Pavli Panayırı / 105 Yıllık Bir Gelenek

Yazar -

Pavli Panayırı / 105 Yıllık Bir Gelenek

Ülkemizin yaşayan en büyük panayırı, kaderin bir cilvesi olsa gerek en küçük kasabalarından birinde hayat buluyor. Pavli Panayırı'nın 105 yıldır yapıldığını duyduğum zaman inanamadım.


Kırklareli'nin 2000 nüfuslu bir ilçesi. İstanbul'u Avrupa'ya ve Tekirdağ'a bağlayan işlek ana arterlerden oldukça sapa, sanayisi gelişmemiş, yöreye Ergene nehri  üzerine kurulu Akarca Köprüsü ile ayrı bir güzellik katan, şirin ancak şanssız bir ilçesi Pehlivanköy...

Pehlivanköy bu şanssızlığını dört günü pehlivan gibi bir güç ile kırıyor sanırım. Çünkü ülkemizde yaşayan en büyük panayırı olan Pavli'ye ev sahipliği yapıyor.

Pehlivanköy adını kimilerine göre Bizans döneminde buraya sürgün edilen Pavlikan topluluğundan alıyor, kimilerine göre ise kendisi de bir pehlivan olan padişah Abdülaziz'in sevdiği pehlivanları ödüllendirmek için buradan toprak vermesinden alıyor. Kimilerine göre de buradaki köprüyü yapan Pavlu Usta'dan alıyor.
Velhasıl Pehlivanköy'ün ismini nereden aldığı bir muamma. Kesin bilinen şu; köyün ismi nereden gelirse gelsin bu yerleşim yeri  1000 yıldır var ve yerleşim yerine esas kimliğini kazandıranlar ise Pomaklar.

Pomaklar Balkanların yerli topluluklarından olup, oldukça dağınık bir halde göçebe bir yaşam tarzları var.
Osmanlı 14. yüzyılda Balkan topraklarını ele geçirmeğe başlayınca müslüman oluyorlar. Balkan Krallıkları ile Osmanlı Devleti arasında süren savaşlarda Pomaklar yerlisi oldukları Balkan Krallıkları değil de Osmanlı Devletinin yanında yer aldıkları yardımcı oldukları için Pomak deniliyor.

Pomak slavcadaki karşılığı ; Yardımcı olan, Yardım eden... Kime ? Düşmana, Osmanlıya...

Yüzyıllardır Bulgaristan civarında yaşayan Pomaklar 1877 -1878 Osmanlı / Rus Savaşından sonra imzalanan Berlin Antlaşması gereğince Trakya'ya göç ettiriliyor.Bir kısım Pomak da Pehlivanköy'e göç ediyor.Şu an Pehlivanköy'ün tamamına yakını Pomak.

Pomaklar bu yerleşim yerine geldikten yaklaşık otuz yıl sonra 1910 yılının sonbaharında bir hayvan ve emtia pazarı kuruyorlar. Bu pazar zaman içersinde gelenekleşiyor.

1879 yılında Fransızlarca yapılan tren yolu ilçeyi ikiye bölüyor. Yukarı bölümü ilçenin merkezine ev sahipliği yaparken, alt bölümü panayır alanına ev sahipliği yapıyor.

Panayır tren yolu ile başlıyor. İlk stand pişmaniyenin nasıl yapıldığını bilmeyenler için sürprizlerle dolu. Dört pişmaniye ustası bir şekerlemeyi, şeker olduğuna evire çevire pişman ediyor.Hemen orada sıcak,sıcak ikram ediyorlar. O kadar hafif ki yiyenleri '' pişman '' etmiyor ama, yemeyenler '' bin pişman ''...

Malum çevirmenin en iyisi Trakya'da yenir. Trakya'da da Pavli Panayırında...

Çünkü kuzu çevirmecilerin en iyi ustaları bu panayıra geliyor.

Çevirmeler üzeri tenteler ile kapalı lokantaların arka kısmında bulunan özel bir yerinde çevriliyor.
Lokantaların eskiliği ve büyüklüğüne göre çevirmelerin sayısı artıyor. Bir çevirmede üç tane olan da var, on dan fazla kuzu çevirmesi olan da var.

Panayır alanını sonlandıran Kanlı Nehir'e doğru gittiğinizde tipik çarşı esnafı ile karşılaşıyorsunuz.

Yolu düşenler için her yıl eylül ayının ikinci haftasında başlayan bu panayıra iştirak etmelerini öneriyorum.

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 19 Nisan 2024, 23:32 tarihinde yazdırılmıştır.