EMANET ÇEYİZ

Yazar - Ahmet Bostancı

EMANET ÇEYİZ  

Mübadele sırasında binlerce Türk ve Rum birbirinden ayrılırken gözyaşı döküyorlardı. Onlar yıllarca aynı topraklardan rızıklanmış, aynı havayı teneffüs etmiş ve birbirlerinin inançlarına saygı duyarak mutlu bir şekilde yaşamışlardı. Bu ayrılık hem Türklere, hem Rumlara çok zor geliyordu.

82 yıllık mübadeleye damga vuran bir “Emanet Çeyiz” olayı vardı. Tam ibretlik. Mübadelede bir Rum ailesi Yunanistan’a göç ederken, “ belki döneriz” diye Türk komşularına teslim ettikleri, kızlarına ait çeyiz. Türk ailenin kendilerine emanet edilen çeyizi aradan geçen 82 yıla rağmen muhafaza etmeleri.  Sonra sahiplerini Yunanistan’da arayıp bulmaları ve teslim etmeleri. Tam bir ibret vesikası.  Türk ailenin torunu tarafından yıllar süren aramalar sonucunda çeyiz aileye teslim ediliyor. Olay şöyle cereyan ediyor:

 Mübadele günleri… Denizli’nin Honaz ilçesindeki Rum aileler Türk komşularıyla gözyaşları içinde ayrılıyorlar. Mutlu ve huzurlu yaşadıkları topraklardan koparılıyorlar. Minoğlu diye çağrılan Rum ailenin kızlarının adları Sofia ve Eleni, yanlarına alamadıkları iki çuval çeyizi komşuları  “Gacaroğlu” ailesine “belki bir gün döner, alırız” diye emanet ederler. Ancak dönmek nasip olmuyor. Aradan 78 yıl geçer. Gacaroğlu ailesinin torunları Kemal Yalçın Yunanistan’da tam beş yıl Sofia ve Eleni’nin torunlarını arar. Sonunda Volos şehrinde bularak çeyizi teslim eder. Olay tüm Yunanistan’da günlerce konuşulur. Kemal Yalçın yaşadıklarını kitaplaştırır ve kitabında der ki:

“…Denizli’li Minoğlu soyundan Yannis Minoğlu ve eşini yapı malzemeleri satan dükkanlarında bulduk. Birkaç kelime haricinde Türkçe bilmiyorlardı. Defalarca birbirimize sarıldık. Gözyaşı döktük.

“Demek sen bizi aradın… Minoğlu’nu aradın…”  dedi, dedikçe boynuma sarıldı. Konuştuk, dertleştik. Dedesi soyadını Rum’ca ya çevrilmesine razı olmamış. “Ben Denizli’li Minoğlu’yum, böyle doğdum, böyle öleceğim.” Demiş.

İrini…  Sofia’nın torunu O’da bu buluşmaya çok sevinmiş, duygulanmış, gözyaşlarına mani olamamış. Sofia’yı göremedim ama torunu İrini’yi gördüm. Babam derdi ki:

“Yunanistan’a gider, onları bulursan söyle!...”

“ Sofia beni Karaköprü Savağı’nda suya batırdı. Anneannende size anlatmıştır. İşte ben o adamın oğluyum … diye  söyle.”  

“Evet İrini babamlar ölene kadar sizinkileri unutmadı, hep hatıralarını anlattı, durdu…”

Sadece Minoğlu ailesi değil, Türkiye’den göçen Rum’ların çoğu soy isimlerini değiştirmemişler. Tıpkı İstanbul Yenibosna’da olduğu gibi… Türkiye’den  gidenlerin  yaptığı  gibi… Mudanya’dan gidenler Yenimudanya’yı, Malkara’dan gidenler Yeni Malkara’yı kurmuşlar…

Yunanistan’a gidince Yabancı dil bilmenize gerek yok. Türkçe anlaşabilirsiniz. Sıkıntı çekmezsiniz. Ortak gelenek ve kültürden dolayı kendinizi farklı yerde hissetmezsiniz…

                                                Mübadil torunu Ahmet Bostancı/Lüleburgaz Sokullu M.P.C. imam-hatibi

Kaynak: Unutulan büyük göç (Emin Akdağ)

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 25 Nisan 2024, 14:36 tarihinde yazdırılmıştır.