“Dilimize Türkü Yarınımıza Umut”

Yazar -

“Dilimize Türkü Yarınımıza Umut”  

ABD'nin New York kentinde bir dokuma fabrikasında... 8 Mart 1857 tarihinde şanlı bir direniş başlattınız. Çok ağır çalışma koşulları, çok düşük ücretler. Kadın işçilerin artık tahammül sınırını zorladı. 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları talebiyle greve başladı. Çıkan olaylar ve şüpheli bir yangın sonucunda 129 kadın, hayatını kaybetti…

Haksızlığa, sömürüye, ezilmişliğe karşı 8 Mart 1908’de yeniden ateşlediniz. Toprağa 129 gelincik tohumu aşıladınız.

1910 yılında Kopenhag’da Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Clara Zetkin, yaptığı konuşmada kadınlar için bir mücadele günü belirlenmesi gerektiğini söylemişti. Zetkin’in önerisi hemen kabul edildi.  8 Martı “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlama hakkı kazandınız.

Yeşilin yok edilmesine, cinsiyet ayrımcılığına, sınıfsal, ırksal, töresel baskılara, en ön saflarda direndiniz. Kadının köleliğine köleleştirilmesine, erkeksi dünyaya ve ikinci sınıf insan dayatmalarına pamuk kalbinizle çelikten daha sert barikatlar kurdunuz.

Dürüstler için, kadınlarımız için çok zor bir ülke oldu bu ülke; öğretimde eğitim de yok edilip cahilliğe, ben yaptım oldu ile özelleştirmeye,  kadrolaşmaya, kapılar aralandı. Baskılara, sürgünlere, yargısız infazlara, gözaltılara, sebepsiz tutuklanmalara duyarsız, lafta kalkınmaya tepkisiz, yalana talana kulaksız, çalıp çırpmaya kaldırıp götürmeye sessiz bir toplum biçimlendirildi. İnsanca ve hakça bir yaşam yerine köleliğe, sendikasızlaştırılarak sahipsizliğe, örgütsüzleştirilerek yalnızlığa, anayasa ve yasalarla bilinçli oynamalarla sonsuzluğa, kurum ve kuruluşlarla çatışarak zayıflığa, delilsiz belgesiz iddianamelerle müebbete, olmayacak dualara amin dedirtilerek hezimete sürüklenir oldu bu ülke…
Emeklilerin hali Allah’a emanet edilmiş. Üretim alanları ve dağıtım kanalları tekellere, para serbest piyasaya, öz kaynaklar küreselcilere, haksız haram paylaşım işbirlikçilere ihale edilmiş. Genç kızlarımız töre cinayetlerine, küçük kızlarımız çocuk evlilikler kurban verilmiş, devlet bütçesi rantiyeye, ülke yabancılara şantiyeye, sınır ötesi yaşananlara, okyanus ötesi talimatların sanal âlem dünyasına ve orta doğudaki kirli oyunlara endekslenmiş bir ülke oldu bu ülke.
Seçimler yaklaştıkça, siyasiler üslup değiştirmiş, denetimin ucu kaçmış hırsızlık doğmuş, dengesizlik oluşmuş, yanaşmalar ve yandaşlar arsızca sosyal devlet olgusunu kemirip semirmiş kime ne.
Yıllar evvel, kağnı arabalarında, sırtlarınızda var ettiğiniz, ölmüşken dirilttiğiniz, el bebek gül bebek ninniler ile büyüttüğünüz, üzerine titrediğiniz bu vatanda bu gün, al bayrak dalgalanıyorsa en zirvede, oda sizin eseriniz.
Asırlar boyunca savaşlara, savaşların her türüne karşı koydunuz ama en çok acıyı yine siz kadınlar çektiniz. Alasından en güzel sizin elinize yakışır o al bayrak… Sizden başka “Gören yok, Dur diyen yok” analar, bacılar. Ey kadınlar, insan gibi insan, adam gibi adam bulmak zor.

Bu ülkede kadın olmak zordu şimdi ise daha da zor. Yolsuzluklarla yoldan çıkarılan bu ülkeye kadın elinin değmesi gerekiyor… Dilimizde türkü, yarınımıza da umut olan kadınlarımız. Yolumuza yoldaş, evimizde ana olan kadınlarımız.

8 Martta öylesine, zoraki olarak bir gün, bir gül ve yarım gülücük ile anımsanan, gelecek 8 Marta kadar unutulan can yoldaşlarımız, kadınlarımız.

Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi  “Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” 

8 Mart “Dünya Emekçi Kadınlar Günü Kutlu Olsun.” Sevgiyle kalın…


http://www.hurfikir.com.tr adresinden 29 Mart 2024, 01:24 tarihinde yazdırılmıştır.