NÜKLEER SANTRALİN BACASI KARTONDAN OLSUN, DAHA SAĞLAM OLUYOR

Yazar -

NÜKLEER SANTRALİN BACASI KARTONDAN OLSUN, DAHA SAĞLAM OLUYOR  

Geçen hafta İstanbul’a gittim. Yolum Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve Yeni İstanbul Havaalanına uğradı. Köprü maşallah çalışıyor,, arabalar oluk gibi akıyor.

Kendi kendime dedim ki yahu şu trafik İstanbul içerisine çevriliverse acaba İstanbul’un hali ne olur? Günde yüz yirmi bin araca ulaşılmış kota yüz yirmi beş bin imiş. Diyorlar ki, “beş binin parasını devlet ödüyor, soyuluyoruz” yahu arkadaş “bir zengin çıkmadı ki hayrına bir köprü yaptırsın da bedava geçelim” dört geliş, dört gidiş ortada tren yolları. Muhteşem bir eser. Bu ülkeyi seven bir kişiye, yapan ve sebep olanlara TEŞEKKÜR ETMEK DÜŞER. Çok çok teşekkür ederiz. İlgililer diyorlar ki “Eğer devlet yapsaydı, şimdi ödeyeceğimizim üç katını kredi faizi olarak ödeyecektik.” Düşmanlarımızın aramıza soktuğu ajanların bu köprüye neden karşı çıktıklarını şimdi daha iyi anlıyorum. Zaten ötekilere de karşı çıkmışlardı ya. Şimdi bakın yüzünden tek yönlü çalışıyorlar da müthiş izdiham var. Kendi kendime diyorum ki “hükümetin yerine olsam, tamamen kapatırım da şu bizim yarım akıllı solcular görsünler köprüler olmayınca İstanbul’un halini” benim milli duygularla dopdolu olmam da bu bizim solcuların çok rolleri var. Ta altmışlı yetmişli yıllar da ilk haber dinleyip gazete okumaya başladığım günden beridir solcuları takip ederim. Fırsat buldukça gazetelerini okur, televizyonlarını izlerim. Öyle laf bilirler ki, yanlarında kimse konuşamaz. Bizim oralarda bazı yaramaz çocuklar eşeğin kuyruğuna boş bir teneke bağlarlar, sonrada hayvanın kıçına bir sopa vururlar hayvan koşmaya tenekede ses çıkartmaya başlar.

Hayvan ne kadar koşarsa teneke de o kadar çok ses çıkartır. Teneke ne kadar ses çıkartırsa hayvan da o kadar kaçar. Sonunu siz anlayın işte. Benim yarım asırdır solcularda gördüğüm odur. Türkiye’nin kalkınmasına en çok yarayacak hizmet hangisiyse solcularınız en çok ona karşı çıkıyor, en çok ondan ürküyorlar.

Sırasıyla Keban Barajına karşı çıktılar. Rahmetli Ecevit mecliste en ateşli konuşmalar yapmıştı “ne yapacaksınız o kadar elektriği, toprağa mı vereceksiniz” ondan sonra binlerce baraj, santral yapıldı, hala yetmiyor. (solcu kafası işte) bu arada yeni yapılan İstanbul havaalanının da yanından geçtik. (Kuzey Marmara yoluyla) uçaklar arı gibi çalışıyorlardı. Hani gidiyorlardı ya “Müteahhit kaçacakmış” kaçmamış çalıştırıyor. Bir de “kuşların göç yoluymuş” kuşlar da yollarını bulmuşlarda, galiba bizim solcular bulamadılar, iflah olmayacaklar. Geçen gün solcuların bir televizyonunu izliyordum. O günde gündem Ak Kuyu nükleer santraliydi. Allah, neler söylüyorlar, neler? Şimdiden “tabanı çatlıyormuş” bunları dinlerken aklıma 1950’li yıllarda yapılan Pınarhisar çimento fabrikası geldi. O zamanın solcuları da yapımı durduramayınca bok atmaya başlamışlardı, şu lafı çıkardılar. “o fabrika yalan, zaten bacaları da kartondandır.” Ya beyler, Pınarhisar’daki fabrikanın bacaları kartondanmış. Eh “solcu yalan söylemez” o zaman doğrudur. Yetmiş yıldır yıkılmayan karton baca Akkuyu içinde örnek olsun. Değil mi? Saygılarımla.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 20 Nisan 2024, 00:35 tarihinde yazdırılmıştır.