MİLLİ BEKAMIZ VE MUSİKİMİZ

Yazar -

MİLLİ BEKAMIZ VE MUSİKİMİZ  

Devlet Bahçeli’nin Cumhur İttifakının önemini vurgularken kullandığı kelime hep “Beka meselemiz” oluyor ya, son zamanlarda bazı kişilerin Cumhurbaşkanımıza “bira içmesini ve Mozart dinlemesini” tavsiye ediyorlar ya bu hususlarda haddim olmayarak birkaç kelam edelim dedim.

Ben ikinci kanaldaki Attila İlhan’ın programlarını izlemeye çalışırdım. Bir defasında dedi ki   “İngiltere’de İngiliz, Fransa’da Fransız, Yunanistan’da da Yunan medeniyeti vardır. Türkiye’de de Türk kültürü olmalıdır…” Attila İlhan ulusalcı solcu birisiydi. Şu sözlerine de katılmamak mümkün değildir.

Musiki, bir milleti millet yapan özelliklerden birisidir. Her milletin kendine ait bir folkloru, bir musiki anlayışı ve zevki vardır. Benim Cumhurbaşkanım eğer Chopin’i, Mozart’ı dinlemekten zevk almıyor da Itri’yi, Dede Efendi’yi, Münir Nurettin Selçuk’u veya Karacaoğlan’ı, Neşet Ertaş’ı, Aşık Veysel’i, Mahsuni’yi dinliyor, onlardan zevk alıyorsa bu bir eksiklik değil bilakis fazilettir. Çünkü bunlar Türk bestecileridir, şarkı veya türkü bestelemişlerdir. Ne demek şarkı, türkü; “ Şarkı yani şarkı, şarka, doğuya ait, türkü ise Türki yani Türk’e ait musiki” demektir. Aşık Veysel ne diyor? “Türk olan türkü dinler, türkü sever.” Bunun derin manası “eğer bir insan Batı musikisini dinlerse, diğer meşalelerde de Batıyı dinler, Batı’dan emir alır, yani yozlaşır, aslını kaybeder. Daha açık söyleyeyim kültürel yönden piçleşir.” Bir zamanlar bu mesele yine gündeme geldiğinde şu anda Gözcü Gazetesi’nin başyazarı, eskiden sahibiydi, Rahmi Turan bizim gibi senfoni müziğini sevmeyenler için “ Eşek hoşaftan ne anlar…” demişti. Ben gerçekten de o hoşaftan hiç anlamadım ve de sevemedim.

Bir gün Bayburt’a Cumhurbaşkanı Senfoni Orkestrası gelir. Vali şehrin ileri gelenlerini toplar, konser dinletir. Sonunda “ Nasıl buldunuz?” diye sorar. Cevap “Vallahi Vali Bey Bayburt Bayburt olalı böyle bir işkence görmedi.” olur. Senfoni dinlemek bizim için işkencedir.

Büyük şair N. Fazıl Kısakürek bir gün trenle Fransa’ya gidiyormuş. Züppe tipli batı hayranı bir genç yaklaşmış, “Mösyö yolculuk nereye?” demiş. Cevap “Paris’e.” Genç “ Ben de Paris’e gidiyorum. Paris’i görmeyen eşektir.” demiş. Üstad “Peki, senin baban Paris’i gördü mü?” “Hayır” “Öyleyse sen eşek oğlu eşeksin.” Üstad N. Fazıl sivri laflar etmeyi çok severdi. Bizi Batı musikisini, senfoniyi sevmiyor diye aşağılayanlar Rahmi Turan gibi “Hoşaftan anlamayan eşek” görenler sizin babanız dedeniz bu müziği sever miydi? Eğer sevmezlerse siz eşek oğlu… mu oluyorsunuz?

Hiçbir bina başka bir binanın temelleri üzerinde yükselmez. Hiçbir millet de başka kültürlerle yaşayamaz ve yükselemez. Eskiden bizim bir sloganımız vardı. “Ne Amerika, ne Rusya, ne Çin her şey Türk tarafından, Türk’e göre, Türk için.” Elbet her toplum başka kültürlerden istifade eder, ama öz asla bozulmamalıdır. Yoksa, A. Türkeş’in bir sözüyle bitirelim “Dalından kopan bir yaprağın yönünü ve yerini rüzgar tayin eder.”

Saygılarımla…

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 18 Nisan 2024, 13:25 tarihinde yazdırılmıştır.