SOÇİ MUTABAKATI İYİ ANLAŞILMALIDIR
Yazar - Servet Şenyiğit
22 Ekim 2019 tarihinde Rusya’nın Soçi kentinde Rusya lideri V. Putin ile Türkiye Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğan tarihi bir görüşme yaptılar ve “SOÇİ MUTABAKATI” adı altında 10 maddelik bir belge imzaladılar.
Bu mutabakata nasıl gelindiğini iyi incelememiz gerekiyor.
Tarihsel sürece bakarak hafızamızı tazeleyelim; 24 Temmuz 2015 günü PKK’yı hendeklere gömme harekatı başlatıldı. 15 Temmuz 2016 ABD – FETÖ darbe girişimi ezildi. 24 Ağustos 2016 Fırat Kalkanı harekatıyla ABD – İsrail koridoru yarıldı. Türkiye – Rusya ve İran 4-5 Mayıs 2017 Astana sürecinin başlatılması. 2018 yılı başında Zeytin Dalı Harekatı başlatıldı. 9 Ekim 2019 Türk Ordusunun Barış Pınarı Harekatı başladı.
Yazdıklarımın tümünü topladığımız zaman, Türkiye’nin ABD emperyalizminin denetiminden çıkışının atakları olduğunu görüyoruz. 22 Ekim 2019 tarihinde imzalanan Soçi Mutabakatı bu sürecin son eylemidir.
Mutabakatın 1. Maddesi şöyle yazıyor; “1-Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün ve Türkiye'nin milli güvenliğinin korunmasına olan bağlılığını teyit ederler.”
Türkiye’nin askeri harekatları da Suriye’nin toprak bütünlüğüne hizmet etmiştir ve etmektedir. Ayrıca, Soçi Mutabakatı ile Türkiye – Rusya – Suriye işbirliği remileşmiştir. Türkiye – Rusya – Suriye’nin ortak güvenlik bölgesi oluşmaktadır. İran ve Irak’ın da desteğiyle bölge ülkeleri birleşmektedirler. ABD Batı Asya’dan silahla gönderilmektedir.
Soçi Mutabakatı sonrası, Rusya’nın açıklamasından 34 bin kişiden oluşan 68 birliği ile 3 binden fazla silah ve askeri teçhizat Türk Silahlı Kuvvetleri ile temas hattından
Türkiye, bölge ülkeleriyle işbirliği yaparak PKK’yı bitirme hedefini izlemek durumundadır. PKK’yı süpürmek yetmez, bitirmek fırsatı doğmuştur ve değerlendirilmelidir. Soçi Mutabakatı’nın Türkiye’nin önüne açtığı ufuk budur. Türkiye için Atlantik dönemi arkada kalmıştır ve Avrasya dönemi başlamıştır.