HER KİM DİNİMİN DÜŞMANIYSA, BENİMDE, MİLLETİMİNDE, VATANIMINDA, DÜŞMANIDIR

Geçen hafta camiler ve Din görevlileri haftasıydı. Ben biraz geri zekalı olduğum için hep sonradan aklıma geliyor, tabi yazmasam olmaz. Din, milletlerin milli kimliklerinin oluşmasında en önemli unsurdur. Bayrağımızın üzerindeki Hilal, dinimizin sembolüdür. İstiklal marşımızın her kelimesi dinimize atıf ve vurgu yapar “ Hakkıdır Hakka tapan… Şu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli… Değmesin mabedime namahrem eli…’’ Eğer kültür ve geleneklerimizden dinimizi çıkarı versek millet vasfımızı kaybederiz. Şair diyor ki “ Her nerede görsem Türkün ayak izini / Gözlerim al bayrağı arar kulaklarım EZAN SESİNİ.” Ezan sesi, istiklal marşımızdan bile önemli bağımsızlık ifadesi ve sembolüdür. Bir zamanlar Deniz Baykal’dan benzeri bir söz duymuştum “ Ezan sadece ezan demek değildir, onun daha geniş manaları vardır” demiştir. Dünya da şeriatla yönetilen iki ülke vardır. Birisi Vatikan’dır İncil, yani Hristiyanlık şeriatıyla yönetilir. İkincisi İsrail’dir Tevrat, yani Yahudilik, diğer bir ifadeyle Müsavi şeriatıyla yönetilir. En koyu şeriatta İsrail’dekidir. İsrail’de bir çocuk önce hahamlarla tanışır, öğleye kadar sinagoga, yani havraya gider hahamdan ders alır, sonra diğer fen bilimlerine, yani öğretmenlere teslim edilir. Anlayacağınız, bir Yahudi çocuğu önce iyi bir Yahudi olmayı öğrenir. Eğer iyi bir Yahudi değilse hiçbir değer taşımaz. Zaten Yahudilik ırk dinidir, sonradan Yahudi olunmaz, Yahudi doğulur. Yahudiler arasında ‘’Siyonizm’’ diye bir teşkilat vardır, yeryüzünde aklınıza gelen bütün kötülerin arka planında her zaman bunlar vardır. Dolasıyla gerek Hristiyan aleminde ki kilise ve papaz düşmanlıklarının, gerekse İslam aleminde ki, Din, din görevlisi, gerek cami veya cemaat düşmanlıklarının arkasında her zaman Siyonist Yahudi’nin eli, fikri veya etkisi mevcuttur. Şurada Lüleburgaz’ın bir mahallesinde bir cami veya dini bir müessese inşa etmeye kalksak mutlaka karşı çıkanlarda olacaktır. İşte onun bile arkasında mutlaka bir Siyonist ve Masonist etki vardır. Kendileri en saçma sapan dinlerine sadık ve sağlam bir şekilde yapışırken bizim dinimizi yıpratmaya, çürütmeye aşağılamaya gerekirse de tamamen, yok etmeye çabalamaktadırlar. Bölücülüğü, fitnelikleri ve ayrılıkları en iyi tedavi edebileceğimiz yerler camilerimizdir. Cami de namaz kılmak için safa dururum. Bazen bakarım ki sağımda bir Vanlı veya Muşlu, veya Erzurumlu… solumda bir Karadenizli veya Egeli veya Marmaralı vardır. Beraberce aynı mabette toplanır, saf tutar aynı imama uyar, aynı Kur-andan ayetler okur, aynı Allah (cc)’ye teslim olur, rüku ve secde ederiz. Hepimizin istikameti kıbledir. Bu ne büyük birlik ve ne büyük kardeşliktir. Fitnelik ve ayrılık hastalığı için ne güzel tedavidir. Bunun adı din kardeşliğidir. Şükürler olsun.

Saygılarımla.