Can güvenliği Sehven

Yazar -

Can güvenliği Sehven

Son günlerin, hatta son yılların "geliyorum diyen" en kötü kazasını(katliamını) bilindiği gibi Soma'da yaşadık.

Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'ye ait ocakta 13 Mayıs'ta meydana gelen faciada 307 işçi yaşamlarını yitirdi, 486 işçi ise yaralı olarak kurtarıldı.
Sürekli değişiklik gösteren "sehven" ölümler de artış göstererek 301 olan ölü sayısı şimdilik 307 olarak belirlendi.
Türkiye'de ki iş kazalarında her gün 4 kişi öldüğü belirlenmiş. İlginçtir işçiler tek tek öldüğünde değil, toplu  ölümlerde daha çok dikkate alınmakta ne yazık ki.
2014 yılında, yılın ilk 4 ayında 396 işçinin, Nisan ayında ise 115 işçinin İş güvenliği olmadığından vefat ettiği  belirlenmiş. Bu kazada da aslında araştırmaya bile gerek olmadan, kazada ihmaller zinciri olduğu, tedbir alınmadan, iş güvenliğinden yoksun olarak madene indiklerini zaten işçiler kendileri söylüyorlar.
Müfettişlerin geleceği 10-15 gün önce haber verildiğini ve hazırlık yaptıklarını, bazı yerleri görmediklerini, görseler ceza yiyeceklerini anlatmıştı.
Özel sektörde devlet denetiminin eksikliğini ve denetim Müfettişlerinin hiç hükmü olmadığını, harçlığını aldığında ikinci denetime bile gelmediğini hepimiz haberlerde defalarca izledik.
Yeraltından çıkan her işçi aslında işi bırakmak istediğini ama borçlarından ve yapacak bir işleri olmadığından dolayı mecbur olduklarını, işi bırakmak istediklerinde ise kendilerine senet verildiğini, şayet ocağı erken bırakırsa parasını alamadığını ve mağdur olan 500'e yakın işçinin olduğu söylendi. Hiçbirisi emeklerinin karşılığını alamadıklarını ve devletin taşeronluğunu yapan bir şirket ve onunda arkasında devletin olduğunu söyleyen onlarca işçinin konuşmaları var.
Zaten taşeron firmalara emanet edilen işçiler tamamen köle sistemi ile çalıştırılmaktadır. Kendi taşeron gruplarını belirleyen kişiler "ekip başı" yada "dayıbaşı" olarak isimlendirilmiş. Ekip başları ise madenin yöneticileriyle görüştüklerini, onlarla pazarlık yaparak ücrette anlaştıklarını öğrenmiş olduk. Bu anlaşma sağlanmasıyla, ekip başlarının şirketin resmi kayıtlarında çalışan gösterilip resmiyette de her hangi bir sorumluluk alınmamış oldu böylece. Bunların yanı sıra yaşanan diğer yanlışlıkların başında, işçilerin can güvenliğinin hiçe sayılmasıdır. Verilen malzemelerin tamamen göstermelik olması, işçilerin hayatının gözden çıkartıldığının  bir kanıtı olmasıdır.

En çok şikayet edilen ise; Karbonmonoksit gazından korunmalarını sağlayacak olan en gerekli  gaz maskeleriydi. Çin yapımı gaz maskelerinin son kullanma tarihlerinin çoktan geçtiğini, hatta küflendiğini, 45 dakika sürmesi gerekirken 10 dakikada bittiğini  dehşetle öğrenmiş olduk.

 

Madenlerde işçilerin başlıklarında ki  lambalarının  kullanışlı olmasından, istenilen sürede kullanılmaya müsait olmamasından, kulakların işitme kaybına uğramaması için tıkaçlardan tutunda, kimyasal maddelerin solunum yolları açısından tehlikesine kadar birçok riskleri bulunmaktadır.
Yanma ve patlama riskini azaltmak için alınabilecek tedbirlerin yanı sıra sızıntı olduğunda uyarı veren cihazların, otomatik yangın söndürücü sistemlerin kullanılması zorunlu olmalıdır. Bu hem can kaybını hem de kazayı önleme de en etkin olan durumdur.
Dünyanın hemen hemen birçok maden ocağında, göz ve yüz koruyucu maskeleri, gözlükleri kullanılmaktadır. Bunlar tüm ülkelerde İş Sağlığı ve Güvenliği açısından zorunlu kılınmıştır. Ama bizim maden işçilerinin kullandığı çizmelerin bile normal çiftçi çizmesi olduğunu ve gözlük kullanmadıklarını, gaz maskelerini takmayı bile unuttuklarını öğrendik. 
Madencilik kaza ve ölüm risklerinin en yüksek olduğu sektörlerden birisidir. Bu amaçla 1931 yılında Kömür Madenlerinde çalışma saatlerini içine alan ILO sözleşmesi kabul edilmiştir. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin temelinde,  risklerin öngörülmesi, değerlendirilmesi ve bu risklerin tamamen ortadan kaldırılması ya da kabul edilebilir seviyelere indirilebilmesi ve tehlikelerin önlenmesidir.
Oysa 1932 yılından bu yana bu örgüte üye olan Türkiye, iş kazalarının yaşandığı en sık olan bir ülke olmasına rağmen bu sözleşmeyi 19 yıldır imzalamamış. Bu sözleşme ile denetimlerin düzenlenmesi ve denetimlerde gerekli yasal düzenlemelerin sağlanması ve kazaların soruşturulması gibi sorumluluk getirdiği için imzalanmamaktadır.
Tüm bunlara solunum yolu ile alınması sonucu meydana çıkan meslek hastalıklarını ve maden ocaklarında olması gereken ve bu maden ocağında bulunmayan YAŞAM ODALARINI hiç hesaba katmıyorum bile.
Bu durumda kazanın sorumlularını aramaya gerek var mı? Ölü sayısını 307 olarak SEHVEN açıklayanlar, Sehven can güvenliğinden de sorumludurlar.
Saygılarımla

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 26 Nisan 2024, 09:32 tarihinde yazdırılmıştır.