Deniz'den Gezi'ye Genişlik

Yazar -

Deniz'den Gezi'ye Genişlik

68 kuşağının devrimci liderlerinden Deniz Gezmiş,  Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idam edilmelerinin üzerinden tam 42 yıl geçti. 

Hafızalarımıza öylesine işledi ki, isimlerini söylemeden bile  "3 fidan" denildiğinde onlar geldi aklımıza.
Onlar sadece eylemleriyle değil; ölüme giderken söyledikleri, idam sehbasına yürürken  dik duruşları ile belleklerimiz de yer ettiler.
Sehbaha giderken bir devrimcinin  ölüme nasıl gideceğini öğrettiler bizlere. Son nefeslerinde bile mücadele etmeyi, verdikleri mesajlarla gösterdiler.
Deniz'lerin bugün bizler için anlamı;  hem demokratik üniversite mücadeleleri ile hem de bağımsız  Türkiye mücadelesi yolunda yaktıkları meş'ale ile  yol göstermiş olmalarıdır.
Deniz Gezmiş ve arkadaşları ile ilgili yazılmış çok yazı ve döküman okudum, beni en çok onların yaşamlarında olduğu gibi ölüm anında bile kararlı duruşları, ölüme bile bile gülerek gitmeleridir.
Türkiye devrim mücadelesinin en görkemli günleri kuşkusuz onların döneminde yaşandı.
Günümüz gençliğinin olaylara tepkisizliği, vurdum duymazlığına belki de bu yüzden daha çok kızıyordum. Ta ki Haziran isyanı diye adlandırılan Gezi eylemlerin de ağaçlara sarılıncaya kadar...
Özellikle 1980 sonrası gençlik giderek siyasetten büyükleri tarafından, soğutuldu ya da uzak tutuldu. En azından bunu kendimden de biliyorum.
Gezi eylemlerinin  iktidarın uygulamalarına karşı başlarında herhangi bir lider olmaksızın, örgütsüz bir şekilde meydanlara kalabalıkların toplanması ile kendiliğinden genişleyerek yayılması ile oluştuğuna inanıyorum.Ve iktidarın tüm karşı koymasına, şiddet uygulamasına rağmen,  meydanlarda toplanan halkın birbirine kenetlenmesi ve  karşı atağa geçmesi ile bir direnç göstermesiyle devam etmiştir.
Türkiye 68 ve 78 kuşağının gençlik hareketlerinden bu yana bu denli ciddi bir toplumsal "sokak hareketi" yaşamamıştı hiç kuşkusuz.
Bu Türkiye’de yeni bir dönemin başlangıcı demekti.
Önceleri masum ve sivil itaatsizlik şeklinde gelişen sokak hareketleri daha sonraları polis şiddeti ile sokak çatışmalarına yol açtı.
İktidarın sert söylemleri ve polisin orantısız güç kullanımı Türkiye’nin birçok yerinde devam eden eylemler devam ettikçe, halk yapılanları, yapılmak istenenleri daha iyi analiz edecektir. Bu sert söylemler ve uygulanan şiddet "toplumsal bir muhalefet" oluşmasını sağlamıştır.
Bu eylemlerle gençler ve halk arasında oluşan korkunun aşıldığını, demokratik tepki göstererek düşüncelerini ve isteklerini rahatça dile getirebileceklerini gösterdi.
Gençlerin Demokratik hak taleplerine karşı sert söylemlerin ve güç kullanımının insanları durduramayacağını ve  zorla bir şeyleri dayatmanın
kabullenilmeyeceğini göstermiş oldu.
68 kuşağında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan neyse; 90'lılar kuşağında da Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Ali İsmail Korkmaz, Medeni Yıldırım, Ahmet Atakan, ve Berkin Elvan odur.
O dönem onların idamlarına sessiz kalanlar bugün de katliamlar karşısında sessiz kalıyorlar.
Haziran İsyanı Gezi eylemlerinde, ODTÜ’de ağaçlara sarılan gençler "3 fidanına" sarılır gibi "ağaçlarını" bu yüzden daha çok sahiplendiler.
Gezi eylemleri o yüzden Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının  mücadelesinin bir yansımasıdır.
Asıldı, öldü diyenler yanılıyorlar; onlar hala düşünce ve dik duruşlarıyla yol göstermeye, gezi eylemlerine katılan milyonlarca gence omuz vermeye, önderlik etmeye  devam ediyorlar.
Yani kısaca 68 kuşağının ruhu 90'lı gençlerde ruh buluyor.
Saygılarımla

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 28 Mart 2024, 15:13 tarihinde yazdırılmıştır.