ALPARSLAN TÜRKEŞ’İN SİYASİ MÜCADELESİ

Yazar -

ALPARSLAN TÜRKEŞ’İN SİYASİ MÜCADELESİ  

Çok eskilerde Bülent Ecevit şöyle bir söz etmişti “27 Mayıs darbeci subayları genellikle hedefsiz, cahil kimselerdi. Yalnız içlerinde bir grup vardı ki onların hedefleri vardı. Bunlardan bir teklif geldi “Ülkü Kültür Birliği” daha da ben daha adını görünce karşı çıktım ve (CHP’nin yayın organıydı) Ulusal gazetede aleyhte yayına başladım ve engelledik…” Bahsi geçen hedefi olan subayların başı Türkeş idi. 27 Mayıs Milli Birlik komitesine şöyle bir teklifte bulunmuştu “Ülkemizin güneydoğusunda tehlikeli yabancılar dolaşıyor. Belli ki birileri ülkemizi bölmeye çalışacak. Sivil hükümetlerin alamayacağı bir takım tedbirleri biz almalıyız” ve Ecevit’in bahsettiği o teklifi sunuyor. Tabi o zaman daha PKK falan yok idi. Sonra PKK çıkıpta ortalığı kan gölüne çevirince Türkeş’in ne kadar haklı ve ileri görüşlü Ecevit gibilerinde ne kadar gafil oldukları görüldü. Tabi o planda uygulanamamıştı. Türkeş’e ait başka bir teklif.

O zamanlar Türkiye’nin en önemli meselesi Kıbrıs idi. O hususta da Türkeş’in ilginç bir teklifi vardı. Şöyle ki “Bana müsaade edin Türkiye’nin muhtelif yerlerinden yirmi bin kadar genç toplayayım, onlara güzel bir askeri eğitim yaptırayım. Sonrada bir gece Kıbrıs’a çıkıp işgal edeyim. Türkiye’den istediğimde biz Rum’un işini bitirirken harp gemilerimiz adanın etrafında manevra yapsınlar. Malumunuz Türkeş Kıbrıs doğumludur ve buna hakkı da vardır. Eğer Türkeş’i dinleselerdi Kıbrıs meselesi kökünden halledilmiş olurdu. Türkeş’in bu planını aynen Yunanlılar tatbik etmeye çalıştı fakat güçleri yetmedi. Türkiye’nin her meselesine çok çarpıcı çözümler öneren Türkeş milli devlet olmamamız yüzünden sözlerini tutturamamıştır. Bu yüzden kendisi siyasi alana çıkmak mecburiyetinde kalmıştır. Bir avuç milliyetçiyle çıktığı bu yolda 1978’lere gelindiği günlerde öğretmen yetiştirilen eğitim enstitüleri tamamen ülkücülerin kontrolüne geçtiğini görüyoruz. Zira daha önceleri öğretmenleri yüzde sekseninin solcu ve Marksist olduğu malumunuzdur. Diğer birçok yüksekokulda aynı gibiydi. Sadece ABD yapımı ODTÜ ve Boğaziçi gibiler hariç.

Türkiye’nin milliyetçilerin idaresine geçmek üzere olduğunu gören emperyalist ajanlar önce silahlı saldırılarla ülkücü kıyımına başladılar. Sonra da darbeyle 1980’de başta Türkeş’i olmak üzere bütün milliyetçi ve ülkücüleri hapishanelere doldurdular. İdamlar ve işkencelerde cabası tabii.

Rahmetli Türkeş’in yüzüne baktığın zaman tamamen derin çizgilerle dolu olduğunu görürsün. Yüzündeki her çizgi milletinin bir derdini ve ıstırabının nişanesiydi. Ömrü ülkesi için düşünmek ve mücadele etmekle geçmişti. Ruhu şad olsun. Saygılarımla.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 19 Nisan 2024, 22:57 tarihinde yazdırılmıştır.