Zorluklar hoşgörü ile yenilir

15 yıl önce ne güzel günlerdi Türkiye için. İnsanların birbirlerine saygısı vardı.  Türkiye’de yaşayanlar birbirlerine “Karnın aç mı?”, “Yardıma ihtiyacın var mı” “Senin için ne yapabilirim “ sorusunu soruyorlardı.

Şimdiki gibi “Oruç tutuyor musun?”, “Namaz kılıyor musun?” gibi yaratanın soracağı soruları insanlar sormuyordu.

Komşuluk ilişkileri vardı. Komşular birbirlerine destek oluyordu. Seçimler yapılırken aniden “Mühürsüz oylarda kabul edilecek ” kanunları çıkmıyordu. Kimse de oyların çalınacağı endişesi yoktu.  Oruç tutanlar orucunu tutuyor, namaz kılanlar kılıyor ama bununla hava atmıyordu.

Türkiye’de 80 bin camii varken gösteriş olsun diye kimse raylarda namaz kılmıyordu.  En önemlisi de ülkeyi yönetenler doğayı talan etmiyor mahkeme kararlarına saygı duyuyordu. Yasalar her şeyin üzerindeydi.

Ülkemizin bugün geldiği noktayı 15 yıl önce biz söylediğimizde bizlere “Senaryo yazıyorsunuz” diyorlardı.  Şimdi sokaklarda kimsenin yüzünde gülümseme yok. Herkes endişeli, herkes mutsuz. Parası olanın da suratı asık, olmayanın da suratı asık.

Peki bu kötü günleri nasıl aşarız?

Bizler bu kötü günleri ancak geçtiğimiz yıllarda yaptıklarımızla aşarız. İnsanlara hoş görülü olarak davranırsak mutlu oluruz.   İnsanları inançlarına, ırkına ve rengine göre ayırmadığımız zaman mutlu oluruz. İnsanlara  “Oruç tutuyor musun?”, “ Irkın  ne?”, “Dinin ne” diye sorular yerine “İhtiyacın var mı?”, “Karnın aç mı ?” diye sorular sorduğumuz zaman mutlu oluruz ve bu kötü günleri aşarız.

Unutmayalım;  ihtiyaç sahipleri yılın 12 ayı belki de karnı doymadan yatağına yatıyor atma tok olanlara ve zengin olanlara bir kez bile “Neden ben açık sen toksun”  diye saldırmıyor. Ama 1 ay tutanlar, sevap kazanmak hedefi ile oruç tutmayanlara saldırıp cezalandırmaya kalkıyor.

Ülkemizde bu görüntülere rastlamamak ve hoşgörünün hakim olduğu günlere dönmek dileği ile kalın sağlıcakla…