Başbakan şantajlara meydan okuyor -

Başbakanın Uzakdoğu seyahatinden bahsediyorum. Bilhassa Japonya çok önemlidir. Dünyanın en önemli teknoloji üssü olan bu devletle Türkiye’nin derin ilişkilere girmesi, böyle bir ortamda birilerine meydan okumaktır. “Sizin şantajlarınıza ve tehditlerinize meydan okuyorum. Sizi dinlemiyorum. Elinizden ne gelirse ardınıza koymayın” demektir, bu ziyaretlerin anlamı.

Neden mi?

Anlatmaya çalışayım.  Özdemir Sabancı neden öldürülmüştü? Japon sermayesini ve de teknolojisini Türkiye’ye getirdiği için. Taksim İsyanının sebebi neydi? Üçüncü köprü, üçüncü havaalanı, nükleer santraller vs. için. Bunları açıklayan isyanın sözcüleridir. Pekiii, şimdiki olayların arkasındaki sebepleri nedir? Yine aynı sebeplerdir. Mesela işbirlikçi görevlilerin, Taksim İsyancıların durdurulsun dediği eserlerin müteahhitlerini tutuklamaya çalıştıklarına göre arkadaki patron ve hedef aynıdır. Lafı uzatmadan söyleyelim “Hedef Türkiye’nin kalkınmasıdır. Türkiye’ye giren paraların durdurulmasıdır. Hedef Türkiye’dir.”

Peki, bu işlerin arkasındakiler kimdir? Yine işaretlere ve izlere bakacağız. Aynı dönemde Amerika’nın Türkiye’deki elçisindeki hareketlenmeyi, sık sık görüştüğü kimseleri, aynı anda, söz ve eylemleriyle hiçbir güven duyamadığım ana muhalefet başkanının Amerika gezisini, Başbakanın sık sık Yahudilerle cebelleşmesini yine Başbakanın Amerika ve İsrail’in, Mısır’da yaptırdığı darbeye karşı tutumu. Velhasıl benzeri birçok sebep en başta Türk ekonomisinin durdurulmayan yükselişi “Beş yıl kadar önceydi Yunan Dışişleri Bakanı Amerikalı meslektaşından “Türkiye’ye baskı yapması için rica” ettiğinde, cevabı “Türkiye baskı yapılamayacak kadar güçlendi” demişti.” Bütün bu olaylar gösteriyor ki Türkiye’deki bu olayların tertipçileri Amerika merkezli beynelmilel Siyonist ve Masonların kontrolündeki bir cemaat görünse de bizim için bu kavga buram buram “Mason ve Siyonist” kokuyor. Haaa birileri bu güçlerle koalisyon yaptılarsa o başka.

Bir de şunu söyleyeyim “Hoca Amerika’da kaldığı müddetçe sözleri her zaman yanlış yorumlanacaktır.”

İşte böyle bir hengâmede Başbakan Japonya’ya gidiyor, orada gizli, açık bir takım anlaşmalar yapıyor. Duyduğumuza göre Altay tanklarımızın motorlarını Japonlarla birlikte yapacakmışız. Daha birçok ileri teknoloji programlarıyla yeni yeni anlaşmalar imzalanıyor.

Ayrıca Japon Merkez Bankası’nın kasalarında bir trilyon dolardan fazla para mevcut. Yatırım yapılacak adres arıyorlar. Eğer Japonya’nın yüksek teknolojisiyle güçlü ekonomisi Türkiye’ye gelirse, Türkiye’nin coğrafi avantajlarıyla, nüfus yapısı, yetişmiş eleman zenginliğiyle neler olabileceğini varın siz düşünün. Zaten emperyalizmin çetelerinin de korktuğu bu ihtimaldir. Başbakan kararlı gözüküyor. Sabotajdan, şantajdan korkmuyor. Sürekli gaza basıyor, engelleri aşmanın da yolu budur. Gaza basacaksın ki, motor istop etmesin. Ne demiş atalarımız “it ürür, kervan yürür.” Eğer bir kervanın başıysanız kervan da kutlu hedefe yol alıyorsa, asla durmamalı. İtler havlasa da, ursuzlar arsızlar gürültü de yapsa, kervan hedefine yürümelidir. Bazen “düşman son derece kahpe, dosta alabildiğine kalleş” olabilir. Bu ülkeye hizmet etmeye aday olan insanlar bütün bunları göze alacaktır. Aksi halde “ilk ormanda önünü keserler.” Saygılarımla