ANNELİK TEHDİT ALTINDA

Kariyer, gelecek, maddiyat, konfor, lüks, israf uğruna kadınlar anneliği erteliyor, öteliyor ya da hiç düşünmüyor. Farkında olmadan fıtratıyla çatışıyor.

İş kadını olacağım derken, anneliği işten saymıyor.

Annelikten ürker- korkar hale geldi kadın.

Batı anlayışı kadını yüceltmek isterken, anneliği aşağılar hale geldi.

Annelik tehdit altında!...

Aile kurumu batıda hayli yara aldı. Biz de aynı yolda ilerliyoruz.

Aliya İzzetbegoviç: “Batı kadını “süslü hayvan” haline getirdi.” der.

Sekülerizm, feminizm aile ve cinsiyet anlayışında insanları hayli etkiledi. Bu konuda savrulmalara ve yozlaşmaya sebep oldu.

Erkeğin de, kadının da sanki genleriyle, tabiri caizse, fabrika ayarlarıyla oynadı.

Erkek erkektir. Kadın kadındır.

Birbirinin eşiti değil, tamamlayıcısıdır.

Elmanın iki yarısı. Bir çift ayakkabı gibi. Biri sol, diğeri sağ ayakkabı.

Birbirinin rakibi değil, refikidir.

Birbirlerinin hasmı değil, hısmıdır.

Birbirlerinin örtüleridir.

Birbirlerinin velileridir.

İslam’ın kadına sunduğu en yüce makam anneliktir.

Anneliğin yeri doldurulamaz.

Annelik hakkı dokunulmazdır.

Cennet annelerin ayakları altındadır.

Annelik yük değil, yüceliktir.

Bir annenin yerini yüz öğretmen dolduramaz.

Kreşte, yurtta, anaokulunda çocuklarını büyütenler bilmeli ki; o kurumlar gözetir, korur, ama yeterli eğitimi ve sevgiyi veremez.

Kreşlerde büyüyen çocuklar, yaşlanınca anne- babalarını huzurevlerine bırakır.

Anneliği reddeden kadın, asla mutlu olamaz, o yarım insandır.

Nesillerin devamı annelikle mümkündür.

Filistin’li kadına sorarlar: Filistin direnişine katkınız nedir.? “Olabildiğince daha çok çocuk doğurmak” der.