DOMUZA İŞKENCEDEN, İNSANA SAYGIYA...

Yazar - Nuri Kahraman

DOMUZA İŞKENCEDEN, İNSANA SAYGIYA...

Bir aydır biz de feys-âlem olduk. Kaydımız vardı da, tekniğini pek bilmiyor, bir de girmiyor ve de böyle bir arzu duymuyorduk. Biraz da, yazar arkadaşların olmazsa olmaz gibi değerlendirmelerinin sevkiyle biz de o âleme dâhil olduk. Ne diyelim; hayırlı olsun. İnşâllâh hayırlara vesîle olur.

Bu niyetle berâber, güzel bulduğumuz şeyleri paylaşmakla işe başladık. Paylaştığımız şeyler beğenildikçe biz de devâmını getirmeye çalışıyoruz. Tabiî, niye yazıyorsak, yine aynı gâye, yine fatdadan hâlî olmaz ümîdiyle.

Ama, binlerce muhâtabınız olacağı var sayılırsa illâki beğenenler kadar beğenmeyenler de olacak, baltayı taşa vurmuş bulunabileceksin. Ama, böyle düşünülürse hiçbir konuda adım atmak mümkün olmaz.

Kaldı ki, böylesi de oldukça güzel. Adımlarınızı daha dikkâtli atmanıza, her konuda daha hassas davranmanıza vesîle olabilir. Bu anlamda, yorumların açıkça yazılıyor olması da ayrı bir güzellik. Her neyse. Sadede gelelim.

Turkiye Yaban sitesi 15 Aralık’ta faacebook’ta “Kırklareli domuz avı köpek dediğin böyle olucak.” şeklinde sunumuyla yeni bir video ekledi. Avcılar, bir domuz avlamışlar. Hayvan yaralı. İki av köpeği, bayağı iri olan domuzla mücâdele ediyorlar. Domuz ne yapsa başarılı olamıyor. Köpekler teknik hareketleriyle domuzu evirip çeviriyorlar. Olay bu.

        Fakat, Halep katliamı günlerine denk gelen bu görüntü, insan domuzlarına olan öfkemizin tezâhürü gibiydi. Ey dünyâ domuzları, kendinizi ne kadar büyük ve iri zannederseniz edin, âkıbetiniz bu domuzdan farklı olmayacak duygu ve düşüncesi adına bunu kendi arkadaş grubumuzda paylaşmıştık.

Zaman zaman sohbetlerde, yazılarımızda, mevcut dünyânın acımasızlığını, Halep ve benzeri şehirlerde, çocuk, kadın, yaşlı demeden revâ görülen zulüm, işkence ve iğrençlikleri dile getirdiğimiz şekliyle, bunu, milletimiz başta olmak üzere hiç bir gerçek Müslümanın yapamayacağını, öldürmesi gerekiyorsa, işkence etmeden direkt uygulayacağını, gâvura bile işkence etmeyeceğini falan söylerdik, söylüyoruz.  Ama, yukarda açıkladığımız şekliyle bu görüntüleri o mânâda paylaşmıştık.

DOMUZA ve İŞKENCEYE DÂİR!...

Gelen tepkiler şaşırtıcı ve öğretici, hem de gururlandırıcı oldu. Milletimiz, gerçekten âlîcenap bir millet. Bunu bir defâ daha gördük ve de takdir ettik. İşte, gelen yorumlara bakınız. Her şey gâyet net ve açık ifâde edilmiş. Kendilerini tebrik etmemek elde değil:

Şeref Kılıç Iskence haramdır. Domuza bile olsa.

Ahmet Yıldız: Valla çok yazık, hayvan sakatlanmış köpeklerle işkence yaptırılıyor..madem yaralı vurun öldürün, inanın Ahirette bu hayvan Allah'tan hakkını sorar...

 Atilla Akçaoğlu: Hayvana iskence etmeyi marifet sayan mahluklar, Allah belanizi versin

Adil Bilgiç Hiçbir hayvana eziyet etmeyiniz mantığına uymuyor. Siz hayvanı vurup sonra köpekleri salacaksınız. domuzda olsa insanlık adına çok yazık!...

Sevgili okurlar. Peygâmberimiz (SAV) âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir mâlum. Bu günün merhametsiz dünyâsı O’nun mesajından ne de çok uzak değil mi? bunda hepimizin sorumluluğu var. özellikle İslâm Coğrafyasında birebir yaşanan, çocuk, kadın, bebe denmeden uygulanan işkenceler düşüyor zaman zaman ekranlara. İnsan kahr’oluyor, böyle bir dünyâda yaşamak insana sıkıntı veriyor. İstanbul ve Kayseri patlamalarının ardından, dün de Ankara'da yaşanan Rus elçisi suikastı, memleketimizi karıştırma hamlesinden başka bir şey değil. Yeni zulümler, yeni yıkımlar, yeni karmaşalar demek bu.

İSRÂİL'DEN HALEP'E!...

Bu bağlamda, günümüz egemen ve sömürgenlerinin adâletsiz, çelişkilerle dolu, merhamet kavramından öte, vicdanın semtine uğramadığı sahnelerle dolu görüntülerinin ve olanca kargaşanın ardından, bu manzarayı resmeden Arapça kısa bir şiir düştü geçen gün internete. Anladığımız kadarıyla onu şöyle Türkçeleştirdik:

  

  NE AŞAĞILIK BİR ÂLEM BU!

Çeşitli ülkelerden uçaklar

İsrâil üzerinde

Yangınlarını söndürmek için;

 

Ve; diğer uçaklar

Halep üzerinde

Onu yakmak için!...

 

Bir tezat ve çelişkiyi, tersliği ortaya koymak adına yazılan bu şiirden sonra bir de âyet verilmişti. Meâli şöyle:

“Ve Allah’ı, zalimlerin yaptığı şeylerden gâfil sanma. Sadece onları, gözlerin dehşetten açılacağı güne tehir eder (erteler).” İBRÂHÎM-42

Geçen sabah Çakalçıkmaz Muharrem Câmii’nde Harun Hoca bir âyete başladı. Rivayete göre İsmail (a.s.) doğduğu zaman babası 99 yaşında idi. İshak (a.s.) doğduğunda da 112 yaşında idi. İshak Peygamber, İsmail’den 13 sene sonra Sâre’den dünyaya gelmiştir.

 «İhtiyar hâlimde bana İsmail'i ve İshak'ı lütfeden Allah'a hamdolsun! Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.»

ZULÜM KARŞILIKSIZ KALMAZ!  

Bu âyeti düşününce, Allâh(CC) nelere muktedir değil?! Yeter ki inanalım. Allâh olmazları oldurur. Tıpkı Hz. İbrâhim’e o yaşta oğullar ihsan ettiği gibi. Bizler de inşâllâh, lisânî, kalbî, fiilî; her anlamda duâlarımıza ısrarla devam edelim, Allâh’tan isteyelim. Bu âyet okununca içim ümit ve güvenle doldu.

Diğer âyetler de okununca, daha önce yazdığımız âyetin bulunduğu sûreden olduğu anlaşıldı. Devâmında gelenler de şöyle:olarak ta

İbrâhim Sûresi, 40: «Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!»

41. «Ey Rabbimiz! (Amellerin) hesap olunacağı gün beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!»

42. “(Resûlüm!) Sakın, Allah'ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları (cezalandırmayı), korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.”

Evet sevgili dostlar. Allâh her şeyi görüyor, biliyor. Bize düşen, bunu bilerek üzerimize düşeni hakkıyla yapmak. Gerisi Allâh kerim. Bu duygu ve düşüncelerle, Rabbim bizleri kulluğunda ve zâlimlere galebe çalmakta muvaffak kılsın, millete, devlete, ümmete zevâl vermesin inşâllâh diye yakarıyor, cümleye sevgiler, saygılar sunuyoruz ves’selâm…

 

 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 24 Nisan 2024, 15:23 tarihinde yazdırılmıştır.