ÇEKİRGE-NÂME

Yazar - Nuri Kahraman

ÇEKİRGE-NÂME

 Sivri zekâ, kurnazlık, tilkilik, çakallıkla;

Kurtarmak mümkün belki, bir zaman zevâhiri

Son gülen iyi güler, sen yaşa ustalıkla;

Hüsrâna giden ömrün, neye yarar zâhiri?!…

***

“Çekirge atlar” derler; “bir, iki, üç;” dörtte yok!

Lâkin bilmezmiş gibi; fiyaka, süs, caka çok

Akıl-fikir istemez, nasihata karın tok

Kendince yürütür hep, döndürür devâiri…

***

Halk seçmiştir; maaşı milletin vergisinden

Kötüler şımarıyor, iyinin görgüsünden

Kuzular tedirgindir kurtların yargısından;

Hepsi insan sonuçta; memuru, hem âmiri…

***

Düşünmezler emânet, yaptıkları hıyânet

Lâkin zâlim olana, gel bu sözü beyân et

Bunlarda ahlâk ayrı, başkadır din-diyânet

Melek rolü oynarlar, şeytan çıkar âhiri…

***

Gençlere kötü örnek; namaz, rüşvet kolkola

Ne perhiz, ne lahana; turşusu bu? Hayr’ola!

Kat-yat, hem binâ-zinâ; yalan-dolan, karyola

Abdestsiz yaşamayan, şimdi cenâbet pîri…

***

Lüks, isrâf, utanmazlık; aldı başı gidiyor

İlk aşklar, samîmiyet; artık vedâ ediyor

Artan şımarıklıklar endîşeye yetiyor

Mümkün değil yapılan, tahribatın tâmiri!

***

Kör kuşun eti için değer mi bunca zulme

Sırt çevirmek kitaba; örfe, kültüre, ilme

Hakkı, halkı unutup, lütfu kendinden bilme

Olmak sûistimâlin, istismârın mâhiri…

***

Dertler aşkın olunca, hisler taşkın oluyor

Efkâr darmadağınık, diller şaşkın oluyor

Lâkin, sen ne dersen de, eller pişkin oluyor

Bizimkisi sâdece şoklamak ezâbiri…

***

Ezberler bozulmazsa, bu gidiş değil tekin

İki bin ondokuz’da, kalmaz harman, ne ekin

Kimisi Vatan, Millet; diyerek gelir lâkin

Makâma oturunca unutur mefâhiri…

***

İşte bu unutanlar, unutulmayacaktır

Çıkar için uzanan el tutulmayacaktır

Parlak sözler, vaadler; rol, yutulmayacaktır

Kürsülerde adaylar yırtsa da hanâciri…

 

Hançeresi borazan, lâfı bola geçit yok

Tatbîkâta uymayan pastaflara karın tok

Bünyeyi sersemletti içerden saplanan ok

Dâvâ diye gelenler sonra oldu tâciri…

***

Ah, ey yüce milletim; ne yükler taşıyorsun

Gelecek ümîdiyle geçmişte yaşıyorsun

Gördüklerine mutlak, sen de çok şaşıyorsun;

Bilseler bir şeyler var, soyacaklar kabiri!...

***

Allâh te’dip eylesin haddini bilmezleri

Dâvâyı lekeleyen, kahrı çekilmezleri

Meymenetsiz, nevirsiz; yüze bakılmazları

Dışlarından akıyor, içlerindeki kiri…

***

Yüce Mevlâm, Sen acı milletin emeğine

Leke getiren gitsin, ümitler gömleğine

Takımın zehir katan, aşına-ekmeğine

Kahreyle halktan uzak kibirli ekâbiri…

***

Yardım eyle Yâ Rabbi, dâvânın aslarına

Yürüyüşte müstakîm, ahlâkta haslarına

Getirme sahtelerin sinsi kumpaslarına

Düşürelim yakadan, istismarcı fâciri…

***

Ey kardeş, sen insan ol; ne kurt-çakal, ne tilki!

Kendini bilmek şartı, Rabbi bilmenin ilki

İnsanlıktan ötesi, hayvanlık, başka ne ki?

Bunlar mafya dilidir; anlatır cebâbiri...

***

Cebâbir cebr’edenler, zorbalar, tiranlardır

Maddenin sevdâsına mânâyı kıranlardır

Dünyâsı tumturaklı, ukbâsı viranlardır

İbret olur bunların, perişan evâhiri…

***

Cebir, şiddet var ise, olay bitmiştir zîrâ

Muhabbet, vefâ, saygı güme gitmiştir zîrâ

Kötülükler çoğalmış, dâvâ batmıştır zîrâ

Yağmalanmış demektir cevheri cevâhiri…

***

Sözün özü gidişât iyiye değil gibi

Mânâ denip maddeye verilmiş meyil gibi

Yeni takım kurmalı, önceki nesil gibi

Ensar olsun, kimi de dâvânın muhâciri…

***

Nûrânî dost diyor ki, ne gerek var yanlışa

Herkeslerin mevsimi bir gün erecek kışa

En güzel sonuç için girmeli bir yarışa

Terk ile yasakları, tutarak evâmiri…

***

Hakk’ın emri, Resûl’ün kavliyle nikâhlıyız

Görmeme lüksümüz yok, beyazla siyâhlıyız

Çizginin doğrusuna, istikâmet rahlıyız;

Ayırma Yâ Rabb izden; cumhûru, cemâhiri…

***

Yolsuzların şerrinden koru Yâ Rabb dâvâyı

Düşsünler yakalardan, kirletenler havayı

Makam, rakam uğruna, zehr'edenler devâyı

Geçsin boyunlarına adâletin zinciri…

 ***

Yeni bir şeyler olsun, ümit, heyecan, sevdâ

Kaplasın tüm ümmeti, bitsin arada kavga

Ne dünyâ, ne ukbâda; kalmasın kimse darda

Buluşalım Rasûl'le; sonsuzda en âhiri…

 

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 25 Nisan 2024, 04:32 tarihinde yazdırılmıştır.