Kullanılamayacak kadar aptal olanlar -

Biz millet olarak tarihimizde ne kadar bilmemize gerek olmayan saçmalık varsa onları çok iyi biliriz de. Çok iyi bilmemiz gereken bilgileri de asla öğrenmeyiz, onlarla ilgilenmeyiz.

Mesela size ibret almamız gereken bir olayı anlatayım. İttihat ve terakki ileri gelenlerinden Filozof Rıza adında bir zat vardı. O dönemin birçok entelektüeli gibi oda hızlı Abdülhamit düşmanıydı. Birinci dünya harbi sonunda bunların hepsi de ülkeden kaçtı. Filozof Rıza’da kapağı Londra’ya atmıştı. Orada işsiz güçsüz kalıpta beş kuruşa muhtaç olduğunda eski arkadaşı ve de eski İngiltere’nin İstanbul Büyük Elçisini arayıp buldu. Ona derdini sıkıntılarını anlattı. “Hiç olmazsa Londra üniversitesinde okuyan oğlumun masraflarını karşılamama yardım edin” dedi. O İngiliz de oğlunun masraflarını karşılamayı kabul etti. Sohbet derinleşince Filozof Rıza o İngiliz’e şöyle bir sitemde bulundu. “Yahu arkadaş biz ittihatçılar olarak sizinle çok iyi geçiniyorduk. Abdülhamid’i beraber devirdik. Ne oldu da bizi böyle yüz üstü bıraktınız? Bizim size yaptığımız hizmetlerin dostluğun hiçbir değeri yok mu?” Diyor. İngiliz’den cevap. “Şu oğlunuza yapacağımız eğitim yardımı insani bir olay ama sizi neden yüzüstü bıraktığımıza gelince siz o kadar aptaldınız ki, işimize yaramayacak kadar, kullanılamayacak kadar akılsızdınız. Onun için sizi terk ettik” diyor iyimi. İttihatçı kadrolar gerçekten de kendilerinin dünyayı değiştirecek kadar güçlü ve akıllı sanan, çokta vatanperver olduklarını savunan aptallar sürüsüydü. İkinci Abdülhamid’i devirmek için İngiliz’iyleder Yahudi’si masonuyla da iş birliği yaptılar. Sonunda sonları da çok dramatik oldu aç susuz kaldılar. Vatandan uzakta öldürüldüler. Eğer iş birliği yaptıkları Yahudi mason ve İngilizler onları korumaya kalksaydı, kimse kıllarına dokunamazdı.

Filozof Rıza soruyor “şimdi Türkiye’de kullanabileceğiniz akıllıları bulabildiniz mi bari?” İngiliz cevap vermiyor sadece hain hain gülümsüyor. Filozof Rıza’da Abdülhamid’e yaptıklarının ne büyük vatan ihaneti olduğunu anladığından, pişmanlık ve Abdülhamid’e övgü şiirleri yazmıştır.

Tarihimizde benzeri ibret alınacak o kadar çok olay var ki. Mesela Resneli Niyazi’de aynı aptallık listesinin başlarındadır. Bu devletin yetiştirdiği, bu devletten maaş olan bir yüz başı iken taburunun parasını çalıyor kendisine itaat eden bir grup askerle dağa çıkıyor. Güya Abdülhamid’i devirecek, vatanı kurtaracak. Sonunda hakikaten padişahı deviriyorlar. Ama vatanda satıyorlar, ülkeyi batırıyorlar. Resneli Niyazi’de bir meçhul kurşunla öldürülüyor. Şu dilimize giren “ne şahit oldu ne gazi pisipisine gitti Niyazi” deyimi bize ondan kalmıştır. Bunlar ve benzeri nice nice aptallar, kendilerini ülkeye hizmet eden kahramanlar sanan. Aslında düşmana hizmet eden kendi ülkesine ihanet eden zavallı akılsızlardır.

Şimdi de bir buçuk asırlık oyunun bir başka versiyonu önümüzde duruyor. Bir yıldan beri birileri ülkemizde karanlık işler çeviriyor. Yine Amerika’ya gidip gelenler fellik fellik ortalıkta dolaşan büyükelçileri. Amerikan büyükelçilik binasına girip çıkan parti liderleri.

Eğer Amerika’dan ve Amerikan elçiliğinden veya elçisinden veya masonluğu tescilli iş adamlarından veya basınından kendileri yararına veya ülke faydasına bir şeyler çıkacağını sanan politikacılar varsa. Onlar Resneli Niyazi’ye veya filozof rızaya veyahut diğer ittihatçılara baksınlar. Ülkeyi ne duruma düşürmüşlerdi kendileri ne duruma düştüler.

O çok güvendiğiniz, akıl aldığınız, sık sık görüştüğünüz yabancılar ve elçiler var ya onlar işleri bittiğinde veya sizler işe yaramaz hale geldiğinizde sizi bir çuvala koyup çöplüğe atacaklardır. Tıpkı eskiden birçok maşalarına yaptıkları gibi. Mesela Ecevit’e de yaptıkları gibi adamı “birinci, ikinci Atatürk” diye övdüler, işe yaramaz hale geldiğini görünce de Haberal’ın hastanesinde öldürmeye çalıştılar, kaçtı da kurtuldu. Yaşayanlar göreceklerdir. Yirmi sene sonra da Elçilerin sık sık görüştüğü, kendilerinin mühim adam olduğunu sanan bu kişilerde çöplüğe atılacaklardır. Saygılarımla.