SEÇİMDEN RAMAZAN'A, LÜLEBURGAZ’DAN PİRAZİZ'E...

Yazar - Nuri Kahraman

SEÇİMDEN RAMAZAN'A, LÜLEBURGAZ’DAN PİRAZİZ'E...  

Değerli dostlar; Besmele sadedindeki bu girişten sonra şunu söylemek isteriz ki; uzun diyebileceğimiz bir aradan sonra tekrar beraberiz. En son seçim öncesi yazmıştık. O zamandan bu yana zaman yine su gibi aktı. Bir çırpıda seçimin kırkı çıktı. Hattâ biraz cılkı da bile çıktı maalesef! Ama, nâaparsınız ki, oluyor böyle şeyler. Nitekim batıda bir yerlerden de böyle haberler düştü geçen hafta basına. Yapıldıktan iki yıl sonra usulsüzlük tespit edilip iptali cihetine gidilmiş, tekrarlanacakmış! İnsan olan yerde her şey oluyor. Her neyse, ordumuz, yurdumuz, bölgemiz için hayırlı-uğurlu olsun inşâllah.

BERAT, RAMAZAN; LÜTUF, RAHMET...

Gelelim, Lüleburgaz HÜRFİKİR Gazetemize de gönderdiğimiz, Ulubey YORUM ve Bizim PİRAZİZ gazetelerimizle, ORDUCU.COM sitesinin haber olarak verdiği, Ordu HÜRSES ve Ordu VİZYON gazetelerimizin tâziye yayınladığı bizimle ilgili duruma.

Biz 7 kardeşiz. 80-85 arası yıllarda Lüleburgaz’da görev yaparken, Gündoğu Mahallesi’nde yanımızda kalan ve bu arada Edirne Meslek Yüksek Okulu’nu bitiren 57. Yaşındaki Ortancamızı, 5 yıldır mücâdele ettiği rahatsızlığı sonrası Berat Gecesiyle Ramazan arasında, tamâmen bir bağış ve mağfiret iklimi olan bir zaman sürecinde rahmet-i Rahmân’a uğurladık. Rabbimiz, adını taşıdığı ve ahlâkıyla ahlâklanmağa çalıştığı ve çok sevdiği Âişe annemize komşu eylesin inşâllâh…

O, ortancamız olduğu kadar âilemizin orta direğiydi aynı zamanda. Kısaca hepimizin ortak paydası, dert ortağıydı. Diğerleriyle konuşulamayanlar, ona rahatlıkla bir iç dökümü olarak anlatılıp paylaşılabiliyordu. Bu özelliğiyle zâten 33 yıldır yaşadığı Piraziz’de de çok olumlu intibâlar bırakmış. İyi bir komşu, azdan-çoktan bulunanları çevresindekilerle paylaşan, derdi olanların anlatabildiği, elinden geldiğince derman olmaya vesîle teşkil etmeye çalışan bir candan kişilik örneği olmuş. O Rabbine gitti. Şu an mutlu olduğunu düşünüyorum. Yeğenlerime dediğim gibi, sâdece onlar değil bizler de öksüz kaldık. Rabbimiz bizleri Efendimizin (SAV) komşuluğunda buluştursun inşâllâh… Âmin.

KEDERLER PAYLAŞILDIKÇA…

Bu vesîleyle büyük güzellikler de yaşadık. Dostlarımızın, akrabalarımızın, komşuların yoğun ilgi ve duyarlılığı âile olarak bizleri ziyâdesiyle memnun etti. Lüleburgaz’lı dostlardan, Edirne’den, Tekirdağ’dan, Kırklareli ve İstanbul’dan çok arayanlar oldu. Rabbim hepsinden râzı olsun.

O Lüleburgaz’ı ayrı bir seviyordu. Orası bizim ilk göz ağrımızdı. Onun bir de Edirne tarafı vardı. Okuduğu süreçte hafta arası Selimiye Câmii bahçesindeki kurs yurdunda kalıyordu. Orada da, çok uzun yıllar irtibatını sürdürdüğü ve hâlen devam eden arkadaşları vardı. Hattâ, bir ara, işlerinin özelliğinin pek el verişli olmamasına rağmen bir fırsatını zorlayıp âilece oralara gittiler. Onun orada, daha sonra benim de tanıştığım, kızıyla arkadaş oldukları bir Koreli Amcası vardı. -Hayattaysa, Rabbim ömrünü bereketlendirsin.- Onları ta köylerinde bulmuşlar. Ballandıra ballandıra anlatırdı.

Ben de kardeşimle beraber, hep sayıkladığımız oraları birlikte dolaşmayı isterdim. Hayâlimde de vardı. Olmadı. Bize, vatanımızın güzelliklerine güzellik katarak onu daha bir sevmemize vesîle olan cümle dostlara selâm olsun. Rabbimiz, ukbâya göçenlere rahmetiyle muâmele eylesin. Geride kalanlara da din-îman selâmeti ve sağlık-âfiyetler üzere hayırlı, bereketli uzun ömürler ihsân eylesin… Âmin…

PİRAZİZ-EREN, GÜLYALI-AYRILIK…

Ordu’ya 20 km, sınır ilçe, Giresun’a bağlı Piraziz de bizim 2. Lüleburgaz’ımız olmuştu sanki. İsimleri de benziyordu. Aynı zamanda ikisinin de doğal güzelliği yanında adlarının şiiriyeti de söz konusuydu.

Bir araya gelince bunları da konuşurduk. O hep gelsin diye beklerdi. Ben de hep gitmek isterdim. Fırsat bulunca da giderdim. Kardeşten öte kardeşti. Can yoldaşıydı. İnsan canlısıydı. Sıcaktı. Abiciiim, abiciiim derdi. Tüm çevresine hitâbı böyle yakın, nâzik, candan ve sıcaktı. İçtendi. Bunun için, çok duyurulmamasına rağmen uzak-yakın herkes gelmişti. Gerek sitedeki helâlleştirmede, gerekse târihî Merkez Eren Câmii’ndeki namazda oldukça kalabalık bir cemaati vardı.

Ne diyorduk, evet, Lüleburgaz, Piraziz; her ikisinin de târihî geçmişleri, kültürel ve de irfânî tarafları vardı. Nitekim Ayşe Bacımın şu an bulunduğu yerin adı Evliya Mezarlığı. Hemen yakınlarında, buraların Müslümanlaşmasında öncü misyonları bulunan Alperen mezarları var. Adını asırlık ulu meşe ağaçlarından alma ihtimâli bulunsa da, ilçenin adı ve alperen mezarlarının bulunması buraya ayrı biz özellik katıyor. Bu havayı oraya gidince hissediyorsunuz zâten.

…ÂSÛDE BİR BAHAR ÜLKESİ...

Gülyalı-Ayrılık’taki evlerinin üst tarafındaki tepede yer alan ve bir tarafı Piraziz, dolayısıyla deniz ufkuna, diğer yanı onun çok sevdiği yaylalara bakan kabristanlıktaki yeri de çok güzel. Biz burada çok mutluyuz. İçimizde öteye dâir güzel hisler var. Şâirin dediği gibi, burası âdetâ; “…Âsûde Bir Bahar Ülkesi!...

Ayşe Bacım bize ölümü de sevdirdi. Mekânı cennet, makâmı âlî olsun. Rabbimiz onunla bizi, tüm sevdiklerimizi, cümle ehl-i îmanla berâber Efendimiz (SAV)in komşuluğunda, Firdevs cennetlerinde buluştursun inşâllâh.

Sevgili dostlar, yazımızı bağlarken son tahlilde diyoruz ki; mezarlarımızın üstü ve çevresinin çiçekli, yapraklı, güzel manzaralı olmasından hoşlanıp, beğenerek arzu ettiğimiz ve gerçekleştirmeğe can attığımız kadar, toprağımızın altının da bizi Cennet çiçek ve bahçelerine ulaştıran bir koridor olması niyâzıyla, hepinize Ordu’dan sevgiler, saygılar sunuyor, cümleye, Ramazanın güzellik ve özelliklerini de vesîle kılarak bereketli ömürler, sonsuz mutluluklar diliyoruz ves'selâm...

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 29 Mart 2024, 18:04 tarihinde yazdırılmıştır.