ATATÜRK’Ü ANARKEN SULTAN VAHDEDTİN’İN DE HAKKINI VERELİM

Yazar -

ATATÜRK’Ü ANARKEN SULTAN VAHDEDTİN’İN DE HAKKINI VERELİM

17 Kasım Sultan Vahdettin’in Türkiye’den çıkartılmasının yani kovulmasının yıldönümüydü. 10 Kasım Atatürk’ün ölüm yıldönümüydü. Bu iki önemli olay aynı ayın içerisinde olması münasebetiyle böyle bir yazıyı yazmaya karar verdim.

Bir kere söylenmeyen ve söylenemeyen bir gerçeği daha yazımın başında pat diye ifade etmek istiyorum. O da şudur. “Türkiye tarihinde Atatürk” diye birisi varsa bu Sultan Vahdettin’in eseridir”. Bu gerçeği artık inkar edecek birileri hala varsa onlar sadece propaganda şarlatanlarıdır. Şimdi iddiamızı ispat etme bölümüne geçelim.

Yıl 1919 İstanbul işkal altındadır. Ha şunu da asla unutmayın İstanbul’un ve kaybedilen bütün topraklarımızın suçlusu Sultan Vahdettin değildir. Hatta hiçbir padişah değildir. Suçlular o günkü “İttihatçılardır.” Evet, İstanbul işkal altındadır kurtuluş için bir yol yöntem bulmak lazımdır. Bu yolu düşünen Sultan Vahdettin Osmanlı’nın son harbiye nazırı Fevzi Çakmak Paşayı çağırır ve ona bir görev verir. “Paşa bana bir kurtuluş savaşını yönetebilecek subayların listesini getir.” Fevzi Paşa istenilen listeyi getirir. Fakat bu listede Mustafa Kemal’in ismi yoktur. Sultan “Paşa bu listede Mustafa Kemal’in ismi neden yok, o iyi bir asker değil midir? Fevzi Paşa’nın cevabı “Efendim Mustafa Kemal’de iyi bir kurmaydır. Bu işinde üstesinden gelebilir. Fakat sonunda da Cumhuriyeti kurar ve sizi de ülkeden kovar.” Sultan Vahdettin “Sen onu bana getir. Vatanı kurtarsın da Cumhuriyeti de kursun, zararı yok bini de kovsun.” Neticede Mustafa Kemal Sultanın huzuruna geliyor uzun uzun konuşuyorlar. Olayın nasıl yürütülmesi gerektiğini falan müzakere ediyorlar. Mustafa Kemal de Nutuk’un ilk bölümlerinde bu buluşmadan bahisle Sultanın kendisine Boğaz’daki işkal gemilerini göstererek “Paşa Paşa şu gemilerin defolup gitmesi senin elinde” dediğini söyler. Uzatmayalım. Sultan kendisine bir miktar para verir. Bandırma Vapurunu tahsis eder. Emrine bir sürüde subay da vererek uydurma bir görevle Samsun’a yolcu eder. YÜZBAŞI BENİTTİN İngiliz istihbarat subayıdır. Sağlığında sesini Türkçe olarak kaydetmişler dinledim diyor ki “Baktım vapurda kalabalık bir subay kafilesi vardı. Şüphelendim işkal kuvvetleri komutanına durumu bildirdim. Gelen cevap bırak gitsinler. Onlar Sultan’ın adamlarıdır şeklindeydi. İzin verdik gittiler.” Kimin adamlarıymış? “SULTAN’IN ADAMLARIYMIŞ.”

Mustafa Kemal ilk günlerinde taa Sakarya Savaşına kadar sürekli mektupla veya telgrafla Sultan’a rapor verirdi. Necip Fazıl Kısakürek’in yayınladığı bir mektubundaki Havzadan yazmış “SULTANIM BENİ BU İŞE SİZ İTTİNİZ” ifadesini kullanmıştır. Mustafa Kemal Erzurum’a vardığında İngilizler tutuklama emri çıkartmışlar. Askerlikten de istifa etmişti ve bu haliyle Kazım Karabekir Paşaya gidiyor. Kazım Paşa bu halini bildiği halde “Emrindeyim Paşam” diyor. Savaşın sonunda Mustafa Kemal Karabekir Paşaya soruyor “Neden böyle davrandın?” Kazım Karabekir Paşa’dan cevap “Seni Anadolu’ya gönderen benimde öyle davranmamı istedi de ondan” diyor. Bazen televizyonlarda görüyorum bir sürü şarlatan Vahdettin’e veryansın ediyor. Eğer Mustafa Kemal büyük adamsa onu da bulup çıkartan Sultan Vahdettin’dir. Mustafa Kemal’in Vahdettin’in ölümünde ağladığı söylenir. Ama adam acından öldü. Tabutuna bile haciz kondu neden? Çok dürüsttü de ondan. Halifeliği Araplara satsaydı altına gark olurdu. Topkapı’dan bir şamdanı götürseydi yedi ceddine yeterdi. Vatanı satsaydı zengin olurdu. Eğer ibret alacaksak tarihin doğrusunu öğrenmek lazımdır. Şimdi Sultan Vahdettin Şam’da yatıyor, ziyaret ettim. Hatalarıyla sevaplarıyla gerçek dünyadadır.

 

Saygılarımla.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 24 Nisan 2024, 02:00 tarihinde yazdırılmıştır.