BEN.. BEN.. BEN.. BİLİRİM

Yazar - Burcu Çalışkan

BEN.. BEN.. BEN..  BİLİRİM  

“Her şeyi ben bilirim”

“En iyisini ben yaparım”

“Ben var ya ben”

“Ben, Ben, Ben…”

Etrafınızda bu cümleleri kuran  insanlar mutlaka vardır. Bu kişiler her konuda fikir sahibi olan, size akıl veren, bütün işlerde deneyimli olduğunu düşünen insanlardır.                  

Her şeyi ben bilirim diyenler, konuşmayı da çok severler. Bunlar için sadece kendi düşündüklerinin önemi vardır. Onun dışında başka bir şeye gerek yoktur. En büyük tehlike “kendimizi her şey sanmamız”dır. Sanki biz olmasak hayat durur, güneş doğmaz, yağmur yağmaz.

Her şeyi bildiğimiz için yeni şeyler öğrenme şansımız yoktur. Çünkü biz her şeyi biliriz. Bu düşüncede olanlar kompleksli insanlardır.

Komplekssiz insan, akılın akıldan üstün olabileceğini, her an herkesten yeni bir şeyler öğrenilebileceğini çok iyi bilir.

Öğrenmek sonsuz bir çaba ister. Hangi konuda olursa olsun “biliyorum” demek çok zordur. Çünkü ne zaman “biliyorum” deseniz, bilmediğiniz bir şey mutlaka vardır.

Bilginin derinliklerine dalanlar alçak gönüllülüğü öğrenirler.             En tehlikeliler, yarım bilgililerdir. Bunlar bildiklerini sanarak davranırlar.    Yarı pişmiş bilgi, yarı pişmiş ekmek gibidir. Yarı pişmiş ekmek yarı hamurdur, mideye oturur. Yarı pişmiş bilgi de beyne oturur. Oturmakla kalmaz, kişiye olmadık işler yaptırır.

Bilmek hoş bir duygudur. Bilmek, bilgiye sahip olmak ulu bir zenginliktir. Bilgi mülkiyeti insana güven verir. İnsan, öğrenmek arzusuna sahipse bu dünyada öğreneceği çok şey vardır.

“Ben bunları zaten biliyorum.” deme alışkanlığından vazgeçmek gerekir. Farkındalığın ve yeni bir şeyler öğrenmemizin önündeki en büyük engel, her şeyi ya da çok şeyi bildiğimizi sanma alışkanlığıdır. Bir şeyi bildiğimizden eminsek, o konuya olan ilgi ve merakımız da azalacağından, algılarımızın kapanması da çok doğaldır.

Özellikle kişisel gelişim ve iletişimle ilgili konuların çıkış noktası insan ve yaşam olduğu için, “Ben bunları zaten biliyorum.” deme yanılgısına çok sık düşüyor, bir yetişkin olarak belli bir düzeye geldiğimizde, o güne kadar öğrendiklerimizle yetinmekle kalıyoruz. Yaşadığımız deneyimlerden bir şey öğrenmiyor, aynı hataları sürekli tekrar edip duruyorsak, bazı konuların bizim için iyi sonuçlar vereceğini çok iyi bildiğimiz halde bir türlü hayata geçiremiyorsak, isterse yüz yaşında olalım, bu; bize bilgeliğin garantisini vermez.

Ne kadar bilirsek bilelim, hâlâ bilmediğimiz bir şeyler vardır. Belki de; harekete geçmemiz gerektiğini bildiğimiz halde, geçemememizin nedenini hâlâ bilmiyoruz! Ya da insan sarrafı olduğumuz ve iletişimle ilgili çok şeyi bildiğimiz halde, sıklıkla yanlış anlaşılmamıza neden olan, küçük bir ayrıntının hâlâ farkında değiliz!

Pek çok kişi kişisel gelişim ve iletişimle ilgili çok şey bildiğini söylüyor ama bildiklerini uygulayanların sayısı yok denecek kadar az. Bir yetişkin olarak çoğu zaman, “Öğrenmek ömür boyu devam eder.” desek de, her birimiz gün içinde pek çok öğrenme engeline takılıyoruz. Hem de hiç farkında olmadan.

Herhangi bir konuyu ne kadar çok bilirsek bilelim, bildiklerimize anlam kazandıracak ve gerçekten işe yarar hale getirecek küçük bir ayrıntıya gözümüzü, kulağımızı kapatırsak, kendimizle ilgili çok önemli bir fırsatı kaçırıyor olabiliriz.

Hayatın hangi karesinde neyi fark edip ne öğreneceğimiz tamamen bize kalıyor. Ne yazık ki “Ben bunları zaten biliyorum.” diye düşünenler, bu hayat okulunda sınıfta kaldığının farkında bile olamıyor.

Farkındalığınızı artırmak için; “Ben bunları biliyorum.” demek yerine, hayatın her anından, her deneyimden ne öğreneceğimize dair ilgi ve merakımızı artırmak, çok iyi bildiğimizi sandığımız şeyler hakkında bile yepyeni tecrübeler kazandırır.

Hep öğrenmemiz ve öğrendiklerimizi uygulamamız dileğiyle…

Sevgiyle kalın.

 

 

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 25 Nisan 2024, 05:01 tarihinde yazdırılmıştır.