Ağalar iş başında

Yazar -

Ağalar iş başında  

Türkiye’de ne kadar çok siyasi parti olduğunu öğrenince küçük dilinizi yutacaksınız. Son 5 yılda 16 parti kurulmuş ve hala kuruluş aşamasında olan partiler var. Nasıl olduğunu bilmiyorum ama hiç üyesi olmayan 15 parti bulunuyormuş. Faaliyette olan siyasi parti sayısı tam tamına 75’miş. Bunların içinde Kadın partisi de var sağduyu partisi de var. İşçinin Kendi Partisi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Esnaf ve Çiftçi Partisi ’de var. Liste uzun merak edenlere yollayabilirim. Çoğunun ismini bile duymadım. Faaliyette olmaları şaşırtıcı geldi. Üyesi olmayan on beş siyasi parti daha da şaşırtıcı geldi. Öğrencisi olmayan okul gibi.

Günümüzde bütün siyasi partiler, Mevcut Siyasi Partiler Yasası,12 Eylül darbe anayasası ile belirlenen neredeyse aynı” tüzükle yönetilirler. Bu Siyasi Partiler Yasası’nın en büyük özelliği, parti üyesini delege ile kontrol altında tutuyor olmasıdır. Partinin başında kalabilmek için, işaret ettiği delegeleri belirliyor, seçtiriyor ve kullanıyor. Çünkü bu yasa Vazgeçilmez lider yönetimini hakim kılmıştır. Siyasi Partiler Yasasının değiştirilmesi hep dillenir ama hiç kimsede değiştirmek için adım atmaz.

Lider dediğimiz kişiler “öncelikle parti emekçileri, kadınlar ve gençler delege olmalıdır” diye beyanat verir. Parti içi demokrasi uygulansın diye nutuklar atar ve sonra bir bakarız ki bu sözde kalır. Özde neler olur biraz açalım isterseniz. Böylece, partilerin “delege” seçimlerinde kavgaların, gürültülerin, dedikoduların, suçlamaların neden yaşandığını daha iyi anlayabiliriz.

Delege seçimleri; köy, mahalle, İlçe ve İllerde partinin bu yerlerde son genel seçimde aldığı oy miktarına göre kontenjan belirlenir. Bazı illerde aldığı oy oranları ile o ili temsil eden delege sayıları arasında eşitsizlik dilden düşmez. Örneğin Kırklareli toplam seçmenin % 40 oyunu almış ama 9 delege ile temsil edilirken; başka bir İl’de mevcut seçmenin % 8 oyunu almış, yine 9 delege ile temsil ediliyor. Temsildeki bu çarpıklık, adaletsizlik giderilmez ise parti başkanı olan kişi kendi gitmek istemediği sürece Genel Başkanlık görevinden ayrılmaz. Tüzükle uygulama aynı olmaz tabi ki. Balık baştan kokar misali. Bu da delege ağalığını doğurur.

Mahalleden genel merkezlere kadar olan delege etapları “mahalle delegesi, İl delegesi ve kurultay delegesidir”

Kurultay delege ağaları, içinde kendisinin olduğu güçlü yönetimden yanadır. Ama kendisinin daha öne çıkabilmesi için aşağıdaki delege ağalarının kendine itaat etmesi, güçsüz olmasını ister. Çünkü etrafı ne kadar meziyetiz kişilerle dolarsa, kendisi o kadar öne çıkar. Bundan dolayı, kendi delege ağalıklarının sağlam, yıkılmaz kaleler olmasına dikkat ederler. Kurultay delege ağaları ilçe başkanlığı, belediye başkanlığı, ön sıralardan Belediye Meclis üyeliği beklentisindedir genellikle.

İl delege ağası, güçsüz il başkanı, il yönetimi ve zayıf kurultay delegasyonu ister. Belediye Meclis üyeliğinin daimi adaylarındandır. Mahalle delege ağası ise “güçsüz ilçe başkanı ve ilçe yönetimi ile güçsüz il delegasyonu” ister. Demokrasicilik oyunu işte burada, delege seçimleri sırasında başlıyor. Ağalar iş başında. Kahvehane köşelerinde, merdiven altı derneklerde, zula meyhanelerde liste pazarlıkları, ortaklıklar delege paylaşımları son sürat devam eder.

Kısaca delege sistemini” bu şekilde oluşturan bütün partiler, güçsüz, silik ve yeteneksiz” olur. Kalıcı olmaları zordur, gün gelir siyasi partiler tarihinde adının bile hatırlanmayacağı sayfalarında yerini alır. “Böl ve hükmet yaman söz; birleştir ve yönet, daha iyi bir söz” Sevgiyle Kalın.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 26 Nisan 2024, 23:14 tarihinde yazdırılmıştır.