PEYGAMBERİMİZİN ÖPTÜĞÜ EL

Yazar - Ahmet Bostancı

PEYGAMBERİMİZİN ÖPTÜĞÜ EL  

Takvimler hicretin 9. yılını gösterir.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Bizans üzerine yaptığı Tebük seferinden dönmekteydi. Medineli Müslümanlar, her savaş sonrasında olduğu gibi İslam ordusunu karşılamak için şehrin karşılama noktasına çıkmışlardı. Herkeste bir sevinç ve bayram havası vardı.

Peygamberimizi ve İslam ordusunu karşılayanlar arasında büyük sahâbe Muâz bin Cebel (r.a.) de bulunuyordu.

Muaz (r.a.), mazereti sebebiyle Tebük gazasına katılamamıştı.

Rasûlullah (s.a.v.), kendisini karşılamaya gelen Müslümanlarla tek tek el sıkıştı, musafahada bulundu. Onların zafer tebriklerini kabul etti. Karşılayanlar arasında Muaz (r.a.) da vardı. Muaz önce elini vermek istemedi. Ama Rasulullah’ın ısrarı üzerine elini verdi, merhabalaştılar, Rasulullah (s.a.) elini sıktı Muaz(r.a.)’ın.

Fakat Muaz'ın elleri herkesinden farklıydı. Sert ve nasırlıydı.

Peygamberimiz (s.a.v.):

"Ey Muaz, ellerinin sertliği nedendir? Bu pütürlük ve nasırlar nasıl oldu?" diye sordu.

Hz. Muâz (r.a.):

"Ey Allah'in Resûlü!" dedi. "Ben çoluk çocuğumun rızkını kazanmak ve nafakasını te'min etmek için uğraşıyorum. Ellerimden testere, keser, kazma, kürek, çekiç hiç düşmüyor. Bu yüzden ellerimin yumuşaklığı gitti, sertleşip nasırlaştı."

Bu söz üzerine Peygamberimiz (s.a.v.), Muâz Hazretlerinin alnını (bir rivâyette ellerini tutarak avuç içlerini) öptü ve: "(helal rızık için çalışan) bu ellere ateş değmez. Âhirette Cehennem ateşi dokunmaz" buyurdu.

 

 

 

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 28 Mart 2024, 13:58 tarihinde yazdırılmıştır.