Bir inat uğruna

Yazar -

Bir inat uğruna

Ecevit, 5 Haziran 1977’de ki genel seçimlere hazırlanıyordu. Hazırlığın en önemli bölümünü de 3 Haziran’ da yapılacak Taksim Mitingi oluşturuyordu. Miting öncesi, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Ecevit’ e suikast haberini ilettiğinde Ecevit, radyoda yaptığı konuşmada, “Ben yarın eşimle birlikte Taksim’ de olacağım; ama hiç kimseden gelmesini isteyemem. Fakat bir isteğim var, yarın bize ne olursa olsun, sandık başına mutlaka gidin” demişti. Bu uyarıya rağmen Taksim Mitingi’ne 500 binden fazla Ecevit destekçisi katıldı.

DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler, konuşma yapmak için kürsüye çıktığında bir el silah sesi duyuldu.
Peşinden iki silah sesi daha… Sonra dört bir yandan kalabalığa ateş açıldı.
Sonuç korkunçtu: 34 ölü, 100? den fazla yaralı.
Kimlerin yaptığı hala meçhul.
O zamanlarda yine şimdi ki gibi her yer yangın yeriydi. Sağ sol çatışmalarının en sık yaşandığı dönemlerdi.
Berkin'in yaşlarındaydım.Ankara'nın en işlek yolları Kızılay ve Sıhhıye'den okuluma gidip gelmek zorundaydım.Okul çıkışlarında sağcı mısın solcu musun diyen bizden büyük gençlerin sorusuna muhatap olmadan en kestirme yollardan eve gitmenin telaşını yaşardık.
Eve geldiğimizde "bugünde birşey olmadan eve gelebildik" diye sevindiğimiz yıllardı.
O günlerin daha kötüsünü yaşayabileceğimi hiç düşünmemiştim.
Berkin'in vefat ettiğinde o günleri anımsadım bir an.Şimdi o zamanlardan da kötü günleri yaşıyoruz.Çünkü Adalet , hukuk diye birşey kalmadı artık.
O zamanlardan farklı olarak Gezi'yle başlayan şimdiler de 17 Aralık operasyonuyla süren yeni bir durumla karşı karşıyayız.
Gezi olayları ile başlayan eylemlerde 7 gencecik çocuğumuzun yaşam hakları ellerinden alındı.
Berkin Elvan'ın da kaybıyla yitirdiğimiz can sayısı 8 oldu.Gezi eylemleri sırasında  Ali İsmail Korkmaz, Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş, Ahmet Atakan, Medeni Yıldırım ve polis memuru Mustafa Sarı yaşamını yitirmişti.
Yüreklerimizi yakan bir acıyla 11 mart sabahı güne uyandık.269 günlük bir umudu yaşatıyorduk içimizde.
Hepsinin acısı hala yüreğimizde, ama Berkin hepsinin küçüğüydü.
Bizleri vicdanlarımızla  başbaşa bırakıp gitti.Onunla  birlikte insanlığımızdan da bir parça gitti.
Başbakan bugüne kadar hakkında yorum yapmadığı Berkin Elvan için  terör örgütlerinin içinde yer aldığını iddia etti ve  ailesinin mezarına bilyelerini koymasını da eleştirerek “Neyin mesajını veriyorsun?” dedi.Bilyeleri ile oynaması gereken küçücük bir çocuktu o , bundan nasıl böylesine acımasız bir sonuç çıkarıyor anlamış değilim.
Konuşmasa çok daha iyiydi, her zaman ki gibi gerçekleri saptırmaya yönelik konuşmalardı ve çocuğu suçlu gibi gösterme derdindeydi.
Berkin'in "biber gazına muhatap olduğunu ve polis, orada yüzü poşulu, elinde sapanla, demir bilyeleri savuran o kişinin kaç yaşında olduğunu nereden ayıracak” derken, polis yaşına bakıp yaşça büyük olanı öldürmesini hak gösterir gibi konuşması da bir başbakana yakışmayacak ve cahilce sarfedilmiş cümlelerdi.
Berkin Elvan'ın cenazesine yapılan anlamsız ve kötü amaçlı müdahalenin gecesinde Okmeydanı'nda Burakcan Karamanoğlu nedendir bilinmez, ortalık sakinken bir anda ışıklar söndürülüp vurularak öldürüldü.Silahların konuştuğu, iç çatışmaların yaşandığı 1977 dönemini o yüzden anımsadım.Yine bir seçim arifesindeyiz ve yine kışkırtıcı sözler sarfediliyor.
"Fidanımızı katleden Kılıçdaroğlu'nun desteklediği  illegal örgüttü" diyerek iç savaş çığırtkanlığı yapan Nurettin Canikli ile "seçimden önce olay çıksın diye mi Berkin'in fişini çektiler" diyen Şamil Tayyar gibileri  nasıl bir siyasi hırs ve nefret içindedir, anlamak mümkün değil.
Bu ülkenin çocuklarına, vatandaşlarına karşı yapılan tüm bu zulümler için polise destan yazdı dediler.
Siyaset bu yeni durum karşısında yeni bir pozisyon alması gerekirken ne yazık ki ortamı gerginleştiren bir strateji izliyor. Hükümetin siyasi gerilimi düşürmek, kışkırtıcılığı bırakıp katilleri bulması gerekmektedir. 
Başka hesap yapanların oyununu bozmak için en azından yaşanan acıların paylaşılması gerekiyor. Burakcan bizim çocuğumuz derken Berkin terörist gibi gösterilmemelidir.
1977 yılında başlayan o büyük mitingle başlayan Taksim olayları bu güne kadar hep devam etti aslında.
Hükümetin Taksim'e ısrarla çıkılmamasını istemesi de hep bundandır. Gencecik canların yitip gitmesi, sakat bırakılması, ana babaların yüreklerinin yakılması, Berkin'in çocuk hayallerinin ellerinden alınması bir inat uğrunadır... 
Bir lokma ekmeği yedirmedikleri Berkin'in,  umarım  ölüm acısını yüreklerinde bir gün hissederler.
Saygılarımla. 

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 26 Nisan 2024, 05:36 tarihinde yazdırılmıştır.