M. ÂKİF’TEN, S. ZAİM’E; HALKALI’DA BİR GÜN…

Yazar - Nuri Kahraman

M. ÂKİF’TEN, S. ZAİM’E;  HALKALI’DA BİR GÜN…  

 

Geçen Cumâ Halkalı’da,  Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ve İZÜ-THD işbirliğiyle düzenlenen “DİJİTAL ALANDA TELİF HAKLARI” Sempozyumu vardı. THD Başkanlığını yapan arkadaşımızın mesajıyla berâber, burada Ordu İHL’den talebelerimizin de bulunması, diğer yandan meselenin bizi ilgilendiren taraflarının olması bağlamı ve de şöyle bir İstanbul havası koklamak adına buraya katıldık.

MUSTAFA ATEŞ, CÂFER VAYNİ…

Hayırsever işadamı merhum Abdullah Tivnikli’nin adını taşıyan salona girdiğimizde ilginin olağanüstü olduğunu gördük. Bizleri girişte, Ebül’Hayırlı hemşehrimiz, Başkan Câfer VAYNİ karşıladı.

En başta, düzenleme heyeti başkanı ve İZÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa ATEŞ konuştu: 

“Son 50 yılda iletişim ve bilişim teknolojileri alanında yaşanan gelişmeler, her sahada olduğu gibi fikir ve sanat hayatında da radikal değişim ve dönüşümlere yol açtı. Bu etki, fikri ürünlerin dolaşımına hız ve yaygınlık kazandırmak şeklinde; ve de, bu ürünlerin yeni kullanım biçimleri ve onlara yeni erişim yöntemlerinin ortaya çıkması şeklinde oldu.

Dahası, nesnelerin interneti, yapay zekâ ve otonom makinelerin kişi sayılıp sayılmayacağının tartışıldığı günümüzde, Dijital Alanı ele alacağımız Telif Hakları Sempozyumu ile bu soru ve sorunlara cevap aramaya çalışacağız.” dedi.Katılımcılara teşekkür edip başarılar diledi.

BU MESELE STRATEJİK Mİ?

Telif Hakları Derneği Başkanı Cafer VAYNİ ise, sempozyum hazırlık süreci ve safhalarından kısaca söz ettikten sonra; “Türkiye’de çok geniş kesimleri ilgilendiren ama en az bilinen Telif Hakları konusunu bu sempozyum ile gündeme taşımış olacağız. Bu aynı zamanda stratejik bir meseledir. Ülkemizin kesinlikle burada da Batı ile rekabet edebilir düzeye gelmesi lazımdır. 

Bugün burada, birincisini gerçekleştireceğimiz Telif Hakları Sempozyumu’nun açık alan olarak gördüğümüz bu hususlara da katkı sağlayacağına inanmaktayız” diyerek katılımcılara teşekkürle sözlerini bitirdi.

DİJİTAL ALANDA TELİF HAKLARI

İngiltere Cambridge Üniversitesi’nden Prof. Dr. Henning Majid GROSSE RUSE – KHAN’ın yurt dışından katıldığı ve “İnternet Ortamındaki Telif Hakkı Uygulamalarında Yeni Gelişmeler” konusunu işlediği üç oturumlu sempozyumda 20’ye yakın isim: “Fikri Hak ve Kişilik Hakkı Boyutuyla Hologram Teknolojisine Dayalı Konserler” “Eserlerin Sosyal Medya Üzerinden Umuma İletimi” “Sosyal Medyada Telif Temizliği ve Telif Sözleşmeleri” “Sosyal Medyada Telif İhlalleri ve Hukuki Çareler” “Yapay Zekâ ve Yapay Zekâ Ürünleri Üzerinde Hak Sahipliği” “Akıllı Sözleşmeler” “Hakkın Tükenmesi İlkesinin Dijital Alanda Uygulanması” gibi ilginç konuları işlediler.

Sempozyumda yapılan konuşmalarla birlikte sunulan bildirilerin kitap haline getirilerek yayınlanacağı açıklandı.

Câhit SULUK ve Turgay ŞİRİN…

Konuşmasına, mikrofonu aşağıya doğru çekerken, “her gittiğim yerde böyle yukarı koyuyorlar bunları, ben hep böyle ayarlamak zorunda kalıyorum!” espirisiyle başlamak sûretiyle tebessümler eşliğinde girip,  “AB Dijital Telif Hakları Yönergesi - Dijital Yayımcılara Tanınan Bağlantılı Hak Statüsü” konusunu işleyen Dr. Cahit SULUK Ordu İmam-Hatip Lisesi 1988 mezunu. Üniversitede öğretim üyesi ve ayrıca İstanbul Barosu’na kayıtlı bir avukat. Avrupa’da da mahkemelere katılıyor. Kendisiyle kısa da olsa hasbihâl ettik. Telefonlaştık. Artık görüşeceğiz inşâllâh. Bize yanındaki yayınlardan verdi. Göğsümüzü kabartan sunumu ve başarılarıyla hepimizin medâr-ı iftihârı diyebileceğimiz bir insan. Rabbim başarılarını bereketlendirsin inşâllâh… Âmin…

Bir diğer gurur kaynağımız da burada öğretim üyesi olan Doç. Dr. Turgay ŞİRİN. O da bizim okul mezunu ve talebemiz. Eseri olan Mânevî Danışmanlık ifâdesi ve bu bölüm Türkiye’de bir ilk ve o bunun ABD başkanı. Turgay Hoca’yla daha fazla berâber olma imkânı bulduk.

120 ÜLKE, 3 DİL, BİR HUTBE…

Günlerden Cumâ olduğu için namazı birlikte kıldık. Burada, çok çeşitli ülkelerden ilim adamları mevcut. Turgay Bey, adı Mâlik olan Sudanlı yaşlı bir âlimle tanıştırdı bizi. Ayrılırken, “İnşâllâh cennette buluşmak üzere” dedik. Duâmızı beğendi ve iltifat etti. Rabbim sayılarını artırsın, tevâzu âbidesi bir insan kanaati uyandırdı bizde.

13 bin öğrencinin kâhir ekseriyeti, sayısı 120’ye varan dış ülkelerden. Bundan dolayı hutbe üç ayrı dilde okundu. Rengârenk bir cemaat. Üniversite alanı 650 dönüm. Çok ferah bir külliye burası.

MEKTEB-İ ZİRÂAT-İ ŞAHANE!...

Bu okul1848 yılında Yeşilköy’ de Mekteb-i Ziraat-i Şahane olarak kurulmuş.  Mehmed Akif de buradan mezun.

Dünya Savaşı’nın başladığı 1914 yılında diğer okullarda olduğu gibi burada da derslere ara verilir. Öğretmen ve öğrencilerin büyük çoğunluğu cephelere koşarlar ve gazi olurlar, şehitlik mertebesine ulaşırlar.

1916 yılında okul yeniden açılır. 1922 yılında Okul Müdürlüğü Rektörlük ünvanı alır.

Şu an îtibârıyle bu binâ İstanbul Sabahaddin Zaim Üniversitesi olarak kullanılmaktadır. Adı İstiklâl olarak plânlanmışken, o sıra, hocası olan Sabahaddin Zaim’in vefâtı üzerine Cumhurbaşkanımız’ın teklifiyle bu isim konulmuş. İyi de olmuş. Başta ve özellikle Balkanlar olmak üzere tüm dünyâya hitap eden bir üniversite.

KARE BAHÇE, LÂLE DÖŞEME; TÜM DÜNYÂ…

İlk yapıldığı dönemlerdeki ziraat sahaları, kare bahçeler, lâle motifli, arnavut usûlü taş döşemeler, ta o yıllardan kimi çınar ağaçları aynen durmaktadır. Tam ortada zarif bir çeşme mevcut. 

Bir ilim ocağından öte, târihî özelliği, tüm dünyâya hitap eden hüviyeti, geçmişle geleceği kaynaştıran ve sanki tüm gönül coğrafyamızı kucaklayan ve kucaklaştıran havasıyla burası görülmeye, havası teneffüs edilmeye değer bir yer. Ben şahsen o gün sıradışı bir gün yaşadım.

MÂNEVÎ DANIŞMANLIKTA İHSAN MODELİ

Turgay Bey'le, yemekten sonra, Türkiye'de sayılılardan olduğunu öğrendiğimiz kütüphâneye, oradan ofisine geçtik.  Çay, kahve içtik. Bahçeye çıktık. Duvarlardaki eski dönem fotoğraflarına baktık. Dünden bu güne müesseseyi genel hatlarıyla anlatıp tanıttı sağolsun. 

Ayrılırken de, MÂNEVÎ DANIŞMANLIKTA İHSAN MODELİ adlı kitabından verdi. Hem o günkü ilgisinden, hem kitaptan ve de yazdığı mültefit takdim cümlelerinden dolayı kendisine buradan teşekkürlerimi arz ediyorum.

Böyle güzel bir vesîleyle, böyle güzel dostlarla bir gün geçirmiş olmaktan ve onların kalbî selâmlarını buradan sizlere sunmaktan dolayı çok mutluyum.

Bu duygu ve düşüncelerle Rabbimizin bizleri iyilikten, güzellikten ayırmaması; doğru ve muhsin insanlarla berâber yaşatıp haşreylemesi niyâzıyla cümleye sevgiler, saygılar ves’selâm…

 

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 25 Nisan 2024, 19:26 tarihinde yazdırılmıştır.