YENİDEN DİRİLİŞ

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de Bakara Süresinin 260. Ayetinde şöyle buyuruyor: “İbrahim; “Rabbim ölüleri nasıl diriltiyorsun, bana göster deyince, Rabbi “Yoksa inanmıyor musun?” demişti. O “hayır inanıyorum, fakat kalbim tam kanaat getirsin diye” cevabını verdi. Rabbi: “Kuşlardan dört tane al, onları kendine alıştır, sonra (parçalayıp) her bir tepeye onlardan bir parça bırak, sonra onları çağır. Koşarak sana gelecekler ve şunu bil ki, Allah hep galiptir ve hikmet sahibidir.”

Ölümden sonra diriliş, gerçektir. Oraya gidip de gelen mi var, diyenler için söylüyorum. Bu her insan için olacaktır. Toprağa düşen cansız, kuru tohum nasıl, yeşerip canlanıyorsa, insan da diriltilecek gerçek ve ebedi hayata başlayacaktır.

Öğrenmek üç yolla olur. 1-İlmel yakin (okuyarak), 2- Aynel yakin (görerek), 3- Hakkal yakin (yaşayarak)

 Okuyarak, kesin bilgiye ulaşmaya “ilmel yakin” denir. Bir adamın başkasının ölümünü ve ahırette dirilişini, cenneti, cehennemi kitaptan okuması veya başkasından dinlemesi gibi.  Günlük hayattan örnek vermek gerekirse, bir kişinin baklavanın ne kadar tatlı ve lezzetli olduğunu, kitaptan okuması veya başkasından dinlemesi gibi… Bu tür ilim kişiyi inanmaya ve inandığı gibi yaşamaya götürürse o kişi hidayete ermiş demektir.

Görerek, işiterek veya duyu organlarıyla algılayarak bilgiye ulaşmaya “aynel yakin” denir. “Ayn” göz demektir. Bu safhada annesinin, babasının veya arkadaşının ölümünü ve ahiret yolculuğuna gidişini ve ahirette dirilecek olmasını kendi gözleriyle görmesidir. Ölümü kendine kondurmayan, dirileceğine inanmayan veya bu iş nasıl olacak diye merak eden, yukarıdaki ayeti hatırlamalı. İbrahim (AS)in kalbinin tam kanaat getirmesi için Allah’tan dirilme olayını görmek istemesi çok anlamlı.   Farklı tepelere etleri, tüyleri dağıtılan kuşların Allah’ın emriyle nasıl koşarak İbrahim(AS)in yanında toplandıklarını Allah O’na gösteriyor. Bunu yapan Allah’tır. Hiçbir şey Allah için zor değildir. Yoktan var eden Allah için, çürüyen kemikleri tekrar diriltmesi daha kolaydır. O’nun gücü her şeye yeter. Evet insan da dirilecek ve mahşerde toplanacaktır. Günlük hayattan baklava örneğini verirsek; bir adamın afiyetle, lezzetli baklavayı yemekte olan kişiyi seyretmesi gibi.

Bir de “ hakkal yakin” vardır. Kişinin olayı bizzat kendisinin yaşayarak öğrenmesi… Ölümü, sonra ahirette dirilmeyi kitaptan okuyarak veya başkasından dinleyerek değil, bizzat kendisinin yaşaması. Yani olayın merkezinde yer alması. Yani baklavayı başkasından dinleyerek, başkasının yemesini seyrederek değil, bizzat kendisinin yemesi gibi. Damdan düşen Nasrettin Hoca’nın dediği gibi: “Bana doktor değil, damdan düşen birini çağırın. Beni ancak o anlar.”

Ölüm şerbetini içen, işte o zaman büyük gerçekle yüzleşecek!...