GEÇEN AKŞAM YALANCIYI DİNLEDİM BİR TELEVİZYONDA

Yazar -

GEÇEN AKŞAM YALANCIYI DİNLEDİM BİR TELEVİZYONDA  

Birkaç televizyon kanalı var, ben ara sıra onları izlerim. Aynı çizgide yayın yapan bir kaçta gazete var. Bedava bulursam onları da okurum neden mi? Çünkü doğruyu bulmanın en güzel yolu yalancıyı dinlemekten geçerde ondan. Yine öyle bir anda yalancılar kralı televizyonda ağzı kalabalık birisi konuşuyordu, mevzu İstanbul yeni havaalanıydı. Aman neler anlattı neler, “tabanı çökecekmiş de, şimdiden çalışmıyormuş da, müteahhitler kaçacaklarmış ta, Türkiye batmış, falan filan”

Eğer bunları tanımasam, sözlerine inansam gidip tenha bir yere saatlerce ağlardım. Çok şükür ki bunları tanıyoruz, biliyoruz. Sözlerine inanmak şöyle dursun tam tersine, eğer “batıyoruz, diyorsa, yükseliyoruz” demektir. Yeni İstanbul havaalanı “çok, çok kötü” diyorsa sen “çok çok iyi” anlayacaksın. Hani CHP’nin grup başkan vekili miydi neydi, dedi ya “siz dünyanın en iyi şeyini de yapsanız, biz yine de en kötü deriz.” İşte manzara önümüzde. “Dünyanın en güzel havaalanı yapıldı, en çok onu kötülüyorlar.” Bu da eserin güzelliğinin tescili demektir.

Eskitaşlı köyünden Hasan amca sık sık anlatır. “çocuktum babamla bir araba pancar yükledik istasyona teslim edeceğiz. Turgutbey deresinde köprüden geçerken öküzümüzün birisinin ayağı tahta köprünün arasına kaçtı ve dizine kadar derisi soyuldu. Babam fanilasıyla öküzün bacağını sardı, zamanın idarecisine küfür ede ede yola devam ettik.”

Neden tahta köprü? Çünkü beton yok. Pınarhisar, Demirköy ve bir sürü köyün ulaşımını sağlayan yolda çürük tahtalardan köprü. Sonra demokrat parti geldi. Pınarhisar’a bir çimento fabrikası yaptı yine bu CHP’liler ayağa kalktı, tabi ki yaptırmamak için. Her türlü şamataya, gürültüye, itiraza rağmen Demokrat parti fabrikayı bitirdi ve çalışmaya başladı. Bu defa CHP’liler karalama kampanyalarına başladılar. “o fabrikanın bacaları kartondanmış” aynen İstanbul havaalanını karaladıkları gibi. Yahu bunlar bu ülkenin başının belası be. Ulan anlayışsızlar, çimento olmadan evleri, köprüleri, bütün eserleri nasıl yapacaksınız? Eh, zaten de bunları bu ülkenin kalkınmasını istemiyorlar ki. Bu ülkeye yapılan hangi esere karşı çıkmadılar ki? İşin feci tarafı da bunca yalanları ve karalamaları ortaya çıktıktan sonra, bunlara hala inananların olmasıdır.

Birkaç sene oldu bir yerde muhabbet ederken solculuğu baya ileri bir arkadaş “Türkiye üç ay içerisinde batacak” dedi. Ben “yahu nasıl batacak, neyse üç ay kısa bir zaman hele bekleyelim görelim” dedim. Belki beş sene oldu batmadı, onlar hala batmasını bekliyorlar. Belli ki arkadaş Türkiye’nin batmasını isteyen medyaya fazla kapılmış. Evet, o medyanın televizyonlarını izleyeceksiniz, gazetelerini okuyacaksınız ama bu millete ve ülkeye düşman olduklarını da unutmayacaksınız. Yoksa kanser olursun üzüntüden. Bunlar iyi diyorsa kötüdür, kötü diyorsa iyidir. Çok şükür şu anlarda hep kötü diyorlar, demek ki çok iyiyiz. Çünkü bunlar yalancı, iftiracı, düşman. Saygılarımla

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 29 Mart 2024, 11:37 tarihinde yazdırılmıştır.