TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜ VE AHLAK!

Yazar -

TÜRK İSLAM KÜLTÜRÜ VE AHLAK!  

Her Ramazan’da yaptığım gibi bu senede İstanbul’da birkaç camide namaz kıldım. Bir camiye girerken biraz yavaş ve dalgın ayakkabılarımı çıkarıp da elime almak için geriye döndüğümde birde ne göreyim, benim yaşıma yakın bir kişi ayakkabılarımı almış ve bana uzatıyor. Maksadı küçükte olsa bana bir iyilik yapmak istiyor. İçindeki iyilik duygusunu takdir ettiğimi belli ederek kendisine teşekkür ettim.

Avrupa’da böyle bir hareket var mıdır? Prof. Mehmet Çelik bir televizyonda anlatıyor “Onbusman araştırmaları için İsviçre’ye gitmiştik. Boş zamanlarımızda şehri gezmeye çıktık, banliyö treniyle bir son durağa vardığımızda herkes indi bizde ineceğimiz anda bir ihtiyar gördük. Birkaç hamle yapmasına rağmen yerinden doğrulamadı. Yanına gidip kollarına girdik ve onu trenden indirdik. Minnetle yüzümüze bakarak –Türk’sünüz değil mi? Biz – Evet deyince belli belli. Bizimkiler asla böyle bir iyiliği yapmazlar. Eğer siz bana yardım etmeseydiniz görevlilerin gelip beni indirmelerini bekleyecektim.” Dedi. Aynı programda çelik hoca birde şunu anlattı “Bir araştırmam için Süleymaniye Kütüphanesi’ne gelip gidiyor. Sabahları da oraya yakın bir çorbacıda kahvaltı yapıyordum. Bir sabah bir gencin olduğu masaya oturup çorbamı ısmarladım. Genç benden önce gelip çorbasını içmişti. Durmadan konuşuyordu, Kars’tan gelmiş iş arıyormuş, uygun işte bulamamış, parası da azalmış v.s. sonra müsaade isteyip gitti. Bende çorbamı bitirip hesap sorduğumda –Ödendi dediler. – Kim ödedi? Diye sorduğumda masadaki o gurbetçi genç olduğunu öğrendim. Allah Allah. Yahu bu genci ben ilk defa görüyorum, oda beni tabi. Bir daha da beni görebileceğini sanmıyorum.

Zaten parası da az kalmış, nasıl olurda benim hesabımı öder? Masasına oturdum ya beni misafiri kabul ediyor. Daha sonra günlerce aradım o genci göremedim. Zahir köyüne dönmüş olacak…” Var mıdır dünyada bizden başka ülkelerde benzeri? Bir masada rastlaşıpta adını, sanını bilmediğimiz nice insanlara çay ikram etmişizdir. Ya da çayını içmişizdir. Bu bizim milletimizin inançlarından gelen asil ahlakımızdır. Lüleburgaz’ımızda da benzeri bir olay yaşandı. Bir bakkala tanımadıkları bir kişi telefon ediyor veresiye defterini satın almak istiyor. Yirmi kişi kadar alacaklısının olduğu defterde altı bin yedi yüz civarında bir hesap yazılıymış. Pazarlık yapıyor, küsuratı sildiriyor ve (6000) altı bin lira ödeyip defteri satın alıyor. İşte atalarımızın asırlarca yapa geldiği bir hayır cinsidir bu. Kim olduğu bilinmiyor. Gösterip, şov, riya yok. Eskiden bu millet İslamı tam yaşarken İstanbul’da bir zengin zekatını verecek fakir soruşturur. Bir tanıdığı Kasımpaşa civarında bir fakir ailenin olduğunu söyler. Beraberce girip zekatını verir. Ertesi sene artık bir yer aramaz aynı fakirin kapısına gidip zekatını uzatır fakat o da ne o fakir zekatı kabul etmez, sebep? “Ben geçen sene verdiğiniz zekatı, sermaye yaptım, kazandım kısmetse, yeni sene bende zekat vereceğim” der. Zekatı verecek fakir bulunamadığı yıllarda yaşamış, işlek yerlere keselerle altın asıp “Ey yolcu bu kesede zekat vardır muhtaçsan alda beni bu yükten kurtar” yazdığı olurmuş. Sadaka taşları mazlumunuzdur. Şimdiki yardım kolileri iftar sofraları, gizli açık yardımlar o ezeli kültürümüzden kalan kırıntılardır. Saygılarımla.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 18 Nisan 2024, 06:30 tarihinde yazdırılmıştır.