Lüleburgaz’ın huzuru bozmak isteyenler var

Yazar - Ertan Bayer

Lüleburgaz’ın huzuru bozmak isteyenler var  

Lüleburgaz, Trakya’nın ortasında, eğitim ve kültür seviyesi yüksek bir kenttir. Yöneticilerinin beceriksizliğine rağmen kendi çabaları ile kenti yaşanabilecek bir hale getiren kent sakinlerine  sahiptir. Bu kentte çöp konteynırı olmamasına rağmen halk çöplerde beslenen hayvanlara da sahip çıkar.

 

Lüleburgaz belki somut bir marka yaratamamıştır, ama soyut markası DEMOKRASİ’ dir. Kimse kimsenin hayatına karışmaz, Türkiye’nin diğer bölgelerinde olduğu kendisini TANRI yerine koyup insanları “NEDEN ORUÇ TUTMUYOR SUN?” diye cezalandırmaya çalışan Arap seviciler yoktur.

 

Sosyalist Küba’nın Küba Kafesi ile Osmanlı Kahvecisi yan yanadır. Hatta solcular Osmanlı Kahvecisine, sağcılar ise Küba Kafe’ye gider ama sıkıntı olmaz. Ramazan Ayı’nda oruç tutan içki içene karışmaz, içki içen de oruç tutana karışmaz. Herkes bilir ki herkes kendisinden sorumludur.

 

İşte bu DEMOKRASİ’si ile ünlü Lüleburgaz’da geçtiğimiz Pazartesi günü ilginç bir olay yaşandı.  Derman Hastanesi’ne giden yolun üzerinde bulunan Olcay Düğün Salonu’nun önünde kendini bilmez biri bir kadının ayağına çarptı.

 

Yanında bulunan 3 yaşındaki kızından  bile tahrik olacak insanlar olduğunu düşünerek türban takan bu kişi,  ayağına çarptığı kadından özür dileyeceğine kadına “BÖYLE GEZERSEN İŞTE BÖYLE ÇARPARLAR” diyerek kendisini bir de cezalandırıcı rolüne bürüdü.

 

Kadına baktık kıyafeti normal, sadece saçları kırmızı. Bizim için bir problem yok, Lüleburgaz için bir problem yok ama bu kişi için demek ki saçların kırmızı olması bir problem ve kendisinde kadına çarpma hakkı buluyor.

 

Bu kişinin zihniyeti İslamiyet öncesi Arabistan’da yaşayanların zihniyetini yansıtıyor. Türkiye’de, Trakya’da özellikle de Lüleburgaz’da işi yok.  Bu zihniyet Lüleburgaz’ı en çok da insanlığı bozar.  Birileri Lüleburgaz’ın huzurunu, soyut markası olan DEMOKRASİ’yi ve insanların birbirlerine anlayışla bakışını bozmak istiyor. Birileri  Lüleburgaz’ın huzurunu bozmak istiyor. Lüleburgaz’da İslamiyet öncesi Arabistan kültürünü aşılamak istiyor.

 

Bu nedenle bizler diyoruz ki önce yetkililer, daha sonra da halkımız Lüleburgaz’ın bu soyut markası HOŞGÖRÜ VE DEMOKRASİ’sine sahip çıkmalı. Aksi halde bundan en fazla yöneticiler zarar görür.

 

Yöneticilerimiz buna dikkat etmese de bizler bunu değerlerimize sahip çıkacağız. Lüleburgaz’da kişisel özgürlükleri savunmaya devam edeceğiz.

 

 

Kalın sağlıcakla…

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 19 Nisan 2024, 09:39 tarihinde yazdırılmıştır.