EKMEK ZİNCİRİNİ KOPARMAYA ÇALIŞANLAR VAR

Yazar -

EKMEK ZİNCİRİNİ KOPARMAYA ÇALIŞANLAR VAR  

Benim evim yol kenarı ve dördüncü kattadır. Sabahları erken kalkar, balkondan bazen etrafı seyrederim. Her sabah saat beş civarında bir kişi simit arabasıyla önümden geçer. Galiba Kurtuluş Camiinin önünden servis bekleyen işçilere simit satarak günlük nafakasını temin ediyor. Birçok kişinin uyuduğu saatlerde fabrika servislerinin uğradığı yerler de adeta izdiham yaşıyor. Fabrikalara taşınıyorlar, çalışıyorlar maaşlarını alıyorlar, ailelerini doyuruyorlar. Aynı zamanda da ülke ekonomisine katkı yapıyorlar.

Orhan Esen’i tanıyanlar vardır (Allah rahmet eylesin) Bana bir gün “Avrupa’yı gezdim tır kuyrukları bir bizim de, bir de Almanya hudutlarında var…” demişti.

Ben Çanakkale doğumluyum. Ara sıra köyüme giderim. Çanakkale Boğazı’nı geçerken gözlerim her zaman konteynır yüklü gemileri arar, gördüğümde de sevinirim. Bazen birkaç gemiyi sıralanmış halde Ege’ye doğru giderken gördüğümde içim neşe dolar. Çünkü o gemilerde bizim şu sokaklardan fabrikalara çalışmaya giden işçilerimizin alın terleri var. Benim tanıdığım bir nakliyat şirketi vardır. “Aslan ve Şahlan Nakliyat” Aslan Nakliyat tır alanında, Şahlan Nakliyat ise deniz nakliyatında faaliyet göstermekle beraber aynı şirkete bağlıdırlar.

Rahmetli Özal bir gün patronlarını çağırıyor kendilerine Ro Ro gemiciliğine, yani tırların taşıdığı konteynırları taşıyan gemi işine girmelerini rica ediyor. Paramız yok diyorlar, ben size kredi verdireceğim diyor ve Anadolu Bankası’ndan kredi veriyor. Bu şirkette üç adet Ro Ro Gemisi alıyor işe başlıyorlar. Fakat o iş henüz oturmadığı için iflas ediyorlar ve borçlarına karşılık Dördüncü Levent’teki yirmi iki dönüm tır garajını bankaya veriyorlar “Şimdi en az bir buçuk milyar dolar yapar.”

Sonra bu işe Ulusoylar giriyor ve başarıyorlar. Dünyanın en büyük Ro Ro filolarından birine sahip oluyorlar. Özal neden böyle bir girişimi istemişti? Çünkü karayolu taşımacılığı hem pahalı, hem yetersiz, hem de batımızda da,  Bulgaristan, güneyimizde Suriye nakliyemizi engelliyor ve ihracatımızı zorlaştırıyordu. Bu engeli ancak gemi taşımacılığıyla aşabilirdik. Özal’ın kafası çok çalışıyordu ve sürekli hamle yapıyordu. Gemilerimiz yoktu. Yunanlılara her yıl birkaç milyar dolar ödüyorduk gemi kirası için. O günlere kıyasla şimdi ihracatımız yedi kat arttı. Gemilerimiz var imkanlar gelişti. Her sabah sokaktan geçen simitçinin de, fırıncının da, işçilerinde ekmeğini o gemiler taşıyor, iyi ki varlar. O gemicilerin patron ve kaptanları İstiklal Savaşçıları gibidirler. Ülkeyi onlar kalkındırıyorlar. Bazıları çatlayıp patlasa da. Saygılarımla.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 26 Nisan 2024, 18:44 tarihinde yazdırılmıştır.