ÇOCUK TERBİYESİ ve HZ.MUHAMMED (ALEYHİSSELAM) 2.BÖLÜM

İbn-i Abbas (RadyallahuAnh)der ki: “Hz. Peygamber Mekke’ye geldiğinde kendisini Muttalib oğullarından küçük çocuklar karşıladı. Resûlullah onlardan birini (bineğinin) önüne bir diğerini de arkasına aldı.” (Bûhârî, Umre, 13, Libâs, 99)
ÇOCUK TERBİYESİ ve HZ.MUHAMMED (ALEYHİSSELAM) 2.BÖLÜM  

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)çocuklara ikramda bulunmaya teşvik etmiş ve kendisi de uygun bulduğu zamanlarda bu hususta onlara gereken ilgiyi göstermiştir,Hz. Enes naklettiği bir hadiste Resûlullah (Aleyhisselam)şöyle buyurmuştur:

“Çocuklarınıza ikramda bulunun ve terbiyelerini güzel yapın.” (İbn-i Mâce, Edeb, 3)

EbûHüreyre’nin rivayetine göre Hz. Peygamber’e(Aleyhisselam)mevsimin ilk meyvesi getirilir ve:

“Allah’ım! Bize memleketimizde, meyvelerimizde ve ölçeğimizde, bereket üstüne bereket ver.” diye dua eder, sonra o meyveyi orada bulunan en küçük çocuğa ikram ederdi. (Müslim, Hacc, 474)

Hz. Âişe (Radyallahu Anha)demiştir ki: Habeş kralı Necâşî’denResûlullah’a (Aleyhisselam)hediye olarak bir zinet eşyası gelmişti Bunların içinde kaşı Habeş mamulü olan altın bir yüzük de bulunuyordu. Hz. Peygamber altın yüzükten kaçınarak onu bir çöple veya parmaklarının ucuyla aldı. Sonra Ebü’l-Âs ile kerîmesiZeyneb’ten dünyaya gelen torunu Ümâme’yi çağırdı ve:

“– Ey kızcağızım! Bunu zinet olarak takın!” buyurdu. (EbûDâvûd, Hâtem)

Peygamberimiz’in(Aleyhisselam)ashabından bazı çocukları kendi akranıymış gibi muhatab kabul etmiş ve onlara bir kısım sırlarını söylemiştir .

Hz. Enes diyor ki:Bir gün, Efendimiz’in hizmetini gördükten sonra, kaylule (öğlen uykusu)uykusundadır, diyerek çocukların yanına gittim. Ben onların oyununa bakarken Resûlullah geldi. Oyun oynayan çocuklara selâm verdi. Ardından beni çağırdı ve bir yere gönderdi. Ben de gittim. Hz. Peygamber ben dönünceye kadar bir gölgede oturdu. Annemin yanına dönmekte gecikmiştim. Yanına vardığımda annem:

– Niye geciktin diye sordu. Ben:

– Hz. Peygamber beni bir iş için göndermişti, dedim. Annem:

– O iş neydi, diye sordu. Bunun üzerine ben:

– Resûlullah’ın sırrıdır, dedim. Annem:

– Öyleyse Resûlullah’ın sırrını muhafaza et, dedi. Bu hadisi rivayet eden Sabit der ki:

– Enes bana “Eğer onu birisine söyleyecek olsaydım sana söylerdim ey Sabit!” dedi. (İbnHanbel, III, 195)

Abdullah bin Ca’fer anlatıyor:

“Bir gün Fahr-i Kâinât beni terkisine aldı. Bana sır olarak bir söz söyledi. Ben onu hiçbir kimseye söylemem.” (Müslim, Hayız,)

Peygamber Efendimiz (Aleyhisselam) çocukların oyun oynamalarını da tabiî bir ihtiyaç olarak görmüş ve oyun oynamalarını teşvik etmiştir. Meselâ kendisine hizmet eden küçük yaştaki Enes’in, gönderdiği yere gitmeyip çocuklarla birlikte oyuna dalmasını müsamaha ile karşılamıştır. Söz konusu olayı Hz. Enes şöyle anlatmıştır :

...Resûlullah bir gün beni bir yere göndermek istedi. Ben:

– Vallahi gitmem, dedim. Hâlbuki içimden gitmeye karar vermiştim. Çünkü emri veren Allah’ın Nebîsi idi. Yola çıktım, sokakta oynayan çocukların yanlarına vardım (ve orada oyalandım). Derken Allah Resûlü arkamdan gelerek ensemden tuttu. Dönüp baktığımda gülümsüyordu.

“– Enescik! Söylediğim yere gittin mi?” diye sordu.

– Hemen gidiyorum YâResûlallah, dedim. (Müslim, Fedâil, 54)

Bir keresinde de Efendimiz toprakla oynayan çocuklara rastlamış, sahâbeden biri onlara bunu yasaklamak isteyince Hz. Peygamber:

“– Bırak onları! Toprak çocukların ilkbaharıdır.” buyurmuştur. (Heysemî, VIII, 159)

Bunun yanında Resûlullah’ın torunları Hasan ve Hüseyin ile oynadığı, onları sırtına alarak gezdirmiştir, ayrıca amcası Abbâs’ın (RadyallahuAnh)çocukları arasında koşu yarışı düzenlediği olmuştur.

Abdullah bin Hâris (RadyallahuAnh)diyor ki:

Resûlullah  Amcası Abbas’ın çocukları Abdullah, Ubeydullah ve Kesîr’iyanyana getirir ve şöyle derdi:

“– Kim önce koşup bana gelirse ona şu kadar ödül var!” Çocuklar da koşarak gelirler, kimi Resûlullah’ın sırtına, kimi göğsüne çıkmaya çalışırdı. O da onları öper ve kucaklar ve severdi. (İbn-i Hanbel,)

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)çocukların akşam karanlık bastığında dışarıda bulunmalarının mahzurlu olduğunu belirtmiş ve bu hususta ashabını uyarmıştır. (Buhârî, Eşribe, 22; Müslim, Eşribe, 97)

Peygamber efendimiz (Aleyhisselam) büyüklere, yapamayacakları şeyleri ve yerine getiremeyecekleri sözleri  çocuklarınavaad etmemelerini tenbih etmiştir ve bu konuda hassas olunmasını tavsiye etmiştir, böylece ahde vefa ve söz vermek hususunda örnek olmaları gerektiğine dikkat çekmiştir.

Abdullah bin Âmir anlatıyor:

Bir gün Resûlullahefendimiz(Sallallahu aleyhi ve sellem)bizim evimizdeyken annem beni çağırarak:

– Gel sana bir şey vereceğim, dedi. Resûlullah anneme:

“– Ona ne vermek istemiştin?” dedi. Annem:

– Bir hurma vermek istemiştim, deyince Peygamberimiz şöyle buyurdu:

“– Haberin olsun, eğer ona bir şey vermeyecek olsaydın, sana bir yalan (günahı) yazılırdı.” (EbûDâvûd, Edeb, 80; İbn-i Hanbel, III, 447)

EbûHüreyre’den(RadyallahuAnh)rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem (Aleyhisselam) şöyle buyurmaktadır:

“Kim bir çocuğa, buraya gel sana bir şey vereceğim der de sonra vermezse onun için bir yalan günahı yazılır.” (İbn-i Hanbel,)

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)babalarından sonra çocukların ekonomik yönden muhtaç duruma düşmelerine mâni olmak için gerekli önlemleri almış ve bununla ilgili kuralları ashabına ve kıyamete kadar gelecek olan ümmetine bildirmiştir.Malının tamamını Allah yolunda harcanmak üzere vasiyet edeceğini söyleyen Sa’d bin Mâlik’in bu tavrını hoş karşılamamış, çocuklarına ne bıraktın diye sormuş, bir şey bırakmadığını öğrenince de malının onda dokuzunu çocuklarına bırakmasını söylemiştir. Sa’d’ın ısrarı üzerine üçte birini vasiyet etmesini istemiş ve onu bile çok bulduğunu belirtmiştir. (Tirmizî,)

Peygamberimiz(Sallallahu aleyhi ve sellem)çocukları, savaş gibi yaşlarına uygun olmayan alanlarda görevlendirilmelerini istememiş ve yasaklamıştır.

İbn-i Ömer(RadyallahuAnh)diyor ki:On dört yaşında iken bir orduya iştirak etmek üzere beni Resûlullah’asöyledilerde o, katılmamı uygun bulmadı. Ancak daha sonra ki yıllarda tekrar orduya katılmam teklif edildiğinde bu kez kabul etti. (Tirmizî, Cihâd, 32)

Resûlullah’ın(Aleyhisselam)Zeyd bin Harise, Berâ bin Âzib, Zeyd bin Erkam, Ebû Saîd el-Hudrî ve Câbir bin Abdillah gibi sahâbîleri de küçük bularak Uhud savaşına kabul etmediği nakledilmektedir. (Hâkim)

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)anne babaların evlatları arasında adil olarak muamele etmelerini emir ve tavsiye etmiştir. Bu medelede çocukların kız erkek, büyük küçük, öz veya üvey olması arasında fark yoktur. Dolayısıyla anne ve baba için ikram,hediye ve miras gibi maddî konularda adil olma zorunluluğu var ise sevgi, ilgi ve şefkat gibi manevî hususlarda da bütün çocuklarına karşı âdil olma zorunluluğu vardır.Nu’mân bin Beşîr’in (RadyallahuAnh)anlattığına göre, babası onu Peygamber efendimize (Aleyhisselam)götürdü ve:

– Ben, sahip olduğum bir köleyi bu oğluma verdim, dedi. Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)

“– Buna verdiğini diğer çocuklarına da verdin mi?” diye sordu. Babam Beşir:

– Hayır, vermedim, dedi. Resûlullah:

“– O halde hibenden dön.” buyurdu.

Müslim’in bir rivayetine göre, Hz. Peygamber:

“– Bu hibeyi çocuklarının hepsine yaptın mı?” buyurdu. Beşir:

– Hayır, yapmadım, dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz:

“– Allah’tan korkunuz; çocuklarınız arasında adaletli davranınız.” buyurdu.

Neticede babam da hibesinden döndü ve derhal o bağışını geri aldı. (Müslim, Hibât 13)

Hz. Enes (RadyallahuAnh)anlatıyor:

Adamın biri Peygamber Efendimiz’in yanında iken oğlu geldi. Adam oğlunu öptü, kucağına oturttu. Derken biraz sonra adamın kızı geldi. Adam kızını (öpmeden) önüne oturttu. Bunun üzerine âlemlere rahmet Efendimiz:

“– İkisine eşit davransaydın ya!” buyurdu. (Heysemî, VIII, 156)

İslam dini gelmezden önce cahiliye devrinde hor görülen, erkek çocuklar yanında ikinci plana itilen, hakkı gasp edilen ve zaman zaman diri diri toprağa gömülen kız çocukları, İslâm’ın gelişiyle birlikte aile fertleri arasındaki konumuna ve eğitimlerine bilhassa önem verilmiş ve toplumda âdil bir statü kazanmışlardır. Onlara ihtimam gösterilerek eğitimlerini teşvik eden ve gerçek hakkını veren bazı hadîs-i şerifler şöyledir:

“Kimin bir kız çocuğu olur da, onu toprağa gömmez, hor görmez ve erkek çocuğunu ona tercih etmezse, Allah onu cennete koyar.” (EbûDâvûd, Edeb, 121)

Hz. Peygamber parmaklarını bitiştirerek;

“Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyâmet günü o kimseyle ben şöyle yanyana bulunacağız.” buyurmuştur. (Müslim, Birr, 149)

Bunun yanında Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) söylediği hadis-i şeriflerde bülûğ çağına ermeden ölen kız veya erkek çocuklarının âhirette anne babaları için kurtuluşlarının vesilesi olacağını belirtiştir.Hz. Peygamber (Aleyhisselam)şöyle buyurmuştur:

“Henüz ergenlik çağına ulaşmamış üç çocuğu ölen her Müslümanı Allah, çocuklara olan rahmet ve şefkati sebebiyle cennete koyar.”

(Buhârî, Cenâiz, 6)

Peygamber efendimiz (Aleyhisselam)kadınlara yaptığı bir va’z u nasihatte:

“– Sizden (henüz ergenlik çağına gelmemiş) üç çocuğunu âhirete gönderen her kadın için bu çocuklar cehenneme karşı mutlaka siper olur.” buyurmuştu.

İçlerinden bir kadın:

– Bu durum iki çocuk gönderenler için de geçerli midir, dedi. Bunun üzerine Resûlullah:

“– Evet, iki çocuk gönderen için de durum aynıdır.” cevabını verdi. (Buhârî, İlim, 36; Müslim, Birr, 152)

Bu konuyla ilgili dikkat çekici bir başka hadîs-i şerif ise şöyledir:

“Bir kulun çocuğu öldüğü zaman Allah Teâlâ meleklerine hitaben:

 – Kulumun çocuğunun ruhunu mu aldınız! buyurur.  Melekler:

– Evet YâRabbî! derler.  Allah Teâla:

– Onun gönül meyvesini mi kopardınız? buyurur. Melekler:

– Evet YâRabbî, derler. Hak Teâlâ hazretleri:

– Peki, kulum ne dedi? buyurur. Melekler derler ki:

– O Sana hamdetti ve biz Allah için varız, O’na döneceğiz, diyerek yalnız Sana iltica etti. Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurur:

– Kulum için cennette bir ev inşa edin ve adını da Beytü’l-Hamd (Hamd evi) koyun.” (Tirmizî, Cenâiz, 36)

Çocuklarımızın güzel yetişmesi hususunda gösterilecek ilgi ne kadar önemli ise haklarında yapılacak hayırlı dualar da o derece önemlidir. Onların yaptıkları yaramazlıkları karşısında öfkemize hâkim olmalı ve haklarında kötü söz söylemek veya beddua etmekten kaçınmalıyız. Nitekim Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)uygulamalarında ve tavsiyelerinde bu durumu hep müşahade etmekteyiz. Hz. Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)şöyle buyurmuştur:

“Kendinize beddua etmeyiniz, çocuklarınıza beddua etmeyiniz, mallarınıza da beddua etmeyiniz. (Zira bu durum) dileklerin kabul edildiği zamana denk gelir de Allah bedduanızı kabul ediverir.” (Müslim, Zühd, 74)

Mus’ab bin Abdillâh anlatıyor:

“Abdullah bin Sa’lebe hicretten dört sene önce doğmuştu. Mekke’nin fethedildiği sene Resûl-i Ekrem’e götürüldü. O da çocuğun yüzünü eliyle sıvazladı ve hayatının bereketli olması için duada bulundu. Resûlullah (Aleyhisselam)vefat ettiğinde çocuk on dört yaşında idi.” (Hâkim, III, 315)

Peygamber efendimiz (Aleyhisselam)Abdullah bin Ca’fer’e (RadyallahuAnh)uğramıştı. O bir çocuk olduğu hâlde alış veriş yapıyordu. Resûlullah:

“Allah’ım! Onun alış verişini bereketli kıl” diye dua etti. (Heysemî, IX, 286)

Abdullah bin Ca’fer der ki:

“Hz. Peygamber eliyle başımı üç defa sıvazladı ve «Allahım! Abdullah’a evlât ihsan eyle!» diye dua etti.” (Hâkim, I, 528)

Çocuk yaşlarda sık sık Efendimiz’in yanında bulunma şerefine erişmiş olan Amcasının oğlu Abdullah İbn-i Abbas bir hatırasını şöyle anlatır:

Resûlullah, hanımlarından (teyzem) Meymûne’nin evinde idi. Ben de ona abdest suyu hazırlamıştım. Teyzem Resûlullah’a dedi ki, Abdullah sana abdest suyu hazırladı. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem bana şöyle dua etti:

“Allah’ım! Onu dinde ince anlayış sahibi kıl ve ona te’vili (Kur’ân’ın tefsirini) öğret!” (Hâkim, III, 610)

Hz. Enes (RadyallahuAnh)anlatıyor:

Hz. Peygamber evimize gelmişti. Anneciğim ona ikramda bulunmak üzere hurma ve yağ getirdi. Peygamber:

“– Yağınızı tulumuna, hurmanızı da kabına geri koyunuz. Çünkü ben orucum.” buyurdu.

Sonra kalkarak evin bir tarafında nafile namaz kıldı. Ardından annem ÜmmüSüleym ve ev halkına dua etti. ÜmmüSüleym:

– Ya Resûlallah, benim bir hâssacığım var (ona da dua buyur), dedi. Resûlullah:

“– Hâssacık nedir?” diye sordu. ÜmmüSüleym:

– Hizmetçin Enes’tir, cevabını verdi. Bunun üzerine Resûlullah:

“Allah’ım! Onu mal ve evlât ile rızıklandır ve bunları kendisi için hayırlı ve bereketli eyle!” buyurarak, dünya ve ahiretin hiçbir iyiliğini bırakmayacak şekilde bana dua etti. İşte bu yüzden ben, mal bakımından Ensar’ın en zenginlerindenim. Kızım Ümeyne bana, Haccâc’ın Basra’ya gelişine kadar neslimden yüz yirmi küsur kişinin defnedildiğini söyledi. (Buhârî, Savm, 61; İbn-i Hanbel, III, 108)

Velîd bin Ukbe(RadyallahuAnh)demiştir ki:

“Peygamber Efendimiz Mekke’yi feth ettiği zaman Mekkeliler çocuklarını Resûlullah’a (Aleyhisselam)götürüyor, o da onların başlarını sıvazlıyor ve kendilerine dua ediyordu.” (İbn-i Hanbel, IV, 32)

Çocuk yaşta Resûlullâh’ın duasını alan bütün bu sahâbîlerin hayatlarını incelediğimizde, çok bereketli bir ömür yaşadıkları görülmektedir. Bu çocuk sahabilerin bazıları maddi manada bazıları ilmî yönden, diğer bir kısmı da hem maddi hemde ilmi yönden muhtelif mazhariyetlere nâil olmuşlardır.

 

………..

Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber efendimiz Hz.Muhammed Mustafa (Sallallahu aleyhi ve sellem) çocukların terbiyesine önem göstermiş ve bu konuda da hem yaşantısı ile hemde tavsiyeleri ile kıyamete kadar başta ümmetine ve tüm insanlığa örnek olmuştur.

Salat ve selam ona, ashabına ve ehl-i beytine olsun.

 

Dünya neye sâhipse, onun vergisidir hep;

Medyûn ona cem'iyyeti, medyun ona ferdi.

Medyundur o Mâsûma bütün bir beşeriyet..

Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret...

Mehmet AKİF Ersoy

 

Eyyup Sabri Erdem

Ensar Vakfı Lüleburgaz Şube Başkanı

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 18 Nisan 2024, 06:49 tarihinde yazdırılmıştır.