BİZ HER ZAMAN KOMÜNİST VE BÖLÜCÜLERİN TAM KARŞISINDAYIZ

Ben acızane 1975-77 arası Lüleburgaz Ülkü Ocakları Başkanlığı, 1977-79 arasında da MHP İlçe Başkanlığı yaptım. Rahmetli A. Türkeş bizi zaman zaman istişare toplantılarına çağırırdı. Böyle toplantılarda her ilden bir konuşmacı çıkar, ilinin meseleleriyle ilgili konuşurdu. Bazı konuşmacılar uzun uzun Selamet ve Adalet Partilerinden şikayetçi olurlardı. Yorulmadan akşama kadar bizleri dinleyen Başbuğumuz en son söz alır bize nasihatlerde bulunurdu. Adalet ve Selamet Partileriyle ilgili şikayetlere cevabı aynen şuydu “Arkadaşlar, bizim Adalet Parti, Selamet Parti diye bir rakibimiz, muhatabımız yoktur. Bizim düşmanımız komünistler ve bölücülerdir ve de komünisti de bölücüyü de içinde barındıran CHP’dir…”

Bu tespit hiçbir zaman değişmedi. Hakkını yemeyelim bir ara Deniz Baykal biraz Atatürk’e yaklaştıysa da bir kaset operasyonuyla hakkından gelindi.

Bana kızıyorlar, dilediği kadar kızabilirler. Yarım asırdan daha fazladır bu kavgaların içersindeyim. 40 yıldan daha fazladır bu gazetede yazıyorum. 17 yıldır da kesintisiz yazıyorum. Sevenimde çook sövenimde. 1980 darbesi öncesi benim yazılarım yüzünden bu gazetenin defalarca camları kırıldı. Rahmetli Mahir ağabeye “Ben yazmayayım zararım oluyor” dedim “Daha çok yaz” demişti. Benimde mütevazi bir kitapçı dükkanım vardı. 14 defa camlarını indirdiler, elliye yakın tehdit mektubu aldım. Çok şükür hiç değişmedim hep aynı çizgideyim. Nerede bir bölücü veya komünist varsa tam karşısında ülkücüler yani biz varızdır.

CHP her zaman komünistlerinde bölücülerinde sığınağı olageldi. Atatürk demiş ki “Komünizm görüldüğü yerde ezilmelidir…” “Hayır dememiş” diyorlar. İyi o zaman yaptığına bakalım. İlk komünistler (Mustafa Suphi ve arkadaşları) Karadeniz sahillerinde görülmüş Atatürk onları hemen oracıkta ezmiş, nasıl?

Demedi, diyorsunuz, kendisi yapmış.

CHP beni geçmişte birkaç defa dava etti.

Savcılık takipsizlik verdi. Yine edeceklermiş. Hem sizin için iyi olur, hem de benim için nasıl mı? Ben içeriye girersem hani ABD’li ve Avrupalı ağalarınıza diyorsunuz ya “Şu kadar gazeteci içerde” diye, bir kişi daha attırmış olursunuz. Benim faydam ise şimdi birkaç yüz kişi okuyor eğer içeri girersem binlerce okuyucum olur. Birilerinin yalanına dolanına itibar edecek değilim. Yalanlarla kurulan sırça sarayları da korumak bana düşmez. Bugüne kadar ne söyledim ne yazdımsa arkasındayım.

İmkan buldukça daha beterlerini bekleyin. Unutmayın Atatürk’ün Valisine İT diyen ertesi günü göremezdi. Saygılarımla.