Lüleburgaz’da “İşçi Hakları” sunumu

Lüleburgaz’da önceki gün İşçi Hakları sunumu yapıldı.
Lüleburgaz’da “İşçi Hakları” sunumu  

Evrensel Yazarı Dr. Avukat Murat Özveri’nin, “Anayasa ve Yasalarda İşçi Hakları” başlıklı sunumu, 2 Şubat 2020 Pazar günü saat 17.00’de, Lüleburgaz Kadın Akademisi Salonu’nda  (LYKA) yapıldı.

 

Sunuma belediye, gıda, tekstil ve cam işçileri katıldı.

 

Sunum öncesi Gıda-İş Trakya Bölge Temsilcisi Cengiz Atlı işçilere, birlikte olunması gerektiğini, birlikte olunduğunda hakların alındığını, buna dair birçok örnek olduğunu, bu sunumun da buna hizmet etmesini umduğunu anlatarak, Murat Özveri’yi sunumunu yapmak üzere kürsüye davet etti.

 

Dr. Avukat Murat Özveri yaptığı sunumda, anayasaların, kanunlar hiyerarşisi içine en üst sıralarda olduğunu, anayasa ve yasaların, toplumla devlet ilişkilerini düzenlediğini, toplumla devlet arasında gerçekleştirilen bir sözleşme metni olduğunu, demokratik olup olmadığını, ya da ne kadar demokratik ne kadar demokratik olmadığını, ülkelerdeki rejimlerin niteliğine göre değiştiğini belirterek, bizim anayasamızın da böyle olduğunu, topluma ve toplumun değişik kesimlerine, sınıflarına çeşitli haklar verdiğini, bu kesim ve sınıfların devletle olan özel ilişkilerini düzenlediğini anlattı.

 

Anayasada, angaryanın yasaklanması, çalışma ve sözleşme hürriyeti, çalışma hakkı ve ödevi, çalışma şartları ve dinlenme hakkı, adaletli bir ücret alma hakkı gibi genel hak ve hükümlerin yanında, işçilere yönelik de özel düzenlemelerin yer aldığını ifade eden Özveri, bunların başında sendika hakkı, grev hakkı, toplusözleşme hakkı gibi hakların geldiğine vurgu yaptı.

 

İşçi haklarının, genellikle, ‘kolektif haklar’ olduğunu belirten Özveri, “Örneğin; sendika hakkı olmuş, grev hakkı yoksa, toplusözleşme hakkı işlemiyorsa, bu hak bir işe yaramaz. Bu nedenle kolektif haklar bir bütündür. Birlikte ele alınmalı, birlikte kullanılmalıdır. Ancak o zaman işçilerin yararına işleyen bir yanı olur” dedi.

 

Bizim Anayasamızda da bu hakların birçoğunun yer aldığını, yasalarsa buna dair düzenlemelerin yapıldığını, ancak yargının, “ama”larla bu hakların kullanılmasını, işleyişini önlediğini, kullanılamaz hale getirdiğini söyledi.

 

Örneğin, grevin, Anayasada bir hak olarak tanımlandığını, ancak yasalarda, “ama”lar kullanılarak, sadece toplusözleşme görüşmeleri sonucu yapılan grevlerin ‘kanuni grev’ sayıldığını, diğer bütün grevlerin, ‘yasadışı grev’ olarak tanımlandığını, böylece işçilerin meşru hak arama yollarını tıkadığını vurgulayan Murat Özveri, greve giden süreçte işletilen prosedürün çok uzun olduğunu, grevi engellemek için her şeyin yapıldığını anlatarak, “Erteleme kelimesinin anlamı, sonra yapılmak üzere başka bir zamana atmak, ilerdeki günlere bırakmaktır. Ama Türkiye’de böyle midir? Hayır… Türkiye’de grevin ertelenmesi, grevin yasaklanması demektir. Bu durumda Anayasada verilen hak, kullanılamadıktan sonra neye yarar? Grev erteleme veya yasaklama, ‘genel sağlık’ ve ‘güvenlik’ olarak belirlenirken son yıllarda bunlara bir de ‘ekonomik durum’ eklendi. Ekonomiye zarar vermeyen grevin yaptırım gücü olur mu?” diye sordu.

 

Son yıllarda dünyada, ‘barışçı toplu eylem hakkı’ diye bir kavramın kullanılmaya başlandığını, bu kavramın, sendikaların da baskısı ve çabasıyla anayasa ve uluslar arası yasalara girdiğini, bizim ülkemizde de buna dair düzenlemelerin yapıldığını ama çok yavaş ilerlediğine vurgu yapan Özveri, burada da ‘ama’ların kullanıldığını, hakların kullanılmasının engellendiğini söyledi.

 

Hakların Anayasa ve yasalarda yer almasının, mahkeme koridorlarında yürütülen hak arama mücadelesini tek başın bir şey ifade etmediğini ifade eden Özveri, kullanılamayan hakkın, hak olmaktan çıktığını, greve çıkarken, sendikalaşırken, başka hak eylemleri yaparken bunun açıkça görüldüğünü, Anayasa ve yasalarda var olan hakların kullandırılmadığını, işletilmediğini, yargı sisteminin zamanın ruhuna göre hareket ettiğini anlattı. Özveri, birlik olmadan, örgütlenmeden, demokratik yollardan meşru direnme ve mücadele etme hakkını kullanmadan, yasa yapıcıları ve uygulayıcıları etkileyecek güce erişmeden, işçi sınıfının Anayasa ve yasalardaki haklarını kullanmasının, yeni haklar almasının mümkün olmadığını söyledi.

 

Sunum, işçilerin sorularıyla sona erdi.

 

Murat Özveri Kimdir ?

 

1985 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu.

 

1998’de İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Anabilim Dalı’nda “Ekonomik Kriz Koşullarında Toplu İş Sözleşmesi Özerkliği ve Uyarlama Sorunu” başlıklı teziyle yüksek lisansını tamamladı.

 

2012 yılında aynı bölümden “Türkiye’de Uygulanan Toplu İş Sözleşmesi Yetki Sistemi ve Sistemin Sendikalaşma Üzerine Etkisi (1983-2009)” başlıklı doktora tezini vererek mezun oldu.

 

Tez, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Sosyal Politika Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından verilen 2012 yılı Prof. Dr. Cahit Talas Sosyal Politika Ödülü’nü aldı.

 

1990 yılında başladığı Selüloz-İş Sendikası Genel Merkezi Hukuk Müşavirliği görevini sürdürmekte, Kocaeli Barosu’na bağlı serbest avukat olarak çalışmaktadır.

 

Halen 2004 yılında yayımlanmaya başlayan 3 aylık-hakemli Çalışma ve Toplum Dergisi Genel Yayın Yönetmenliği görevini yürütmektedir.

 

Basılmış, yayınlanmış ve referans alınmış birçok kitap, makale ve tebliği vardır.

 

Ertan BAYER

http://www.hurfikir.com.tr adresinden 18 Nisan 2024, 21:38 tarihinde yazdırılmıştır.