TÜRKİYE’DE İHANET SERÜVENLERİ

Yazar -

TÜRKİYE’DE İHANET SERÜVENLERİ

Bin sekizyüzlü yılların sonlarına doğru, yani ikinci Abdülhamid döneminde İstanbul Sirkeci tren garında bir kalabalık vardır. Kalabalık trenle gelecek bir yolcu beklemektedir. Çok kıymetli olan yolcu hay huy şamataları arasında gelir ve trenden iner “Hoş geldiniz, yaşa, varol” tezahüratları arasında fötür şapkasını sallaya sallaya kendisini bekleyen faytona biner. Kalabalık çok heyecanlıdır. Hemen at arabasının etrafını sararlar beygirleri boşandırıp faytonu kendileri çekmeye başlarlar. Zira bu çok sevilen ve alkışlanan yolcu İngiliz büyükelçisidir. Yaz tatili için ülkesine gitmiş, izinden dönmektedir. Bu beyinleri yıkanmış alçak ve satılmış hayvan sürüsü elçiyi taşıyan faytonu ta Beyoğlu’ndaki İngiliz sefaretine kadar çekerler. Ne aşağılık bir hareket. Oysa İngiliz Krallığı o yıllarda dünyanın yarısını sömürge yapmış, insanlara kan kusturmaktadır. Böyle zalim bir ülkenin elçisine bu seviyede köpeklik yapanlar maalesef bizim ülkemizde yaşamaktaydılar.

 

RIZA TEVFİK (namı değer filozof Rıza) ömrünün çok önemli kısmını ikinci Abdülhamit’i devirebilmek için harcamıştır. Abdülhamid devrildikten sonra koskoca bir imparatorluğun nasıl tarumar olduğunu görünce de it gibi pişman olmuş pişmanlığını şiirlerle dile getirmiştir. Hatıralarını yazmış ve şöyle bir hadise anlatmaktadır. Kendisi hızlı bir ittihatçıydı birinci Cihan Harbi’nden sonra oda ülkeden kaçmıştı, anlatıyor “Mısır İskenderiye’de beş parasız kaldım. Oğlumun tahsiline para lazımdı önceden tanıdığım İstanbul’un eski İngiliz elçisine mektup yazıp halimi anlattım. Bir müddet sonra bana bir Londra’ya gidiş için gemi bileti geldi. Gemiye binip Londra’ya gidip kendisini buldum. Derdimi anlattım. Beni hoş karşıladı. Oğlumun üniversite masraflarını üstlendi, bana yardım etti. Laf arasında kendisine dedim ki “Yahu möyö, biz seninle çok iyi dost idik, Abdülhamit’e karşı beraber mücadele ettik. Abdülhamit’i devirdikte sonra ne oldu ki bizi böyle perişan vaziyette bırakıp gittiniz?” Elçinin cevabı “sizler kullanılamayacak kadar akılsız ve saf idiniz ondan” – Peki, şimdi kullanabileceğiniz münasip adamları bulabildiniz mi? Bu soruma elçiden cevap çıkmadı sadece manalı manalı güldü.” Bu olaylar bize çok şey anlatıyor. O yılların süper devleti İngiltere’ydi İttihatçıları kullandılar, onlara koskoca Osmanlıyı yıktırıp dağıttırdılar. Onların işleri bitince yüzüstü bıraktılar. Daha yeni hiç kullanılmamış gıcır gıcır adamlar buldular, bir asırda onları kullanıyorlar. Kim bunlar? Dün alçakça İngiliz elçisinin faytonuna beygirlik yapanların torunlarıdır. Kendi padişahlarının ihanet için İngiliz, Fransız ajanlarıyla işbirliği yapanların çocuklarıdır. İlla da PKK saflarına geçip bize, askerimize kurşun atması mı lazımdır? Düşmanlarımızla ağızbirliği, söz ve davranış birliği yapanlar kendi devletine düşman olanlar belli değil midir? Bu ülkenin her atılımına karşı çıkanlar belli değil midir? Çok ihanet ve hain gördük uyandık. Saygılarımla.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 29 Mart 2024, 08:45 tarihinde yazdırılmıştır.