“Birileri para kazanacak diye yaşadığımız yerlerin peşkeş çekilmesine izin mi vereceğiz?”

CHP Kırklareli Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyon Üyesi Vecdi Gündoğdu 14 Ekim tarihli Çevre Komisyon toplantısında yaptığı konuşmada Kırklareli’nde çevre sorunları ile ilgili başarılı olunduğunu ancak sürekli uğraşmak zorunda kaldıklarını söyleyerek “Sürekli birileri para kazanacak diye kentlerimizin, yaşadığımız yerlerin, yaşadığımız alanların bu kadar peşkeş çekilmesine izin mi vereceğiz? Onun da olmaması gerekiyor.” dedi.
“Birileri para kazanacak diye yaşadığımız yerlerin peşkeş çekilmesine izin mi vereceğiz?”  

Milletvekili Gündoğdu Çevre Komisyonu’nda Çevre Ajansı için yapılan komisyon teklifinde“ Vatandaşlar "Meclisteki göreviniz ne milletvekilliğinin haricinde?" diyorlar. Biz de diyoruz ki: "Çevre Komisyonundayız." "Vay!" O zaman çok önemli bir yere koyuyor vatandaş bizi. Çevre Komisyonunda olduğumuz için çevreyle ilgili bütün değerlerde, bütün etkilerde gelip sihirli bir değnekle elinizi dokunduracaksınız ve dolayısıyla her şey düzelecek zannediyorlar.

Burada izin verirseniz şunu söylemek istiyorum: Çok fazla sık toplanmadık yani komisyon olarak gereğini yerine getirmedik ve hâlâ daha getirmemeye gayret ediyoruz. Maalesef, baktığımızda birtakım yasalar geçiyor. Az önce, benden önceki konuşmacı arkadaşlarımın söylediği gibi; Maden Yasası, bizim haberimiz bile olmuyor, orada görüyoruz.

Geçmişte Süleyman Demirel'in söylediği çok ünlü bir sözü vardı: "Yasalar gelir, bir aslan yelesi gibi komisyonlara sunulur ve oradan çıktığımızda o aslan yelesinin sadece bir kurt yelesine döndüğünü görürdük." Neden? Çünkü ne kadar zararlı maddesi varsa komisyonlarda ayıklanır ve Genel Kurula da o şekilde gelirdi ama şunu görüyorum ki hâlâ aynı tas aynı hamam devam ediyoruz özellikle son beş yıldan bu yana.

Değerli arkadaşlar, tabii ki yeni gelecek olan kanunla ilgili söyleyeceklerimiz elbette var ama az önce bizim grup sözcümüz Sayın Murat Bakan'ın da ifade ettiği gibi İç Tüzük'e ve Anayasa'ya göre aykırılıklar vardır. Dolayısıyla en baştan yani sil baştan birtakım şeyleri de yapmamız gerekiyor.

Bakın, Türkiye'de son yıllarda, özellikle iktidarla beraber HES'ler, RES'ler, taş ocakları, kırma eleme tesisleri, termik santraller, nükleer santraller, her şey gündeme geldi ve baktığınızda Türkiye bir şantiye alalına döndü, önüne gelen bir şey yapmaya çalışıyor ve çok kolay izinler alıyor ama çevre il müdürlüklerinden, ama Çevre ve Şehircilik Bakanlığından, ama valiliklerden ve yine baktığımızda olaya, valiler nerede sıkışsa hemen şunu söylüyorlar, şuna da soyunuyorlar, diyorlar ki: "ÇED'e gerek yoktur."

 Kırklareli'nin adı Kırıkkale'yle sadece Çevre Bakanlığında karıştırılmıyor çünkü itiraz ettiğimiz birçok konuda hakikaten başarılı olduk, mahkemelere gittik, sonuç aldık ama sürekli uğraşacak mıyız? Sürekli birileri para kazanacak diye kentlerimizin, yaşadığımız yerlerin, yaşadığımız alanların bu kadar peşkeş çekilmesine izin mi vereceğiz? Onun da olmaması gerekiyor.

 Değerli arkadaşlar, şurada -ki Başkanım, size de bir tane örneğini geçen hafta gönderdim- 120 tane Kırklareli'yle ilgili son beş yılda, bunun içinde mermer, çimento fabrikası, kalker, altın madeni, gümüş madeni, altın-gümüş madeni, patlatmalı taş ocağı, RES, termik santral, nükleer santral, aklınıza ne gelirse her şey var ve birçoğunu mahkeme kararlarıyla iptal ettirdik. Yani, sanki Istranca'nın -ki Çatalca'dan başlayıp Bulgaristan sınırına kadar giden bir yerde- oraları hedef     alınmış ve birileri sürekli gelip bir şeyleri isteyip çıkarmaya çalışıyor. Sadece bu mu? Bizim Kırklareli Türkiye'nin bir ucu ama diğer ucu da öbür tarafta Karadeniz sahiline bakacak olursak Artvin. Oraya kadar her yer maalesef yağmalama altında ve bizim artık Komisyon olarak bunlara bir "Dur!" dememiz, dolayısıyla Komisyon olarak ağırlığımızı hissettirmemiz, Komisyon olarak "Hadi kardeşim, bak biz de burada varız." dememiz gerekiyor. Ama onun için de öncelikle Çevre Bakanlığının da bu işlerde Komisyona yardımcı olması gerekiyor.

"Sıfır atıklar" diyoruz, yerden göğe kadar da katılıyorum. "Ajans" diyoruz, biz ajansın kurulmasına da karşı değiliz ama ajansın işleyiş şekline de karşıyız; kimse de o konuda kusura bakmasın. Çünkü burada, baktığımızda, Bakanlık bünyesindeki yetkin personel bilgi, arşiv kullanarak ajansın yapması planlanan iş ve işlemleri neden yapmamakta? Neden ajansa ihtiyaç duyulmakta? Hadi duyulduğunu farz edelim, tamam kurulsun; ajansın karar organı olacak yönetim kuruluna bakıyorum ben, yönetim kurulunun Bakan tarafından hangi kriterlere göre atanacağı yazmıyor, nasıl belirleneceği belli değil.

Peki, hangi kriterlere göre görev alacaklar? Bunlar belli değil. Atanacak yönetim kurulu üyelerinde konunun uzmanı bilgi ve yeterliliği kabul görmüş bir heyet olmasını sağlayacak bir düzenleme var mı? O da doğru düzgün yok. Peki, kurulun uzmanlarla değil de siyasi kadrolarla yönetilmesine imkân tanınacak mı? Bana göre tanınacak. Yeni kadrolar ihdas olacak. Peki, ayrıca, Bakanın atadığı bu yönetim kurulunda danışmanlık yapacak bir takım kişiler olacak; zannedersem 11 kişiden oluşuyor. Onlara da bakıyorsunuz, yine yönetim kuruluna Bakan atayacak. Yani yönetim kurulu ve başkanı danışma kurulu üyelerini seçmekten mahrum bırakılarak Bakanın ataması sağlanacak değerli arkadaşlar.

Şimdi, buradaki maddelere geçmeyeceğim, tek tek konuyu ele almayacağım ama maddelerde eksiklikler var. Bu eksikliklerin tekrar düzeltilmesi, düzenlenmesi ve ona göre de Komisyonun önüne gelmesi gerekiyor. Dolayısıyla bunlar geldikten sonra tabii ki bir eş güdüm içerisinde burada Komisyon Başkanımız, Bakan Yardımcımız ve diğerleriyle beraber otururuz, biz elimizden geleni Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak da yaparız.

Az önce Genel Başkan Yardımcımız da bahsetti değerli arkadaşlar, mesela orada dikkatimi çeken bir şey var. Bugün birçok ilçede, ilde, hatta beldelerde bile küçük sanayi siteleri var ve o küçük sanayi sitelerinde çalışan, evine bir lokma ekmek getirecek olan kişilerin iş yerleri var ve o iş yerlerinde motor yağları şunlar bunlar vesaire hepsi değiştiriliyor. Yarın öbür gün bu dayatmayla bir kenti, atıyorum, ben kendi kentimden örnek vereyim, en azından motor yağı değiştiren 50 usta vardır ama 1 yer işaret edilirse ya da 2 yer işaret edilirse "Bunlar bundan sonra sadece yapacak." denirse diğer o 48'ini ne yapacağız? Çöpe mi atacağız? Şimdi, böyle bir anlayışta olunmaması gerekiyor.

 O yüzden, eksikler varsa hep beraber bunları tamamlayalım, bir düzenleme yapalım ve o düzenlemeden sonra burada masaya yatırıp tekrar görüşelim diyorum.” diye konuştu.

Buğra KAYA

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 23 Nisan 2024, 15:34 tarihinde yazdırılmıştır.