“Zor Karar”

Yazar -

“Zor Karar”  

Bugün çocuklarını her bir eğitim kademesinin başlangıcında okula gönderecek anne babaların işi çok zor. Sistemindeki art arda değişiklikler, sınav sisteminin yarattığı stres, çocuğun "geleceğini kurtarma" derdi en vurdumduymaz aileye bile kaygı yüklüyor.

İlkokulda önceliğimiz sınıf öğretmeninin kalitesi olduğu için karar vermemiz daha kolay olacak. Evinize en yakın, idealist, Atatürkçü bir müdürün yönettiği devlet okulundaki, idealist öğretmeni bulmanız yeterli olacak. İdealist öğretmeni nasıl bulacağım? Öğretmenlik deneyime dayalı bir iştir. Başarısı daha önce okuttuğu öğrenciler ve velileridir. Öğretmenin akademik olarak nasıl bir bilgiye sahip olduğunu bilmeniz zor ama güler yüzlü olması, kurduğu ilişkiler, insani iletişim. Tabi ki bunlar için gidip mülakat yapacak haliniz yok. Yani referanslar ve çocuğunuzla kuracağı ilişkiye dair sezgileriniz yeterli olacaktır.

Bundan sonraki kademeler arası geçişin vazgeçemediğimiz parçası sınavlar. Tam ergenliğin ortasında, ruhunda, bedeninde fırtınalar kopan bir yaşta bir de sınav stresi eklendi bünyelerine gençlerimizin. Ailelerdeki gelecek kaygısı; çocuğunun iyi bir okulda olması, velilerdeki iyi bir meslek seçme beklentisi, sınav sistemi, LGS, TYT, AYT, vs… Ya sınavı kazanamazsa? Kafa karışıklığının tavan yaptığı dönemler. Kaygı artınca sorular da artıyor. Devlet okulu ya da özel okul mu? Çocuğum için doğru okul hangisi?

Eğitimin bir hak olduğunu ve herkese devlet tarafından bedava sunulmasının adil olduğunu savunan bir dünya görüşüm var. “Özel okul mu? Devlet okulu mu?” Sorusuna rekabetin arttığı, sınav sisteminin karmaşıklaştığı bu günlerde bu sorunun tek bir yanıtı yok. Uzun yıllar özel dershanecilik yapan ama çocuklarını devlet okulunda okutan biri olarak vereceğim cevap özel okul sahiplerinin beklediği gibi olmayacak elbette. Ekonomik koşulların belimizi büktüğü bu dönemlerde özel okullarda bir araya gelemeyecek olan üçlü, akademik iddia”, “sürdürülebilir mali yeterlilik” ve düşük okul ücretidir. Bir okul akademik olarak iddialı, sürdürülebilir bir mali yeterliliğe sahip olmak istiyorsa düşük okul ücreti uygulaması mümkün değildir.  Akademik olarak iddialı olan, diğer yandan düşük ücret uygulayan bir okulun sürdürülebilir mali yeterliliğe sahip olması kolay değildir. Kısa zamanda satışı veya el değiştirmesi muhtemeldir. Hem mali yeterliliği, hem de düşük ücreti olan bir okulun ise en azından genel klasmanda başarılı olması gerçekçi değildir.

Yaşanmış örneklerin gücüne inandığım için son yıllarda Lüleburgaz’da da pıtrak gibi açılan ve açılmak için girişimlerin sürdüğü, parlak renklere boyanmış, cicili bicili eğitim araç gereçleri ile doldurulmuş binalardan ibaret, fiyatı pazarlık becerinize göre değişen özel okulları gördükçe içimi bir şüphe kaplıyor. Unutmayın ki dershanelerde böyle bir zaman diliminden geçmişti. ‘Ben çocuğumu özel okula göndereyim. İleride kurstu, özel dersti, dershaneydi, bunlarla uğraşmam, bunlara vereceğim parayı özel okula veririm’ diyebilirsiniz. Böyle bir dünya ne yazık ki yok… İlköğretimden başlayarak lise son, hatta üniversite bitimine kadar harcayacağınız paraya değer mi? Bunun kararını vermek önemli. Çünkü bazen fazlasıyla değiyor, bazen tüm para çöp olabiliyor. Karar vermek zor ama.  ”Kalma çok kararsız, sonra olursun hiç yararsız.” Sevgiyle Kalın…

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 20 Nisan 2024, 13:08 tarihinde yazdırılmıştır.