur, güneş yani güç neredeyse o da o yöne döner.

Çocukluğumda, Dayım araba yapardı bize, sopası gündöndü gövdesinden, tekeri gündöndü çiçeğinden. Bahçelerine çit yapmışlardı kuru gündendi gövdelerinden. Anneannemin fırına sürdüğü ekmek onun ateşiyle pişerdi. Soğuk kış gecelerinde onun sıcaklığı ile çitlerdik bu yemişi. Malkoç’un yağhanesinden yayılırdı buram buram kokusu.

Ergene Havzası’nın endüstrileşmeyle birlikte, çocukluğumuzda içerisinde yüzdüğümüz, kıyılarında oyunlar oynadığımız; Trakya’nın bereketli topraklarına, binlerce hayvana ve binlerce insana hayat veren sularımız şimdi ölümü taşır oldu evlerimize. Ergene havzası bir “ölüm havzası” oldu artık. Kirlettik yok ettik günebakan tarlalarını.

Siyaset tarlasında da gündöndülere çok rastlanır. Onurlarını, saygınlıklarını, paraya, pula, mevkie, makama kısaca güce tercih ederler. Maddi veya manevi güce sahip olmak kişiliğinden ödün verip, güneşe göre değil, güce göre başını o yöne çevirip, eğilip, bükülürler…

Siyaseti de kirlettik. Hizmet aracı olmaktan çıktı artık. Kişilerin ve gurupların menfaat kapısı haline geldi. Menfaat çeteleri partileri mum gibi eritmeye devam ediyorlar. Siyasetin, dolayısıyla demokrasinin önü her geçen gün tıkanıyor. Herkes “ben” diyor. Kimse “biz” demiyor. Adam satmak “liyakat” olmuş lügat ta. Yapanın yaptığı yanına kâr kalıyor. Herkes kendi cebini düşünüyor. Paranın esiri olmuş zavallı insanlar ortalıkta dolaşıyor. Yalancılık dürüst olmaktan daha çok prim yapıyor. Bilmeyen ama biliyormuş gibi ahkam kesenler giderek çoğalıyor. Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Parti sevgisi ve sadakati noktasında ısrarcıysanız daha iyi bir insan mutlaka karşınıza çıkacaktır. Bu kadar fazla insanın yer aldığı dünyada kardeş bile olsa menfaatleri için çalışan insanlarda ısrarcı olmanın hiçbir mantıklı açıklaması olamaz.
Sözü fazla uzatmak istemiyorum hangi kurum olursa olsun bize verilen görevi ya layığı ile yerine getiren “yönetici” oluruz ya da etrafımızdaki “gündöndüler” ile durumu idare eden “idareci” oluruz yani sözüm o ki “yönetici” olabilmek esastır. Yöneticiliğin ilk şartlarından birisi de iyi günde kötü günde hep yanında olacak sağlam bir ekip oluşturmaktır. Ve belki de en önemlisi, bu ekibin içinde “padişahım çok yaşa” diyenler değil, hoşumuza gitse de gitmese de “kral çıplak” diyenler yer almalıdır. Elbette bunu yapabilmek yürek ister, nefsinle ciddi anlamda mücadele ister. Emin olun bu kirlilik, ‘Gündöndü’  tarlalarını ‘deterjan’ tarlalarına çevirmekle düzelmez. Doğruyu söylemek, çoğunlukla yanlışın peşinden gidenlerin çok da hoşuna gitmez. Fakat doğruyu bilip, yanlışa yol almak, hiçte akıllıca bir iş değildir herhalde. Sevgiyle kalın…

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 17 Nisan 2024, 02:12 tarihinde yazdırılmıştır.