2020 UYARI-YORUM-3

Yazar - Doğukan Önal

2020  UYARI-YORUM-3  

 

Değerli okurlar,

 

                Bu sözleri size yazar iken tarihten ders almış ve almaya çalışan gecelerini ve gündüzlerini medeniyetimizin maruz kaldığı suikastlerin analiz’ini yapmakla geçiren genç bir kardeşiniz olarak yazıyorum.

                Türkiye’nin beka tehlikesinin en çok hissedildiği dönemdeyiz. Milli bir savaş veriyoruz, emperyalizme, evanjelizm’e ve siyonizme karşı bir savaş. Artık cephe savaşları yok ki kahramanlık destanları yazalım, Artık dünyada sınır denilen bir şey kalmadı, Globalleşme ulus devlet yapısını tehdit eder hale geldi. Ve her gün kuşatılıyoruz. Çünkü tehdidiz, Emperyallere en büyük tehdidiz, Evanjelistler inandıkları o büyük savaşı çıkarmak için tek engel olarak bizi görüyorlar ve bir imha projesinin tam ortasındayız.  Kavramların içini boşalttılar, Bir futbol maçı bile bu ülkede can almaya can vermeye müsait hale geldi, Tarihi şahsiyetler kavgalarımızın malzemesi olmuşlar, Bir taraf Cübbe giyene küfür ediyor, diğer taraf şort giyene, Bir taraf Abdülhamid han’a İstibdat padişahı diğer taraf ulu hakan, Bir taraf Gazi Mustafa Kemal’i seveceğim gayesi ile yağan yağmuru bile ondan bilecek raddede muhabbette aşırıya kaçmış,putlaştırmış diğer taraf İslam’da şahitliği muteber olmayacak kişilerden aldığı kaynaklar ile Gaziye sövüyor, Bir taraf Erdoğan’a muhalif olayım derken İslam’a sövüyor , Diğer taraf Erdoğanı savunayım derken milleti tekfir ediyor, Biri de  çıkıp 15 temmuz KHK’ları faciadır deyip cezaevlerinde umut ışığı oluyor, yargı tescilli fetocuları cezaevinden çıkarıp milletin sinir uçları ile oynuyor. Bir üst akıl cumhurbaşkanı ile milletin arasına bir duvar örüyor, ve kalenin içten tahrip mekanizmaları boş durmuyor.

İbret almak için bize bir Libya yeter, bize bir Tunus yeter, İbret için bir Vaka-i Hayriye yeter.

1700’lerin sonlarından 1820’ye kadar Grek Projesi ile, Şark meselesi ile, Osmanlı ecdadımızın ekonomisinin baltalanması sebebi ile başlayan küffar taaruzları, 1920’de İngilizin İstanbula girmesi ile doruk noktasına ulaştı, Biz Balkan Harbinde 40 günde sivil, asker tam 620.000 şehit verdik, 1. Dünya savaşını, Çanakkaleyi, Milli mücadeledeki şehit sayısını söylemiyorum bile..

                Ve 2020…

Manzara-i Umumiye yukarıda ki gibidir, en çok birliğe ihtiyacımız olduğu dönemdeyiz. Özellikle önümüzde ki aralık-ocak- şubat ayları çok önemli.. Devletimize düşen görev halk ile bağını koparmamak, milletimize düşen ise; devletine ve birliğine sahip çıkmak, kardeşim, ağabeyim, sevme yahu Tayyip Erdoğan’ı sevme, ama oyunu gör, mesele Tayyip Bey’in şahsı değil, mesele Tayyip Bey’in şahsında senin bu topraklardan çıkarıp atılman meselesidir, Dün Ecevit’e ne yapılıyor ise bu gün Erdoğan’a da aynısı yapılmaya çalışılıyor, her yüz yılda bir karılan kartlar yine karılıyor, sen devletine sahip çık, emperyallerin oyununa gelme,  ama gör, oyunu gör, bu topraklara kafir postalı girdiğinde seni kabul edecek tek ülke tek devlet yok, akbabalar tepende bekliyor, sen birini her ötekileştirdiğinde bu oyun başarıya ulaşır, geçmişte düşülen hataya düşme. Özellikle Sn. Cumhurbaşkanımız 13 kasımda ABD’ye gider iken içte tam bir birlik görüntüsü verilmesi çok önemli. Çünkü 2020 tarihi şahsi analizlerime göre Milli mukaddesatımıza yüzyıllardır vuku buldurulan saldırıların tekrarlanacağı bir tarih olacaktır.

Ha saçmalıyorsun da diyebilirsin;

Aç tarihe bir bak, bak ki gör, bin yıl süper güç olan bir millet bu coğarafya’ya nasıl ne şekilde sıkıştırılmış, ve hala ne şekilde buradan koparılmak isteniyor gör.

Ama bilin,

Bu gemi dalgalı denizde gidiyor, İçinde Ak Partilisi’de CHP’lisi’de MHP’liside İYİ partilisi’de var, bazıları dümenin başı olana kızgın, bazıları içindekilere, tek gerçek şu bu gemi batarsa Allah korusun, gemi ile birlikte herkesin batacağıdır.

Vesselam.

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 16 Nisan 2024, 07:12 tarihinde yazdırılmıştır.